AKP’nin yargısı, adaleti gerçekten çok iyi işliyor! Olayları anında çözüyor, suçluyu şıp diye buluyor! ‘Adalet işte budur’ dedirten olaylar dizisi…
Siyasetin güdümündeki Türk adalet sistemi…
Türkiye’de düşünmek önemli bir meziyettir. Herkes düşünemez. Düşünenler de ya korkar ya da koltuk, makam sevdası için susar. Örneğin, devlet erkanı ile veyahut siyasi erkler ile çay toplayan bir yargı sisteminden sadece kaymak tabaka ortaya çıkar. Böyle bir sistemden adalet, eşitlik, hak ve özgürlükleri beklemek beyhude bir çabadan öteye geçemeyecektir.
Türkiye’de adalet arayan var mı hala bilmiyorum… Adalet, ‘yok’ olan bir toplumda yaşıyoruz. Adaletin bugünkü hali ‘hiç’liğin başka bir halidir.
Türkiye’de adalet kesinlikle yok! O halde bu ülkede ne var?
Güç var! Para var! Amcan, dayın var!
Bu ülkede, hele ki AKP iktidarı döneminde bunlardan biri veya birkaçı varsa evelallah kimse sizi yıkamaz! Dayayın sırtınızı yüksekteki dayınıza bakın görün makam, mevki nedir?
AKP’li Şamil Tayyar ne demişti?
“‘FETÖ borsası’ var Türkiye’de!”
AKP’nin eski milletvekili Abdurrahman Kurt ne dedi?
“Parayla devlet memurluğu satılıyor.” Bir anlamda o da “Memuriyet borsası” demeye getirdi.
Bu ülkede artık kirlenmiş bir sistem var! Adalet, liyakat usulünün çöktüğü bir sistem…
Artık AKP’liler de düşünmeye başladı. Düşünebildiklerini gördüler. Düşünme yetilerinin nereye kadar olduğunu ileriki zamanlarda daha net göreceğiz. Onlar da bazı şeylerin farkına yavaş yavaş varmaya başladı.
Herkesin düşünmesi gerektiği iki olayı dile getirmek istiyorum.
Geçtiğimiz aylarda AKP milletvekili Şirin Ünal‘ın evinde 23 yaşında Nadira Kadirova’nın yaşamı sona erdi. Olay, kamuoyuna intihar olarak verildi.
Bu olayın bir gün öncesinde Kadirova, arkadaşı olan Leyla’ya “Çok kötü şeyler oluyor, ölmek istiyorum” diyor. Bunun yanında Kadirova’nın üniversite için kursa başlayacağı biliniyor.
Kadirova’nın kardeşi Muhammet Kadirova kardeşinin önce başına sert bir cisimle vurulduğunu ardından uzak mesafeden ateş edilerek vurulduğunu söylüyor.
Olay kapandı gitti!
Bu olay kenarda dursun diğer olaya geçelim…
Rabia Naz
Giresun’da şüpheli şekilde öldü. Olayın üzeri kapatılmaya çalışılınca baba harekete geçti. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin adalet sistemi “Sen nasıl böyle bir araştırma yaparsın biz varken” diyerek meraklı babayı gözaltına aldı.
Meraklı babadan sonra başkaları da meraklandı. Olayı çözümlemek için Giresun’a giden gazeteci Canan Coşkun ve belgeselci Kazım Kızıl gözaltına alındılar. Ardından Rabia Naz’ın evi polislerce basıldı!..
Olaylar hızla gelişirken Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan, AKP’li Nurettin Canikli‘nin ismini çokça dillendirdi!
Hadi biraz düşünün bakalım bu iki olaydan çıkaracağımız ana fikir ne olabilir?..