Rönesans dönemi ile birlikte müzikte egemenliğini koruyan çok sesli müziğin durumundan hoşnut olmayan aydınlar, bir araya gelerek bu duruma karşı yeni bir yol izlemek için çalışmalar yapmıştı. Bu grubun en önemli isimlerden biri ise besteciliği yanı sıra ses tekniklerine verdiği önem ile Giulio Caccini’ydi.
Giulio Romano olarak da bilinen Caccini 1550 yılında Roma’da doğdu. Floransa’ya gitmeden önce Giovanni Animuccia ile çalıştı.
16. yüzyılın son yıllarında Floransa’ya giderek bu alanda çalışmalar yapan Galileo Galilei’nin babası müzik teorisyeni Vincenzo Galilei, Jacoppo Peri gibi isimlerin de bulunduğu, Kont Bardi öncülüğünde kurulan “Camerata” adı verilen, Floransa Topluluğu olarak anılan gruba dahil oldu. Bu topluluğun asıl amacı metinlerin ve müziğin ortak alanda buluştuğu Yunan halkının eski sahne oyunlarını oynatmak ve yaşatmaktı.
Giulio Caccini ve operanın doğuşu
Bu konuda çalışmalar yapan Caccini’nin besteleri 1602’de yeni müzikler anlamına gelen Le Nouve Musiché’de bir araya getirildi. Dönemin bestelenen önemli operalarına da (Euridice, Il Rapimento Di Cefalo) katkıda bulundu.
Besteci olarak bulunduğu toplulukta ön planda olmamasına rağmen çok iyi bir şarkıcıydı. İlk gerçek opera şarkıcısı unvanı onun elindeydi. Ses tekniklerine oldukça önem veren Caccini, iki kızını da (Francesca ve Settimia) şarkıcı olarak yetiştirmişti. Francesca daha küçük yaşlarda sarayda şarkıcılık yapmaya başlamıştı. Bunun dışında Francesca, La Ribaranzione Di Ruggiero Dall’isola d’Alcina (Ruggiero’nun Alcina Adası’ndan Kurtuluşu, 1625) adlı yapıtı ile ilk kadın opera bestecisi unvanını eline almıştır.
Caccini, madrigalleri ile yeni tarzını en açık şekilde göstermiştir. Kelimelerin bükülmelerini titizlikle takip eden, duygusal süslemelerle yükselen zarif ve esnek bir vokal çizgisi belirlemiştir. Daha sonra gelen besteciler de bu teknikleri uygulayarak hareket etmiştir.
Jacoppo Peri ile arasında bulunan rekabet, bu durumdan gelen hırsla Caccini’nin aynı librettoya sahip operaya farklı beste yaparak Peri’den önce sunması gibi olumsuz olaylar ile anılsa bile, Caccini yeni vokal teknikleri ve besteciliği ile kendi alanında öncü olmuş, kızına verdiği eğitim Francesca’nın yeteneği ile birleşmiştir. Caccini, Francesca ile birlikte opera tarihine adını yazdıran isimlerden biri olmuştur.