Gençleri anlama sözlüğü: Lol Jk Fyi Idk Afk Omg Fav

Her şey 2000’li yılların başında hayatımıza giren SMS’lerde ünlü harfleri yok saymamızla başladı. Ardından “Slm”, “Mrb” gibi kısaltmalar girdi yazışmalara… Sonunda günümüz Türkçesi, yüzlerce yeni sözcük, kısaltma ve “emoji figürleri”ne çoktan teslim olmuş durumda.

Gençleri anlama sözlüğü: Lol Jk Fyi Idk Afk Omg Fav
Gençleri anlama sözlüğü: Lol Jk Fyi Idk Afk Omg Fav

Dünya çapında 7 binden fazla dil konuşuluyor ve bu dillerin yüzde 40’ı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. BM verilerine göre dünyada her ay iki dil birden -daha çok yerel kültürlerin ortadan kalkması nedeniyle- yok oluyor. Sosyal bilimciler ve dilbilimciler bu nedenle anadillerin kurallarıyla yaşatılmasına büyük önem veriyor.

Ancak günümüzde dilin yaşaması gibi, zarar görmesine de neden olan çok önemli bir silah var: Sanal ortam… Türkiye’de 18-38 yaş aralığındaki Y kuşağının yüzde 75’i internet erişimine sahip, üstelik neredeyse “online yaşıyor” dedirtecek oranlarda akıllı cihazlarıyla fazla zaman geçiriyor. “Digital 2019 in Turkey” raporuna göre Türkler günde ortalama 7 saat internet ve sosyal medyada zaman geçiriyor.


Bu yoğun kullanım, kısaltmalardan, yabancı dil temelli sözcüklerden ve emojilerden oluşan yeni bir dil yarattı. 2000’li yılların başında attıkları kısa mesajlarda ünlü harflere ihtiyaç duymamaya başlayan gençler, pek çok kısaltma ve yabancı sözcüğü internette yazışma diline eklemiş durumda.

Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Ramazan Korkmaz‘a göre; internet ve sosyal medyada kullanılan dilin, Türkçeye olumlu bir katkısı yok. Sözcüklerin kısaltılıp, amacı dışında bir yozlaşmaya tabi tutulmasıyla dilin içerik kaybına uğrayacağını söyleyen Prof. Korkmaz, kısaltma, yabancı dil kökenli sözcükler ve emojilerle oluşturulan bu yeni yazışma dilinin dezavantajlarına dikkat çekerek, “Bu dil ötesi bir yere gidiştir ve elbette sağlıklı değildir” dedi. Prof. Korkmaz, şöyle devam etti:

“Dilimizi korumak ve geliştirmek, sosyal medyanın dışında bir dünya -özellikle de edebiyat dünyası- olduğunu bilmek gerekiyor. Dilin değişimini izlemek yerine çocuklara, gençlere dünyayı sanat ve edebiyat penceresinden görmeyi öğretmeliyiz. Dillerinin zenginlikleri için çocuklarımızı şairler, ozanlar, öykücüler, romancılar ve tiyatrocularla buluşturmalıyız. Dilimizin sınırlarını kısarak, eksilterek bozarak aslında dünyamızın sınırlarını da bozduğumuzu, eksilttiğimizi ve küçülttüğümüzü bilmeliyiz”

Akıllı telefon ile sosyal medya kullanımı bizi nasıl etkiliyor?

Kendini ifade yeteneği kayboluyor

Prof. Korkmaz, geliştirilen bu yeni dilin, yoksul ve sığ bir dil olduğunu, aynı zamanda kişinin kendisini ifade etme yeteneğini de tehdit yarattığını belirtti. İnternet dilinin toplum içi iletişimi bozacağına da işaret eden Korkmaz, “Kendini doğru ifade etmek bir meziyettir. O zenginliğin, içeriğin kaybolması insanın yoksullaşmasını getirir. Bilişim dili ise yoksul bir dildir. Açılımı, derinliği olmayan bir dildir. Edebiyat dünyasının dili ise çağrışımlara dayalı zengin bir dil. İnsanın ruh dünyasını geliştirir, farklı ufuklarla taşır” diye konuştu.

Dil ile birlikte ilişkiler yoksullaşıyor

İnternet ve sosyal medya dilinin 150-200 sözcükten oluştuğunu, bu dille büyük bir dünya kurmanın olanaksız olduğunu vurgulayan Prof. Korkmaz, insanın gelişmesi, değişmesi için dilin de sınırlarının geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Korkmaz, şöyle devam etti:

“Kendilerini doğru kelimeleri bularak ifade edemiyorlar. Kendi aralarında, internette kullandıkları sözcükleri farkında olmadan okul veya işteki en ciddi ortamlarda kullanmak zorunda kalıyorlar. Sosyal medyanın diliyle edebi bir metin oluşturmak mümkün değildir. Normal bir iletişim dili de yaratmak mümkün değil. Hız çağında gençler bunları kullanabiliyorlar. Hızlı iletişim için böyle bir dil geliştirmişler. Bu dil günlük yaşama yansıyınca ilişkileri yoksullaştırıyor. İnsanları yalnızlaştırıyor”

Küçürek öyküler okuyun

Prof. Korkmaz, değişim ve gelişime karşı koyulamayacağını, ancak yasaklamanın da çare olmadığını; çocuklara ve gençlere “bu kelimeleri kullanmayın, söylemeyin, yazmayın” demek yerine, onlara uygun seçenekler sunmak gerektiğini söyledi.

Gençlere, hikâyenin bir alt türü olan “küçürek öykü” (minimal hikaye) okumayı öneren Korkmaz, “En fazla 100 sözcükten oluşan ancak roman derinliği olan öyküleri keşfetmeleri lazım. Türkiye’de Ferid Edgü’nün bu tür çok sayıda eseri var. Nitekim, son yıllarda çok sayıda kişi bu türle yakından ilgilenmeye başladı” dedi.

Sosyal medya bağımlılığı ilişkileri nasıl etkiliyor?

Yabancı sözcükler dile girebilir

Prof. Korkmaz yabancı dillerden hiçbir sözcüğün girmemesi için bir dilin sınırlarını kapatmanın da doğru olmadığını söyleyerek, bugüne kadar mantığı, dilbilgisi ve yapısı aynı olmak koşuluyla dışarıdan birçok sözcüğün dilimize girdiğine dikkat çekti. Korkmaz, şöyle devam etti:

“Yabancı dilden sözcük kullanımı normal bir durumdur. Ama bu yapının bir kanser hücresi gibi çoğalması, kendi düşünce sistemini, dilbilgisi yapısını dikte etmeye başladığı zaman tehlike başlar. Yoksa sözcüklerin tekil olarak sizin dünyanıza girmesi kazanç sayılır. Dil zenginleşiyor. Bununla birlikte olabildiğince, yabancı sözcüklere karşılık bulmak doğrudur.”

Gençleri Anlama Sözlüğü

Peki gençlerin çok sık kullandığı çoğu İngilizce kökenli, sosyal medya konuşmalarından çıkan ve kısa zamanda konuşma diline yansıyan sözcükler neler?

Gençlerin en sık kullandığı bazı “sanal sözcükler” şöyle:

Lol: Sesli gülüyorum (Laughing out loud)

AFK: Klavye başında olmayan (Away from keyboard)

JK: Şaka yapıyorum (Just kidding)

IDK: Ben bilmiyorum (I dont know)

FYI: Bilgine (For your Info)


Bro: Yakın, samimi arkadaş (İngilizce erkek kardeş anlamına gelen ‘brother’ kelimesinin kısaltması)

Sista: Kız arkadaş. (İngilizce kız kardeş anlamına gelen ‘sister’ kelimesinin kısaltması)

Stalklamak: Sosyal medyada biri veya bir şeyi gizlice araştırmak

Like etmek-likelamak: Beğenmek

Troll-Trollemek: Ciddi bir ortamda alaycılık, huzur bozmak, başkalarını tuzağa düşürmek

Spoiler vermek: Kitap, dizi, film hakkında ipucu vermek

Etkileşim kasmak: Sosyal medyada sadece beğeni almak için paylaşım yapmak

Ben şok: Çok şaşırmak

Story atmak: Sosyal medya uygulamalarında fotoğraf paylaşmak

Panpa: Yakın arkadaş

Karşim: Yakın arkadaş

Popi: Popüler

R yapmak: Geri adım atmak

Takipçi kasmak: Takipçi sayısını artırmak için her yolu denemek

FOMO: En son haberleri ve dedikoduları kaçırmaktan korkmak (The fear of missing out)

Cyberstalking: Siber zorbalık yapmak ya da maruz kalmak

YOLO: Sadece günü yaşa. (You only live once)


Wexting: Gözünü telefondan ayırmayan. (Walking ve texting kısaltması)

Emojiler insan ilişkilerini zayıflatıyor: Sanal dünyanın gerçek yüzü!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.