Prof. Dr. Yıldız: Evde kalmayanların, hastaların nasıl ağır tedavi gördüğünü görmesi keşke mümkün olsa

Prof. Dr. Orhan Yıldız, ‘Evde kal’ çağrılarına uymayanlara seslendi: Hastalar aşamalı olarak şuurlarını kaybediyor, solunum zorluğu çekiyor, hava açlığı başlıyor. Açıkçası benim hastane görevim olmasa, ‘İşin bitti’ deseler, koronavirüsten ölenlerin nasıl öldüğünü gördüğüm için kapımı kilitler kimseye açmam!

Prof. Dr. Yıldız: Evde kalmayanların, hastaların nasıl ağır tedavi gördüğünü görmesi keşke mümkün olsa

ERÜ Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Yıldız koronavirüs, gen haritası ve aşı çalışmaları hakkında değerlendirme yaptı.

Türkiye’nin İtalya, İspanya gibi kontrolsüz durumda olan ülkelerden çok daha iyi olduğunu söyleyen Yıldız, “Türkiye ile diğer dünya ülkeleri kıyaslandığında biz bu işin ortalarında yer alıyoruz. Biz İtalya, İspanya gibi kontrolsüz durumda kalan bir ülke değiliz. Yaptığımız hatalar olduğu gibi, başarılı olduğumuz noktalar da var. Hastaların tedavisi ve takibi konusunda oldukça başarılı bir durumdayız” dedi.


‘Açıkçası benim hastane görevim olmasa, ‘İşin bitti’ deseler, koronavirüsten ölenlerin nasıl öldüğünü gördüğüm için kapımı kilitler, kimseye açmam’

Hastalığın yavaşlamasına rağmen insanların ‘Evde kal’ çağrısına uyması gerektiğini söyleyen Yıldız şöyle devam etti:

“Ventilatör ve yoğun bakım yatağı konusunda pek çok Avrupa ülkesinden daha iyi gidiyoruz. Çok iyi saha kontrolü yapıyoruz. Bütün bunlar hastalığın hızını nispeten yavaşlattı. Hastalıkta yavaşlama insanları gevşetmemelidir. Bazı insanların devletin ısrarla ‘Evde kal’ çağrılarına rağmen durmaması büyük sıkıntı.

Evde kalma çağrısına uymayan kişilerin, koronavirüs hastalarının nasıl ağır tedavi gördüğünü görmesi keşke mümkün olsa. Hastalar, aşamalı olarak şuurlarını kaybediyorlar, solunum zorluğu çekiyorlar, hava açlığı başlıyor. Açıkçası benim hastane görevim olmasa, ‘İşin bitti’ deseler, koronavirüsten ölenlerin nasıl öldüğünü gördüğüm için kapımı kilitler, kimseye açmam.”


‘Virüsü izole etmenin hastalığı kontrol altına almakla hiçbir alakası yok’

Gen haritası ve izole çalışmalarının ERÜ’de başarılı ile yapıldığını vurgulayan Yıldız şunları kaydetti:

“Biz bu hastalığı saptamak için PCR testi yapıyoruz. Virüsü ortaya çıkarmak ayrıntılı bir şey. Hastalık yapan virüsü saptamaktır. Bunun için güvenlik düzeyi 4 olan laboratuvarlara ihtiyaç var. Erciyes Üniversitesi de bu laboratuvarlara sahip bir yer. Çalışan kişiler riske atılmadan bu virüs üzerinde çalışılabiliniyor.

İzole etmek tüm virüsü kontrol altına almak değildir. Mevcut hastalık yapan virüsü çoğaltmak anlamına gelir. Neden çoğaltıyoruz? Aşı geliştirecek bu virüse ihtiyacımız var. Erciyes Üniversitesi olarak çıkardığımız gen haritası da virüsün dokümanını çıkarmaktır. Nasıl genetik yapısı var, mutasyonları nelerdir.

Virüsü izole etmek zordur ama izole edilen bir virüsün gen haritasını çıkarmak kolaydır. Virüsü izole etmenin hastalığı kontrol altına almakla hiçbir alakası yoktur. Erciyes Üniversitesi labarotuvarında şu an çalışma yaptığımız koronavirüsümüz var. Aşı çalışmaları için yaptığımız bir şey. Bu virüs yeni bir virüs değildir. 20 yıllık bir virüstür. Aşı geliştirmek hiç kolay değil. Batı’da da aşı ile ilgili çalışmalar devam ediyor ama hala bir gelişme yok.”

‘Aşıyı bugün bulsak bile kullanıma geçmesi 3-4 ayı bulur’


ERÜ’de devam eden aşı çalışmaları hakkında da bilgi veren Yıldız, “Virüsün alınması ve laboratuvar ortamına alınması konusunda destek sunduk. Aşı için virüs tanımlandı, genetik haritası çıkarıldı. Ancak neresi hedef alınacak, virüsün zayıf yönü nedir, virüsten virüse değişmeyen noktası nelerdir inceleniyor. Aşıyı yakın zamanda beklememek gerekir. Aşıyı bugün bulduk desek bile kullanıma geçmesi 3-4 ayı bulur” dedi.

Video – Türkiye’de koronavirüs: Cerrahpaşa’da bir gün

Corona salgınında infodemi: Hatalı bilgiler çok hızlı yayılıyor!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.