Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü: Salgın Türkiye’de yükselme döneminde. Uzun süre evde kalmaya hazır olun. Bu süreç biraz uzayabilir. Evde mutlu olmaya çalışın.
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü: Uzun süre evde kalmaya hazır olun!
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, TRT Haber kanalında “Bu süreç ne kadar devam edecek?” şeklindeki soruya dikkat çeken bir cevap verdi, önemli tavsiyelerde bulundu.
“Bu süreç biraz uzayabilir!”
Prof. Dr. Tevfik Özlü şöyle konuştu:
• Zaman vermek hoş olmuyor. İki üç haftalık süreç çok önemli. Evden çıkmayalım. Çin’de 2 ayda düşüş gözlendi. Türkiye o aşamaya gelmedi, yükselme dönemindeyiz.
• Bizde hızlı bir artış olduğu görülüyor. Alınan yeni önlemler faydalı olabilir. Uzun süre evde kalmaya hazır olun. Bu süreç biraz uzayabilir. Evde mutlu olmaya çalışın.
• Test sayılarımız artarken vaka sayılarımızın yükselmemesi aslında bulaş zincirinin biraz kırıldığını gösteriyor. Bu da son alınan tedbirlerin işe yaradığı anlamına geliyor.
• Üç günlük verileri değerlendirirsek günlük ölüm sayılarımızın artmadığını görüyoruz. Ölüm sayılarımız aşağı yukarı aynı. Vaka sayısı artıyor, 30 binleri geçti şu anda. Buna rağmen ölüm oranlarımız düşük. Bu da aslında sağlık sistemimizin hastalarımızın ihtiyacına optimum olarak hizmet verebildiği anlamına geliyor. Bizim ölüm oranlarımız aşağı yukarı Almanya’ya yakın bir düzeyde gerçekleşiyor. Bu da sevindirici.
“Önümüzdeki günler için çok da güvenli olduğumuzu söyleyemeyiz”
• Bunlardan yola çıkarak önümüzdeki günler için çok da güvenli olduğumuzu söyleyemeyiz. Çünkü bu verilerin daha anlamlı olması için en azından bir hafta, 10 günlük bu seyrin devam etmesi gerekir. Ama 3 gün öncesine göre tablo biraz daha umut verici görünüyor.
• Aşıyla ilgili süreçler biraz zaman alıcı. Böyle bir pandemiyi durdurmanın tek yolu aşıdır. Aşı olmadan bu virüsün toplumda yayılmasını hiç kimse önleyemez. Sadece kendi ülkemiz için değil, tüm dünya için söylüyorum.
“Virüse karşı bağışıklık kazanmada iki senaryo var”
• Bu virüse karşı iki türlü bir bağışıklık ile ancak savaşılabilir:
Bir tanesi etkili güvenli bir aşınız olursa ve toplumun yüzde 40-60 hatta yüzde 70’ini aşılarsanız, henüz enfekte olmamış kişilerde virüse karşı bağışıklık oluşturabilirseniz bu yayılımı durdurabilirsiniz. Ama henüz böyle bir gücümüz, silahımız yok.
İkincisi; virüs kendi kendine yayılır ve toplumda büyük bir kesime bulaşır. O da yine yüzde 40-60’lık bir bulaş zinciri oluşturursa kendi kendini sınırlar ve salgın biter. Ama bu ikinci senaryo hiç istenmeyen, makul olmayan ve kabul edilemez bir senaryodur. Çünkü bu durumda virüs yayılırken çok kişiyi hastalandırır ve bu çok kişinin arasından da birçok kişiyi öldürür. Çok kaybımız olur.
• Bizim yapmaya çalıştığımız şey, virüsün bulaşmasını tümüyle engellemek değil, bunu yapacak gücümüz yok. Kimsenin böyle bir hedefi yok dünyada. Bizim yaptığımız bu yayılmayı yavaşlatmak, zamana yaymak, zaman kazanmak. Ve bu yayılımın zaman içerisinde daha kontrollü ve yavaş ortaya çıkmasını sağlamak.
Bu süreç bizi nereye götürecek?
• Bu süreç bizi nereye götürecek? İki tane yol var:
Bir tanesi ülkeler kendi içlerine kapanıp kendi başlarının çaresine bakacaklar. Gemisini kurtaran kaptan tarzı içe kapanık ulusal devletlerin bu konuda daha başarılı olabileceğine yönelik varsayımlar da var.
Öbür taraftan da hiçbir devletin tek başına güvenli olmayacağı ve küresel işbirliğinin bu anlamda çok önemli olduğu söyleniyor.