Bahadır Altan konuştu: İstanbul Havalimanı’nın kazada payı var!

“Ülke freni patlamış kamyon gibi” diyen ve CNN Türk’te yayından alınan, ayrıca Pegasus tarafından işten çıkarılan eski savaş pilotu Bahadır Altan konuştu: Bu kazada Atatürk Havalimanı’nın kapatılması ve İstanbul Havalimanı’nın yanlış yere yapılmasının da payı var. İktidarın baskısıyla işten çıkarıldım. Yine de sözümü sakınmayacağım!

Eski savaş pilotu Bahadır Altan konuştu: İstanbul Havalimanı nın kazada payı var

İstanbul’daki uçak kazasının ardından CNN Türk’te yaptığı uyarılar yüzünden önce yayından alınan ardından görevli olduğu Pegasus Havayolları tarafından işten çıkartılan eğitmen pilot Bahadır Altan, “Belki biraz daha anlatsaydım ya da daha çok çalışıp tedbirlerini alabilseydik bu kazayı önlerdik. Yine de sözümü sakınmayacağım” dedi.

Bahadır Altan, ülkede bugün rant kaygısının bilimsel çalışmaları geride bıraktığını belirterek, “Bu ülke freni patlamış bir kamyon gibi” benzetmesini yineledi.


Türkiye’nin en büyük sıkıntısının büyük kazalar olduktan sonra sorunların konuşulmaya başlanması olduğunu ifade eden Altan; “Kaza olmadan kaza olmaması için ne tür tedbirler alınmalı onu konuşmalıyız. Biz hep kazanın neden olduğuna odaklanıyoruz. Bundan ders çıkartan bir mantıkla da yaklaşmıyoruz. Suçlu arayan bir mantıkla yaklaşıyoruz. Bundan dolayı kazalardan ders alınmıyor. Aynı kazayı tekrardan yaşıyoruz” dedi.

“Suçlu aramayalım”

Sabiha Gökçen’de yaşanan kazaya ilişkin çok yönlü araştırma yapılması sonrasında bir kanaate varılması gerektiğini söyleyen Altan şöyle konuştu:

2004 yılında Antep’te, Türk Hava Yolları’nın bir uçağı benzer bir havada arka rüzgarla sert bir iniş yaptı ve pistin dışına çıktı. Onların şansı pistin yanında böyle bir çukur yoktu ve kimsenin burnu kanamadı. Ancak Sabiha Gökçen’de pist bittikten sonra 30 metrelik bir çukur var ve uçak çukura düşüp burnunu vurduğu zaman hasar gördü. Yaşamlarını yitirenler ve yaralananlar oldu.

Yani inişinde olmadı, çıkışında oldu. Pilottan kaynaklı hatalar varsa bunları konuşmak lazım. Hatalar varsa hataları hazırlayan etkenleri konuşmak lazım. Ama bunlar yerine biz bir suçlu arıyoruz. Antep’te yaşanan kazada kaptan suçlu ilan edilmişti. İşten atıp sorunu çözdüklerini sandılar. Bakınız, aynı kaza 15 yıl sonra Sabiha Gökçen de yaşadık. İşte benim itiraz ettiğim şey bu. Gelecek gün ve yıllarda benzer kazaları yaşamamak için ne olur suçlu aramayalım. Bu hataları hazırlayan sistemin bütününü tartışalım.

“İstanbul Havalimanı’nın kazada payı var”

İstanbul Havalimanı bulunduğu yer anlamında İstanbul’a ve Türkiye’ye yapılan bir kötülük. Çünkü oraya, o istikamete yaptığınız o pistlerle Atatürk Havalimanı’nı kapatıyorsunuz. Dünyanın 5’inci havalimanını kapatmaya yol açacak bir inşaat, bu ülkenin kaynaklarını tüketmektir. Bu kazanın üzerinde bile payı var. Neden? Kuzeye doğru iniş kalkış İstanbul Havalimanı’nda tek yönlü. Kuzey güney, çapraz bir pist yok.

Örneğin Atatürk Havalimanı’nda aynı Sabiha Gökçen’deki piste paralel 06-2/4 pisti vardır çapraz. Böyle rüzgârlarda ikisi de aynı şekilde paralel çalışarak ikisi de yön değiştirdiğinde trafik de buna uygun olarak yönetilebilirdi. Ama burada İstanbul Havalimanı’nda kuzeye doğru iniş kalkış devam ederken Sabiha Gökçen’de güneye batıya olması gerekirken, 2/4’e göre olması gerekirken iniş kalkışı yapamıyorsunuz.

Çünkü kuzeye yaklaşan trafikler Sabiha Gökçen’den kalkan uçakla kesişiyor. Bunu engellemek için 06’ya kuzey ise bu da kuzey doğuya inişi zorlayan bir mantık var. İki kesimden işlemesi gereken trafiği bir elden yapıyorlar. Böyle bir hata var. Ya İstanbul Havalimanı’nın bu kazada da payı var. Kazaları pilot yaptı diyerek, kestirilip atılamaz.”

“İstanbul Havalimanı’nın yer seçimi hatalı yapıldı”

Hava koşulları, hakim rüzgar, oradaki sis, görüş mesafesi gibi etkenlerin hepsi çok profesyonel etütler sonucu belirlenmesi gerek. Bunların hiçbiri yapılmadı. İlk önce yer seçildi, ondan sonra etütler yapıldı. Yer seçimine göre rant hesapları yapılıp araziler kapatıldı. Kanal İstanbul Projesi’nde de aynı anlayışı görüyoruz. Arazileri kimin aldığına bakarsak, hangi işin nasıl yapıldığını anlarız.

İstanbul Havalimanı için uzmanlar meteorolojik açıdan sorunlu olduğu uyarılarını yaptılar. Ama pistler yapıldıktan sonra rüzgar etüdü istendiği ortaya çıktı. Bu yer seçiminin usullerine uygun bilimsel yöntemlerle yapılmadığını gösteriyor. Neyse ki kış zorlu geçmiyor yoksa başka kazalar meydana gelebilir.

Ancak bir rüzgar artışında bile ilk Sabiha Gökçen’de bir uçağın pisten çıktığı kaza yaşandı ama aynı gün İstanbul Havalimanı’nda tamam pisten çıkmadığı için gündem olmadı ama 5 uçak sert iniş yaptı. Bir tanesinin gövdesinde hasar oluştu.

Bu gibi bazı kazalar diğer kazaların verileridir. Bunlardan dersler çıkarıp tedbirler almak lazım. Büyük kazalara yol açabilecek eksiklikleri gidermek lazım. Diğer kazalar bu açıdan çok önemli bir veridir. Potansiyel büyük kazaların habercisidir.


“Ülke freni patlamış kamyon gibi”

Bağlandığı CNN Türk yayınında yaptığı değerlendirmeler nedeniyle yayından alınmasına da değinen Altan, “Ben kırk yıllık havacıyım dolayısıyla bildiklerimi anlatmam gerekiyor. Bu bir sorumluluk. Devlete bağlı sivil havacılık kurumları özerk olmadığı için siyasi otoritenin emrinde davranıyorlar. Atamalara raporlara her şeye siyaset damgasını vuruyor maalesef. Böyle olmadığı için gerçekler örtülüyor.

CNN Türk yayınında ‘Burada bir duralım’ dedim. Çünkü bu ülke freni patlamış bir kamyon gibi. Bir gün çığ düşüyor onları kurtarmaya gidenler çığ altında kalıyor, trafik kazalarında, iş cinayetlerinde birinciyiz. Bu ülkede yanlış giden bir şeyler var. Sınırlarımızda çatışmalar sürüyor sürekli, onu da bırakıp deniz aşırı ülkelere silahlar gönderiyor bu ülke. İşte ‘freni patlamış kamyon gibi’ dememin sebebi bu.

Biz bunların hepsini bir kenara bırakıp iki denizi birleştiren kanal projeleri yapıyoruz. Milyarlarca parayı buraya gömeceğiz. Halbuki bir duralım dememin sebebi o. İşte Sabiha Gökçen Havalimanı’na 6 yıldır yapılamayan ikinci pist var. Ama ondan sonra İstanbul Havalimanı siyasal iktidarın sıkıştırmasıyla kısa sürede 60’ın üzerinde işçinin canına mal olacak bir acelecilikle bitirildi.

“Troller tarafından hedef gösterildim”

Bu anlayış, bu hız bizi aydınlığa götürmüyor. Bu anlayış bu kamyon örneğindeki gibi bizi felakete götürüyor. Tabi bunu yapanlar insanların bunu sorgulayıp düşünüp ‘bir duralım’ sözünden korktular. O yüzden CNN Türk ilk bağlandığım kanaldı, kesti benim konuşmamı. Ama sesimi kesemedi. Bizim meslekte insanlar kolay kolay konuşmaz bu da ülkenin anti demokratik bir anlayışa sahip olduğunu gösteriyor. Çünkü konuşursanız işinizden olursunuz. CNN Türk’teki konuşmamda dolayı troller tarafından hedef gösterildim.

“Alakasız kişiler uzman diye TV’lere çıkarıldı”

Kazanın ardından konuşmak için erken olduğunu, yeterli bilginin olmadığı için konuşmanın doğru olmadığını bu yüzden bir süre konuşmadığını belirten Altan, “Olay halen netleşmemiş. Ama baktım ki televizyonlarda havacılıkla ilgisi olmayan kişiler ‘havacılık uzmanı’ diye çıkarılıp konuşturuluyor. Televizyona katılmamın sebebi budur. Yanlış bilgileri engellemek için katıldım. Havacılığın bütün kurumlarında bulundum. Sorumluluklarım gereği katıldım. Kırk yıldan fazla zamandır bu işi yapıyorum” diye konuştu.

Önceki yıllarda da benzer durumlarda sözünü sakınmadığına dikkat çeken Altan, “2007 ve 2009 yıllarında yaşanan kazalarda da sözümü sakınmadığımı için THY’de işten atıldım. İyi ki de atılmışım. Hiç gocunmuyorum. Susmak yerine bence bunu tercih etmek lazım. Bu konuda daha fazla konuşsaydım, belki biraz daha anlatsaydım ya da daha çok çalışıp tedbirlerini alabilseydik belki de bu kazayı önlerdik. Bir insanın bile hayatını kurtarmak için bile bence bir ömür çalışmak çok önemli. O yüzden hakikat gerçeğin kendisidir” dedi.

“Ulaşım sorunu Sabiha Gökçen’e talebi artırıyor”

Sabiha Gökçen Havalimanı’na ulaşım daha kolay olduğu için insanların tercih ettiğini belirten Altan, şöyle devam etti:

3. Havalimanı’na gidip gelmek çok zor. Bu tabi Sabiha Gökçen’e talebi arttırdı. Ondan sonra şirketler insanları İstanbul Havalimanı’na yönlendirmek için devletin bu konudaki özerk olmayan kurumlarının bu yönde bir haksız rekabete yol açtığını düşünüyorum.

Örneğin Sabiha Gökçen’de ilave ek seferler yapılmayacak artık, yoğunluk fazla diye. İşte bu tür şeyler yerine ikinci pisti bitirmeye odaklanması lazım bu otoritenin. Bunu yapmak yerine talebi İstanbul Havalimanı’na çekmek için böyle tepeden tedbirler alınıyor. Bu talebin artışı son derece doğal, diğer yatırımın yanlışlığını da gösteriyor bu.

“İktidarın baskısıyla işten çıkarıldım”

Son olarak Pegasus tarafından dün işten çıkarılması hakkında da konuşan Altan, istifa dayatmasına karşı çıktığı için iş akdinin feshedildiğini belirtti. İşten atılma kararının iktidarın baskısıyla gerçekleştiğine vurgu yapan Bahadır Altan şöyle konuştu:

CNN Türk iyi çalışmış belli ki. İşten çıkarılmamın iktidarın baskısıyla gerçekleştiğini söyleyebilirim. CNN Türk’teki konuşmamın ardından troller tarafından hedef gösterildim. Bunlar beni susturmaya yetmez. Bu karanlığa teslim olmayacağım. Sözümü söylemeye devam edeceğim” diye ekledi. (MEZOPOTAMYA AJANSI)


Bahadır Altan dün de Twitter hesabından da şu mesajı attı:

Bahadır Altan CNN Türk’te ne söylemişti?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.