Bugün 14 Şubat sevgililer günü. Yıl 2020, çağımız milenyum. İnsanın, insan olduğunu unuttuğu çağ! İnsanların ruhsuzlaştığı, estetikten uzaklaştığı, yüreğini kaybettiği çağ. Her şey maddeye bağlanmış durumda. Sürekli al! Pırlanta al! Çiçek al! Telefon al! Araba al! En güzelini, en pahalısını sürekli al! Ama düşünme! Ama hissetme, hissettirme!
14 Şubat: Seviyorum ama nasıl?
Aşk, bu dünyanın en eskimeyen hissi, en eskimeyen duygusu. Tarih aşkı için çöller aşanı da görmüş, dağları deleni de… Kimi mecnun olmuş aklını yitirmiş kimi sevdiğinin yokluğuna dayanamayıp canını yitirmiş. Düşen kirpiğe türkü yakan mı dersiniz, “Taşa değmesin ayağın/ Lale sümbül açsın bağın” diyen mi? Yüzüne bakmaya kıyamayan mı dersiniz, kaçacak eşine boynu yere düşmesin diye kara lastiğine para bırakan mı dersiniz.
Aşk; bu dünyanın en güzel hissi. Bir kere çarpmaya görsün yüreğiniz bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olamazsınız. Bilirsiniz bir yerde sizi siz yapan, yüreğinizi doldurup taşıran, midenizde kelebekler uçuşturan, sizi devleştiren bir his vardır.
14 Şubat Sevgililer Günü
Bugün 14 Şubat sevgililer günü. Yıl 2020, çağımız milenyum.
Milenyum; teknolojinin ilerlediği, bilimin ilerlediği muhteşem bir çağ ama buz dağının ardı pek öyle değil. 2020 insanın, insan olduğunu unuttuğu çağ! Kaburgasının arasında tuttuğu o muhteşem organı sadece kan pompalamaya yaradığını zannettiği çağ.
İnsanların ruhsuzlaştığı, estetikten uzaklaştığı, yüreğini kaybettiği çağ. Yozlaşmanın ne boyutta olduğunun farkında mısınız? Çok araştırmaya gerek yok aslında azıcık reklam seyretseniz, azıcık popüler kültür adı altında pompalanan hislere odaklansanız hemen göreceksiniz neleri kaybettiğimizi.
Eskiden duygularımızı sömüren reklamlar artık ona ihtiyaç bile duymuyor. Her şey maddeye bağlanmış durumda. Sürekli al! Pırlanta al! Çiçek al! Telefon al! Araba al! En güzelini, en pahalısını sürekli al! Ama düşünme! Ama hissetme, hissettirme!
Etiketler
Etiketler o kadar mühim ki hayatımızda. Çoğu zaman duygularımızın dahi önünde. Kim kime ne almış ne kadara almış. Misal hangi marka hangi model telefon alınca karşımızdakini mutlu edebileceğimize dair fikrimiz varken, O’nu neyin güldürebileceğini bilmiyoruz.
Belki şıp diye kaç beden elbise giyebileceğini tahmin ederken, giydiği elbiseyle gülümseyen kadının dün neden ağladığı hakkında fikrimiz yok. Biz artık aşkı sevmeyi unuttuk çünkü. Artık sevmemiz gerektiği için sever gibi yapıp, aşık olmuş numarası yapıyoruz ve herkes her şeyi o kadar kabullenmişken tüm bunları sevgi, aşk zannediyoruz. Bir gün evvel methiyeler düzdüğümüz adama/kadına ertesi gün salyalar saçarak sövmemizde ondan. Biz sevmiyoruz sadece toplum normlarına ayak uyduruyoruz hepsi bu!
2019 yılında öldürülen kadın sayısı: 474 kadın
Sevgiyi ve aşkı anlamadığımızın en büyük kanıtı da bu veriler. 2019 yılında standart 365 günlük bir yılda tamı tamına 474 kadın katledildi! Bunların 218’i öldürülen kadınların ya eşiydi ya eski eşiydi ya sevgilisiydi ya da eski sevgilisiydi! Beraber sadakat yemini verdikleri, birlikte hayal kurdukları erkekler…
Peki hata nerede? Bu dünyadan bu topraklardan, sevdiği kadının evleneceğini duyunca: “Evleneceksin demek? Herhal çocuğu sevdin! İnşallah mesut olursun canım. Ama müstakbel kocan bana yazdığına kızmayacak cinstendir inşallah. Yoksa seni kaybetmek, sesini duymamaktansa gebereyim daha iyi olur” diyen Ahmed Arif geçmedi mi? Sevdanın aşkın önce sevdiğinin mutluluğu olduğuyla yoğrulmadı mı bu topraklar?
Kabul edelim; biz kaybettik!
Milenyum insanı kaybetti! Çağ ilerledi! Teknoloji, bilim belki sanat hepsi ilerledi ama biz çürüdük! Dün “Güzelliğin on para etmez, bu bende ki aşk olmasa” diyen Aşık Veysel’i “Allah belanı versin” diye şarkılar yazıp unuttuk.
Geriye elimizde kala kala “Aşkın, sevdan on para etmez cebinde ki milyonlar, bedeninde ki güzellik, isminde ki statü olmasaydı” ya kaldı! Bu çağın insanı yüreğini kaybetti. Geriye bir tek uydum kalabalığa sevgililer günü kutlamaları kaldı.
Ne diyelim o vakit 14 Şubat Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun. Dilerim bu 14 Şubat’ta kavuşursunuz yüreğinize. Ahmed Arif’e bu dünyada Leyla’sına kavuşturmayan dünya, dilerim sizi kavuşturur. Dilerim Ahmed Arif kadar sevmeyi, Leyla Erbil kadar sevilmeyi tadarsınız.
“Nemsin be? Sevgili, dost, yâr, arkadaş. . . Hepsi. En çok da en ilk de Leylâsın bana. Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın. Uçan kuşum, akan suyumsun. Seni anlatabilmek seni. Ben cehennemin çarklarından kurtuldum, üşüyorum kapama gözlerini.”
Ahmed Arif’ten biricik Leyla’sına…
Sevgiyle, aşkla kalın.