Üniversiteler konusundaki yaklaşımlara katılmak mümkün değil

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı Sarayında düzenlenen 2019-2020 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreninde yaptığı konuşmanın eğitim ve üniversiteler ile ilgili bölümüne ilişkin bazı satır başları şöyleydi:

Üniversiteler konusundaki yaklaşımlara katılmak mümkün değil

— Üniversite sayımız 76 idi 207’ye yükseldi. Öğrenci sayımız da 1,6 milyondan 8 milyona yükseldi. Almanya’da yükseköğrenim öğrenci sayısı 3 milyon biz de 8 milyon ve Almanya’nın nüfusu bizle hemen hemen aynı. Nitelik bakımından da bunu artırmalıyız. Öğrencilerimizin niteliği gibi öğretim üyelerimizin niteliğini de yükseltiyoruz”.

— İsteyen her lise mezunu gencimizin yükseköğrenime girmesinin altyapısını oluşturduk. Şimdi birileri şunu diyor ‘yükseköğrenime girecek de ne olacak diyorlar?’ Çok şey olacak”.


— Bundan yaklaşık 13 yıl önce ülkemizdeki her yıla üniversite kurmayı hedeflediğimizde birileri bizi eleştiriyordu. Fakir fukaranın Hakkari’den evladını İstanbul’a Ankara’ya göndermesi mümkün müydü? Ama biz ne yaptık imkanları yavrularımızın ailelerimizin ayağına getirmiş olduk.

— Diploma ile ehliyet eş anlamlıydı. Günümüzde artık diploma artık tek başına bir anlam ifade etmiyor. Bilim uzun soluklu ve sabırlı bir çalışma gerektirir. Üniversiteye giden her öğrencimiz bilim adamı olamayacağına göre bunların daha etkili nasıl kullanabileceğimize dair yöntemler geliştirmeliyiz. Ülkemizde eğitim imkanlarının genişlemesi yeni bir durumu beraberinde getirdi. Gençlerimizi sadece diploma sahibi değil birikim ve beceri sahibi de yapmalıyız.

“Üniversiteyi bitirince iş sahibi olacaksın diye bir şey yok”

Bu ifadelerin ve yaklaşımların çoğuna katılmak mümkün değil. Neden mi?

♦ Üniversiteler “kişisel gelişim” yerleri değildir. Üniversiteler akademik eğitimin ve mesleki akademik eğitimin en üst öğrenim alanları ve yerleridir. Üniversite okuyan herkes o mesleki alan ile ilgili yetkinlik sahibi kişi demektir. Yetkinlik edindirmeyi sağlayan sistem, o yetkinliği kullanmayı da sağlamalıdır.


♦ Herkesin üniversiteli olması için üniversite açmak işte bu anlamda doğru bir şey değildir.

♦ Üniversitelerin bazı mesleki eğitim veren fakülteleri ve bölümleri için bu ifadelerin ve yaklaşımlara katılmak ve onaylamak asla mümkün değildir. Örneğin öğretmenlik eğitimi alanların amacı “öğretmenlik mesleğini yapmaktır”.. Bunun için okurlar. Üniversitelerin öğretmen yetiştiren fakültelerinde okuyanlar üniversite mezunu olmak için okumazlar.

♦ Üniversitelerin bir çok programını sınavsız yapan veya anlamlı bir sınav dahi yapmayan ve dahası özelliksiz herkesin girebildiği okullar haline getiren anlayış, elbette bu kadar üniversite mezununun da sorumlusudur.

♦ Üniversiteler ve akademik kariyer eğitimleri seçkin ve özellikli kişilerin söz konusu uzmanlık alanlarında yetişmek üzere yüksek öğrenim görürler. Yüksek öğrenimi yüksek olmaktan çıkarmamak gerekir. Kaldı ki, bu anlamda bir ülke için mesleki lise eğitimleri çok daha özel, gerekli ve değerlidir.


Ülkemizde ilkokuldan başlama üzere üniversitelere kadar bırakınız evrensel olmayı sağlıklı, üretken, kendi kendine yetebilen bireyler yetiştirmekten/geliştirmekten uzak bir niteliğe sahiptir. Bu bağlamda çözüm rencide edici veya savunmacı ifadeler ve yaklaşımlar değil, eğitimi üretim ve yaratıcılık amaçlı bilimsel ve evrensel temeller üzerine yeniden inşa etmektir.

Erdoğan: Her üniversite bitirenin iş sahibi olması diye bir şey yok