Sorun elbette bir takımın 5 farklı yenilgisi değildir. Sorun elbette yine bir veya bir kaç müsabaka sorunu da değildir. Sorun bunlardan öte ve daha sistematik bir sorundur. Sorun söz konusu takımın ve ülkenin futbolunu yeterince doğru değerlendirmemesi ve yeterince doğru çözümler üretememesi ile ilgilidir.
Bu bağlamda “Esas Sorun”:
Kendi liginde bir sezon önce şampiyon olan bir takımın, üstelik kendi liginde ve Şampiyonlar liginde sahada 11 yabancı oyunu ile oynayacak kadar transfer yapmış olan bir takımın şampiyonlar ligi grubunda oynadığı 6 maçta hiç galibiyet almamış olması yanında, daha vahimi kalecisinin şampiyonlar liginde 33 kurtarış yapan en başarılı kaleci olmak durumunda kalmasıdır.
Çok daha kötüsü bu takımın tüm müsabakalarda sadece 1 gol atıp 14 gol yemiş olmasıdır.
Bu göstergeler o takımın ve benzer diğer takımların oyun olarak, futbol yönetimi olarak, futbol düzeyi olarak ve futbol sürdürülebilirliği olarak asla Avrupa standartlarında olamadığı ve olamayacağına işaret eder.
Bunca harcama ve borca borca rağmen Avrupa’da başarılı olma hayalleri yerine, Daha az harcama ve daha az borçlanarak ve belki borçlanmayarak önce Türkiye’de bir futbol kulübü modelini hayata geçirmek çok daha akıllıca olur.
Bu bağlamda “Esasın Esası Sorun”:
Tabi bu sadece bir kulübün veya bir kaç takımın fotoğrafı değildir. Bu esasen Türkiye Futbolunun ne olduğu, nasıl olduğu ile ilgili bir fotoğraftır.
Türkiye Futbolu görece başarılar ile kendini aldatmaktadır. Yapılması gereken öncelikle topyekun bir futbol ülkesi olmanın koşullarını oluşturmaktır.
Süper lig takımlarının ve onların içinde de 3, 5 takımın götürdüğü bir futbol modeli, ülke futbolunu geliştirmeye yetmez.
Ülke futbol açısından yönetsel olarak, organizasyon olarak, eğitim ve gelişim olarak adil, eşitlikçi, liyakate dayalı üst yapılardan alt yapılara, alt yapılardan üst yapılara üretken bir futbol modelini hayata geçirmek zorundadır.
Bir ülkede spor ve futbol altyapıları, yani çocuk ve gençlerin sporu kamusal spor politikaları kapsamındadır. Buna ilişkin yasal düzenlemelerin yapılması ama üstyapı takımlarının kamusal olanak ve politikaların dışında kalmalarının sağlanması son derece önemlidir. Böylece kaynakların verimli kullanımı ve spora yatırım yapmanın olanakları da arttırılmış olacaktır.
Türkiye bunu birbirine karıştırmanın ve kamusal spor politikaların gelişim ve yatırım amaçlı kullanılmasından uzaklaşmış olmanın ve olması gerektiği şekilde yapamıyor olmanın doğal sonuçları ile karşı karşıya bulunmaktadır.