Türkiye’de 10 şehir hastanesi faaliyete devam ederken, 18’inin de ihalesi sürüyor. İstanbul Tabip Odası Üyesi Dr. Kılıç, “Şehir hastaneleri bütçede kara bir delik” diyor ve ekliyor: “Hastaneler çok büyük ve uzak. Bu büyüklük, deprem tehlikesi olan şehirler için çok kritik. Personel ‘mavi koda’ (acil müdahale çağrısına) bile yetişmekte güçlük çekiyor. Büyük hastaneler dünyada terk edilen bir model. Bizde binaların büyük olmasıyla övünülüyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘hayalim’ dediği şehir hastanelerindeki sorunlara her gün bir yenisi daha ekleniyor. Ülkede 10 şehir hastanesi faaliyete devam ederken, 18’inin de ihalesi sürüyor. İstanbul’daki Sancaktepe Şehir Hastanesi’nin geçen günlerde iptal edilen ihalesiyle ‘finans sıkıntısı’ yeniden gündemde.
Şehir hastaneleri kamuya ait değil, bunların sahibi özel inşaat şirketleri
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi, Dr. Güray Kılıç’a göre, şehir hastanesi tanımı doğru değil. Zira Kılıç, hastanelerin şehir dışında olduğuna dikkat çekiyor. Kılıç, “Bunlar şehrin dışında, vatandaşın ulaşımının güç olduğu bölgelere kuruluyor. Bu çalışanlar ve hastalar için ciddi bir sorun” diyor ve ekliyor:
“Bu hastaneler kamuya ait değil. Bunların sahibi özel inşaat şirketleri… Hastane arazileri Hazine’den. Dış finansman ile yaklaşık 3 yıl içinde yapımı tamamlanan hastanelere Bakanlık, kiracı olarak geliyor. Bakanlık 25 yıl boyunca yüksek kira bedelleri ödeyerek, hastanelerin sahibi oluyor. Maliyetleri o kadar yüksek ki hastaneyi ihale yoluyla yaptırsanız 4 yıllık kira bedeline mal olacak, Ancak 21 yıl daha kira bedeli ödüyorsunuz.”
Dr. Kılıç’a göre, şehir hastaneleri, bütçede adeta kara bir delik. Kılıç, şöyle konuşuyor: “Kira ve hizmet bedellerinin döner sermayeden karşılanacağı söyleniyordu.
Oysa bu bedelleri karşılamanın mümkün olmadığı ortaya çıktı. Sağlık Bakanlığı bütçesinden mevcut şehir hastanelerinin kira bedelleri için 2018’de 6 milyar TL ödenek ayrıldı. Bu miktar Bakanlık bütçesinde adeta bir kara delik oluşturacak.”
Görüntülemede bile hasta garantisi veriliyor
Dr. Kılıç, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Görüntüleme (MR, bilgisayarlı tomografi, anjiyo) nükleer tıp, fizik tedavi ve diğer her türlü laboratuvar hizmetleri için inşaatı yapan şirkete hasta garantisi veriliyor. Hastane kampüsünde bulunan alışveriş mağazaları, eczane, yeme-içme tesisleri, otel ve otopark türünden işletmeleri işletme hakkı da ihalesiz olarak bu şirkete veriliyor. İmtiyazlar sınırsız. Hastanelerde iki başlık yönetim oluştu. Bir tarafta şirketin CEO’su, bir tarafta başhekim var. ‘Hazine’den para çıkmayacak, riski özel sektör üstlenecek’ deniyordu. Bakıyoruz, dış krediye Hazine garantisi ile risk devlete aktarılmış oluyor.”
Dr. Güray Kılıç, söz konusu kurumlarda gizli özelleştirme yapıldığını, bunların yeni bir tür özel hastanecilik olduğunu söylüyor: “Istanbul’da gerçekten yenilenmesi gereken hastaneler var. Ancak bunun için kamu-özel ortaklığı denilen yap-kirala-devret yöntemine ihtiyaç yok. Devlet, Istanbul’da Okmeydanı, Göztepe ve Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde yaptığı gibi bunları ihale ile yenileyebilirdi.”
Mavi koda bile yetişilemiyor
Hastanenin büyüklüğü nedeniyle bir dizi problemler yaşandığını aktaran Kılıç, sağlık personelinin ‘mavi koda’ (acil müdahale çağrısına) bile yetişmekte güçlük çekildiğine dikkat çekiyor: “Koridorlar devasa, ulaşmak zor. Yoğun bakımlarda ciddi sorunlara sebebiyet veriliyor. Bu tabii sağlık hizmetinin niteliğini de düşüren bir şey… Bu büyüklük, deprem tehlikesi olan şehirler için çok kritik. Büyük hastaneler artık dünyada terk edilen bir model. 600 yatağın üstündeki verimli değil. Oysa bizde binaların çok büyük olmasıyla övünülüyor.”
Dr. Kılıç, sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Mevcut 10 hastane kamulaştırılmalı. Zaten bunların bedellerini Hazine’nin döner sermaye gelirleriyle karşılaması mümkün değil. O zaman hastadan ayrıca para alacaklar demektir, bu. Ülkenin uzun vadede geleceği satılıyor.”
Yalanlar ve gerçekler
Türk Tabipleri Birliği ile İstanbul Tabip Odası, 9 Kasım Cumartesi günü ‘Şehir Hastaneleri Yalanlar ve Gerçekler’ başlıklı bir sempozyum düzenleyecek. Etkinlik, Şişli Belediyesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde gerçekleşecek. Saat 09.00’da başlayacak sempozyumda; arasında TTB Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, Prof. Dr. Uğur Emek, Prof. Dr. Kayıhan Pala ve Dr. Bayazıt İlhan ile CHP Milletvekili Ali Şeker’in de olduğu isimler konuşma yapacak. (BirGün / Uğur Şahin)