Gezi davasında tahliye edildikten sonra yeniden gözaltına alınan ve ardından tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edil Osman Kavala tutuklandı.
Tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edilen Osman Kavala tutuklandı.
İstanbul Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen Osman Kavala hakkındaki sevk yazısında, Henri Barkey ile 15 Temmuz darbe girişiminden önce irtibatlı olduğu iddiasıyla; “Osman Kavala’nın 15 Temmuz darbe teşebbüsünün karar sürecine katıldığına dair bulgulara ulaşıldığı” iddia edildi.
Ayrıca sevk yazısında Kavala’nın “Türkiye Cumhuriyeti devletinin anayasal düzenini cebir, şiddet kullanarak değiştirmeye teşebbüs” suçundan tutuklanması istenildi.
Yazıda, “suçun niteliği, mevcut delil durumu, şüphelinin kaçma ihtimalinin bulunması” nedeniyle adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı ifade edildiği öğrenildi.
15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ’ye yardım ettikleri iddiasıyla aralarında ABD’li savcı Bharara, CIA’in eski Başkan Yardımcısı Graham Fuller, Ortadoğu ve Türkiye uzmanı Henry Barkey gibi isimler hakkında soruşturma başlatılmıştı.
NE OLMUŞTU?
Gezi Parkı eylemlerine yönelik 16 sanığın yargılandığı dava karara bağlanmış ve Osman Kavala hakkında beraat ve tahliye kararı verilmişti.
Tahliyesine karar verilen Osman Kavala hakkında 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir başka soruşturma kapsamında ‘anayasal düzeni bozmaya teşebbüs’ suçundan gözaltına kararı verilmişti.
Erdoğan: Bir manevrayla beraat ettirmeye kalktılar
Gezi davasında Osman Kavala için verilen beraat kararını değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye ayağı içerideydi bir manevrayla dün onu beraat ettirmeye kalktılar” ifadelerini kullanmıştı. Erdoğan, Kavala hakkındaki gözaltı kararına ilişkin de “Bu karara saygı duymak lazım” demişti.
Gezi Davası’nda beraat kararı veren mahkeme üyelerine HSK’dan soruşturma izni verilmişti
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi Parkı davasında yargılanan Osman Kavala’nın da arasında bulunduğu 9 sanık hakkında beraat kararı vermişti. HSK 1. Dairesi, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Galip Mehmet Perk ile üye hakimler Ahmet Tarık Çiftçioğlu ve Talip Ergen hakkında inceleme ve soruşturma izni verdi. Bu kapsamda görevlendirilecek müfettiş, heyet ile ilgili araştırmalarda bulunacak.
Hukukçular Osman Kavala’nın gözaltına alınmasına tepki gösterdi
Hukukçular, Osman Kavala’nın Gezi davasından beraat ederek tahliye olmasından sonra, 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili başka bir soruşturmadan gözaltına alınmasını yorumladı. “Bize, tam da beraat gününde gözaltı kararı çıkarmalarını anlatamazlar”
İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu, Gezi davasında verilen kararın doğru olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Beraat gününde gözaltı kararını bize anlatamazlar”
* Yargılamanın sürdüğü aşamalarda gördüklerimiz bizi böyle bir beraat beklentisine sokmasa da bu karara varılmış olması önemlidir. Ancak henüz kararın sabahına ermeden bir başka soruşturma nedeniyle gözaltı kararı alınmış olması ‘Yargının çekiştirilmesi’ anlamına gelmektedir.
* Bu ülke yargısının kürsüleri ile kulisleri arasında çok ciddi bir tartışma vardır. Tartışmanın yurttaşların hukuk güvenliği üzerinden yapılması gibi bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bize, tam da beraat gününde gözaltı kararı çıkarmalarını anlatamazlar.
Nesnel değil
Avukat Hüseyin Ersöz de şunları söyledi:
* Barışçıl bir gösteri hüviyetindeki Gezi Parkı protestolarının yargılama konusu yapılması hatta ve hatta bir darbe teşebbüsü olarak görülmesi nesnel bir aklın kabul edeceği bir hukuki değerlendirme olamaz. Bu sebeple mahkemenin verdiği beraat kararı hukuka, akla ve vicdana uygunken, tahliye noktasında verdiği karar ise geç alınmıştır.”
“Bu kadar temel hak ve özgürlüklerle çelişiyor”
* Tahliye kararı verildikten sonra bu kez de 15 Temmuz darbe teşebbüsü soruşturmasında hakkında gözaltı kararı verilmesi de hukuka aykırıdır. Zira bu soruşturma kapsamında Osman Kavala hakkındaki tutuklama kararının Savcılıkça re’sen kaldırıldığı bilgisi kamuoyuna yansımıştır.
* Bu noktada söz konusu soruşturmada Osman Kavala’nın ifadesi dahi alınmazken, tahliye edildiği gün hakkında gözaltı kararı verilmesi hukuka uygun olmayan, temel hak ve özgürlüklerle çelişen bir yaklaşımdır.
Avrupa Konseyi’nden Türk yargısına çağrı: Dik durun!
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği, son olarak tahliye kararının ardından hakkında gözaltı kararı verilen Osman Kavala olayındaki çelişkilere dikkat çekerek Türk yargısını siyasal müdahaleler karşısında dik durmaya ve yargı bağımsızlığına sahip çıkmaya çağırdı.
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatović, geçen yaz düzenlediği Türkiye gezisi sırasında yaptığı görüşmeler sonucunda hazırladığı raporu bugün açıkladı. Rapor, Türkiye’deki adalet sistemi ve yargıda insan haklarının korunması ile insan hakları savunucuları ve sivil toplumdaki durumu değerlendiriyor. Komiser Mijatović, aktüel Türkiye raporunu açıklamadan önce Osman Kavala hakkındaki yeni gözaltı kararına ilişkin tepkisini de dile getirdi.
“Gözaltı kararı inandırıcı değil”
DW Türkçe’de yer alan habere göre Mijatović, Gezi Parkı’na ilişkin davada beraat eden Kavala‘nın, 15 Temmuz darbe girişimi ile bağlantılı yeni bir iddiayla gözaltına alınmasını eleştirdi. Bunun, Türkiye‘de yargının ve insan hakları savunucularının içinde bulunduğu durumu ortaya koyan tipik bir gösterge olduğunu söyleyen Mijatović, Kavala vakasının, Ahmet Altan, Selahattin Demirtaş ve Taner Kılıç davalarıyla da benzerlikler gösterdiğini belirtti.
Bu bağlamda Osman Kavala‘ya yönelik yeni gözaltı kararının inandırıcı olmadığını ve sadece yargının kötüye kullanılması şeklinde nitelenebileceğini vurgulayan Mijatović, Türk yargısı ile Hakimler ve Savcılar Kurulunu, yargının kötüye kullanılmasına hukuki onay sağlamamak suretiyle sorumluluklarını yerine getirmeye çağırdı.
“Hukuki güvensizlik ve keyfilik”
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatović, Kavala kararına tepkisine paralel olarak, 1-5 Temmuz 2019 tarihli Türkiye gezisinde yaptığı görüşmeler ve incelemeler sonucunda hazırladığı raporu da açıkladı. Komiser, Türkiye’de adalet sistemi ve yargı bağımsızlığında süregelen sorunlara dikkat çektiği raporunda, durumun Temmuz 2016 – Temmuz 2018 arasında uygulanan olağanüstü hal ile daha da kötüleştiğini belirtiyor.
Komiser, mahkemelerin bağımsızlığı ile hakimlerin teminatının erozyona uğradığını, meslekten çıkarma veya mesleğe alım gibi alanlara doğrudan etki eden müdahaleler tespit ettiklerini, ilaveten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin son kararlarıyla da iyice ortaya çıkan, yargının siyasi menfaatlere yönelik tarafgir tutumuna işaret eden bulgulara rastladıklarını da rapor ediyor.
Raporda, “Komiser, özellikle terörle ve örgütlü suçlarla ilgili davalarda, Türk yargısı tarafından adil yargılanmanın en temel teminatlarının göz ardı edilmesinin ve hukuka uygun eylemlere ceza kanunlarının gelişigüzel uygulanmasının, hukukun üstünlüğünün özünü tehlikeye sokan bir hukuki güvensizlik ve keyfilik seviyesine ulaştığını tespit eder” notu yer alıyor.
“AYM kararlarına direnç var”
Raporda ayrıca Mijatović‘in, insan hakları ihlallerine karşı bir iç hukuk yolu olan Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurunun etkililiğini tehlikeye düşüren gelişmeler tespit ettiği, kimi savcılar ile alt mahkemelerin sistematik bir biçimde Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına direnç gösterdikleri bildiriliyor.
Mijatović, Türk makamlarını, OHAL’den önceki duruma geri dönmeye ve ondan sonra da yargı bağımsızlığına ilişkin teminatları derhal güçlendirmeye çağırıyor. İlaveten ceza mevzuatının da bütünüyle gözden geçirilmesini talep ediyor.