Çin’de başlayıp tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüsüne tedbiren tüm dünya kabuğuna çekildi. Bu süreç hepimizde kaygı düzeyini yükseltse de farkına varmadığımız kaos içinde bir düzen de beraberinde geliyor. Her kaos gibi korona kaosu da yanında yeni bir düzeni getiriyor hatta yeni bir düzeni zorunlu kılıyor.
Korona sonrası başka bir Dünya düzeni ütopyası
Dünyamız çok zorlu günlerden geçti, büyük kötülükleri gördü. Kıyıya vuran çocukları, yanan hayvanları, ölen gençleri, öldürülen insanları, tecavüze uğrayan kadınları, istismar edilen çocukları, kesilen ağaçları, kaybolan su kaynaklarını, açlığı, yokluğu ve daha nice kötülüğü gördü.
Dünya ‘özünüze dönün çağrısı’ yapıyor!
Artık Dünya bunca sevgisizliğin, bunca kötülüğün ardından özünüze dönün çağrısı yapıyor. Bu çok acı bir çağrı oldu belki ama; bir virüs hiçbir şeyimizi kaybetmeyecek gibi, dünyayı sonsuz olanaklara sahipmişiz gibi umarsızca harap ettiğimizi yüzümüze vururken aslında insan olmanın verdiği o güçlü büyük egonun da ne kadar boş olduğunu gösterdi.
Doğa kendini yenilemeye başladı
İnsanlık büyük bir kaygı ile korona virüsü ile savaşırken doğa kendini yenilemeye başladı. Havadaki kirlilik oranı azaldı, boşalan yollar, caddeler çöplerden arındı, trafiğin korkunç gürültüsü yerini tenhaya bıraktı. İtalya’da turist akınına uğrayan Venedik’te çamura dönen su berraklaştı, balıklar su yüzeyinde görülmeye başladı.
Değişim, sadece doğada kendini göstermedi. İnsanların hızlı hayatlarına da değdi değişimin eli. Aralıksız çalışan, toplantılarla, kalabalık ortamlarda kendini yoğun bir koşturmacaya sokan; bu koşturmacada kendinden uzaklaşan, neyi sevip neyi sevmediğini, neye ihtiyacı olup neye ihtiyacı olmadığını unutan; sadece stres ve hırs duygusunu baskın şekilde hisseden insanlar kendilerini bir anda en korunaklı yerde evlerinde buldular.
Hızla akıp giden zamanda iş yetiştirme telaşıyla günleri kovalayan insan şimdi dinginleşerek evinde normal bir zaman döngüsüne girdi.
Elbette sürekli tüketen ve hazıra alışan insanın ne yiyeceğiz ne içeceğiz kaygısı hala tetikte! Ama bu süreçte herkesin stok listesinde un, makarna, şeker, yağ, bakliyat gibi temel ihtiyaç malzemeleri var. Yani ihtiyaç fazlası tüketim veya ihtiyaçmış gibi algıladığımız her türlü ürün bir anda hayatımızdan çıkıverdi.
Sosyal medya her ne kadar hala kaygıyı yükselten yalan yanlış bilgileri içerse de beraberinde birlik beraberliği yücelten motivasyon odaklı paylaşımlar; paylaşılan online kitap, ansiklopedi linkleri, çocuklar için faydalı sayfalar ve hızlı bilgi akışını sağlayarak amacına uygun bir kullanım göstermeye başladı.
İlişkilerimiz normale dönmeye başladı. İş çıkışında kafelerde oturup instagram pozu çekilmenin dışında hiçbir diyaloga girmeden aynı masada oturan sıfır iletişimle tek başına kahvesini yudumlayan insanlar biranda evinde oturup anne babasıyla, eşiyle çocuğuyla gerçek zamanda gerçek anlamda sohbet etmeye birlikte zaman geçirmeye başladı.
Evet, hepimizin kaygısı hala oldukça yüksek; çünkü ne olacağız kaygısını, ekonomik kaygıları ve konfor alanlarımızdan kayıplar verecek miyiz endişesini yaşıyoruz. Kaygılarımızda haksız da değiliz hani…
Ama bu süreci tüm dünya yaşarken, sosyal hayatlarımız bu kadar değişmiş ve özümüze doğru yeniden bir yolculuğa, bir keşfe çıkmışken üretim sistemlerinde, çalışma hayatlarımızda da bir değişiklik, bir yenilenme olmayacağı ne malum?
Dünya insanlık tarihinden bu yana çok kere değişti; insanlar çağlar açtı çağlar kapattı, her şeyin biranda değiştiği, ırkların, soyların, türlerin kaybolup tükendiği zamanlar geldi geçti. Her yeni dönemde dünya yenilendi, yaşam tazelendi.
Ve tazelenen her yeni yaşamda değerlerimiz değer verdiklerimiz sadeleşti. Belki bu söylediklerim bir ütopyadan ibaret olacak, belki de gerçekleşecek bilemiyorum.
Ama bildiğim tek bir şey var; “Dünya bize sadeleşin, özünüze dönün, saf sevgide kalın bir olun birlik olun, hayatı sadece kendinizi merkeze alarak yaşamayın bu hayat hepinizin, zamanı, sevgiyi ve size sunulan güzellikleri hor kullanmayın” diyor. Artık bu çağrıya kulak vermeliyiz, vermeliyiz ki ütopyalar güzel hayallerden ibaret olmasın. Sağlık ve sevgi dolu günlere çabucak kavuşmamız dileğiyle…