Kurdeşen (ürtiker hastalığı) nedir? Belirtileri neler?

Kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görülüyor. Halk arasında kurdeşen olarak bilinen ürtiker, aniden ortaya çıkıp aynı gün içinde kendiliğinden kaybolan kızarık, kaşıntılı ve ödemli plaklar ile karakterize bir cilt hastalığıdır.

Kurdeşen (ürtiker hastalığı) nedir? Belirtileri neler?
Kurdeşen (ürtiker hastalığı) nedir? Belirtileri neler?

İnsanların beşte birinin hayatının bir döneminde akut ürtiker atağı geçirdiği varsayılıyor. Türkiye’de yaklaşık 900 bin kronik ürtikeri olan hasta bulunduğu tahmin ediliyor. Akut ürtikerin çocuklarda daha sık görüldüğüne ve sıklıkla enfeksiyon, ilaç, gıda ve gıda katkı maddeleri sebebiyle geliştiğine dikkat çekiliyor.

Kurdeşen (ürtiker hastalığı) ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren hekimler, ürtikerin yaşam kalitesini belirgin şekilde olumsuz yönde etkilediğinin altını çizerek uzun soluklu tedavi gerektirdiğine vurgu yaptılar.


Kadınlarda daha sık görülüyor

Halk arasında kurdeşen olarak bilinen ürtiker toplumda sık görülen, kaşıntılı, kabarık ve ödemli plak şeklindeki lezyonlarla karakterize bir cilt hastalığıdır. Bu lezyonların en belirgin özelliği, çok kaşıntılı olmalarının yanı sıra 24 saatten daha az bir sürede kendiliğinden kaybolmaları. Ürtikerin, akut ve kronik olarak iki farklı klinik tipi bulunuyor.

Altı haftaya kadar devam ederse akut ürtiker; 6 haftayı geçenlere kronik ürtiker adı veriliyor. Akut ürtikerin çocuklarda daha sık görüldüğünü ve sıklıkla enfeksiyon, ilaç, gıda ve gıda katkı maddeleri sebebiyle geliştiğini vurgulayan Prof. Dr. Nilgün Atakan, kronik ürtikerin 20-40 yaş arasında genç erişkinlerde ve özellikle kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görüldüğüne dikkat çekti.

İnsanların yaklaşık beşte birinin hayatının bir döneminde akut ürtiker atağı geçirdiğini belirten Prof. Dr. Atakan, Türkiye’de yaklaşık 900 bin kronik ürtiker hastası olduğunu söyledi.

Doğru tedavinin belirlenmesi ve düzenli doktor kontrolü çok önemli

Kronik ürtiker, kronik spontan ve kronik uyarılabilir olarak ikiye ayrılıyor. Kronik spontan ürtikerde, belirli bir tetikleyici olmaksızın belirtiler ortaya çıkarken, kronik uyarılabilir ürtikerde deriyi çizme, basınç uygulama, soğuk ya da sıcak teması, güneş ışınlarına maruz kalma ve egzersiz gibi çeşitli fiziksel uyaranlar hastalığı tetikliyor.

Kronik spontan ürtikerde genellikle altta yatan bir neden bulunamadığını ifade eden Prof. Dr. Başak Yalçın, “Çeşitli ilaçlar, enfeksiyonlar, bazı hormon hastalıkları, stres ve besin katkı maddeleri gibi faktörler hastalığı ortaya çıkarabiliyor ya da alevlendirebiliyor. Bu faktörlerin tespit edilip müdahale edilmesi hastalığın yatışmasını kolaylaştırıyor.” dedi.


Kuredeşen için ilaç tedavisi

Prof. Dr. Yalçın, kronik ürtiker tedavisiyle ilgili şunları söyledi:

“İlaç tedavisinde ilk basamak H1 antihistaminlerdir. Yeni kuşak antihistamin ilaçlar uyku hali, uyuşukluk, ağız kuruluğu gibi yan etkiler açısından eski kuşak antihistaminlerden çok daha güvenli olsa da bazı hastalarda sonuç alınamıyor. Böyle bir durumda tedavide kurdeşen aşısı olarak bilinen Omalizumab’ı öneriyoruz.

12 yaş ve üzeri hastalarda uygulanabilen bu tedavinin hastaların yüzde 80’inden fazlasında etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Başak Yalçın, tedavinin altı ay süreyle uygulanması gerektiğini vurguladı. İyileşme çoğunlukla ilk enjeksiyondan bir hafta sonra başlıyor ama bu süre 4-8 haftayı da bulabiliyor.

Kronik ürtiker tedavisinin uzun soluklu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Başak Yalçın, doğru tedavinin belirlenmesinin ve düzenli doktor kontrolünün çok önemli olduğunun altını çizdi.

Ürtiker hastaları çaresiz değil!

Özellikle kronik spontan ürtikerin hasta yaşam kalitesini belirgin şekilde olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan Doç. Dr. Sibel Doğan Günaydın, hastalarda kaşıntı nedeniyle ortaya çıkan uyku düzensizliğinin yanı sıra, dikkat eksikliği, halsizlik, sosyal yaşam ve iş başarısında azalmayla birlikte anksiyete gelişebileceğini belirtti. Ürtiker hastalarının çaresiz olmadıklarını ifade ederek şöyle konuştu:


Ürtiker hastaları bilgi eksikliğinden doğan yanlış anlaşılmalardan dolayı iş yaşamlarında ve sosyal hayatlarında rahatsız edici bakışlara ve davranışlara maruz kalıyor. Hastalıkla ilgili önyargıları yıkarak hastalarda ve toplumda bilinirliği artırmak hastalıkla mücadelede önemli bir basamak.

Bitmeyen kaşıntı mı var? Atopik egzama nedir?


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.