Türkiye şimdiye kadar hangi ülkelere maske ve tıbbi malzeme yardımı yaptı? Hangi ülkeye ne kadar yardım malzemesi gönderdi? Bu yardımlar hangi kurumlar aracılığıyla yapıldı?
Türkiye’nin maske ve tıbbi malzeme yardımı yaptığı ülkeler
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çarşamba günü yaptığı açıklamada “Kendimizin tıbbi ekipman ihtiyacı olmasına rağmen İngiltere, İtalya ve İspanya gibi önemli müttefiklerimizin de aralarında bulunduğu 34 ülkeye yardım elimizi uzattık” şeklinde konuşmuştu.
Bu açıklamadan sonra da yardımlar devam etti ve en az 40 ülkeye ulaştı. Çin ve ABD’nin ardından, Türkiye’nin dünyada en çok yardım yapan üçüncü ülke olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, 104 ülkeden yardım talebi olduğunu belirtmişti.
DW Türkçe Türkiye’nin diğer ülkelere yardım konusunu uzmanlara sordu.
Hangi yardım malzemeleri gönderiliyor?
Corona krizi kapsamında yurt dışına yapılan tıbbi yardımlar çeşitlilik gösteriyor. Birçok ülkede en yaygın yardım türü erzak dağıtımı olarak öne çıkıyor. Maske, biyolojik tehlike tulumu, tek kullanımlık koruyucu kıyafet, önlük, koruyucu gözlük, eldiven, antiseptik ve COVID-19 test kiti gibi ürünler de yine en çok dağıtılan ürünler arasında.
Ancak Endonezya’da cami temizliği ve ilaçlama, Yemen’de sağlık çalışanlarına eğitim, Sudan’da 3D yazıcısının bağışı, Romanya’da sağlık ocağı yenilenmesi ve Gazze’de hastane hibe edilmesi gibi örnekler de, Türkiye’nin COVID-19 kapsamında yaptığı tıbbi ürün ve hizmet yardımları dahilinde.
Bu yardımların ulaştırılması TİKA, Kızılay, Sağlık Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı gibi farklı kurumlar aracılığıyla koordine ediliyor. Libya, Kuzey Makedonya ve Bosna-Hersek gibi bazı ülkelere ise birkaç farklı kurumlar yardım gönderebiliyor.
Her kurumun yaptığı yardımlar hakkında detaylı ve şeffaf bilgiye ulaşmak mümkün değil. Ancak yardımı alan bazı tarafların açıklamaları ve sosyal medya paylaşımları bu yardımların kapsamı ve değeri hakkında ipucu veriyor. Örneğin, Kosova Kızılhaçı’nın paylaştığı Kızılay tutanağına göre bu ülkeye gönderilen 41 kolide 63 bin adet tıbbi malzeme bulunuyor ve bu malzemelerin toplam değeri 160 bin TL.
Türkiye’nin NATO aracılığıyla yardım yolladığı ülkeler arasında İngiltere, İspanya, İtalya, Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya ve Karadağ da yer alıyor. NATO açıklamasına göre Türkiye, İspanya ve İtalya’ya toplam 450 bin maske yolladı. Ayrıca İngiliz yetkililer ülkeye ulaşan iki askeri kargo uçağının bir tanesinin içerisinde 250 bin adet kişisel koruyucu ekipman bulunduğunu belirtti.
Maske yardımı devam ediyor
COVID-19 ile mücadele kapsamında, tıbbi ve cerrahi maske, tulum, eldiven, dezenfektan dahil birçok ürünün ihracatı ön izne tabi tutuluyor. Yardımların büyük bir çoğunluğu karşılıksız yapılsa da, ihracatı durdurulan bu malzemelerin yurtdışına satışının resmi kurumların onayından geçmesi gerek. Bu nedenle izin çıkarılan sevkiyatlar yardım olarak tanımlanıyor.
Türkiye kendi sınırları içerisinde maske dağıtımına devam ederken, aynı zamanda yurtdışına da üç katlı cerrahi maske, ENI149, N95 ve bez maske gibi farklı özellikte maskeler gönderiyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasına göre, Türkiye’den iki milyon maske talep eden Almanya’ya da bu ürünlerin yakın zamanda satılması planlanıyor. Aralarında Özbekistan, Sri Lanka, Moğolistan, Uganda ve Macaristan’ın da bulunduğu birçok ülkede ise Türkiye yerel imkanlarla maske üretimini destekliyor.
COVID-19 testleri de yardım olarak yurtdışına gönderilen ürünler arasında. Ulaşılan resmi belgelere göre bugüne kadar Kolombiya’ya 26 bin 250, Sırbistan’a bin 500 ve İran’a bin adet test gönderildi. Sağlık Bakanı Koca, ayrıca talep doğrultusunda ABD’ye de 500 bin testin satıldığını belirtti.
“Toplumun vermesi gereken bir karar”
Türkiye’nin uzun süredir farklı ülkelere yaptığı yardımlarla ve kurduğu vakıf ve düşünce kuruluşlarıyla dünyada yumuşak gücünü arttırmaya yönelik faaliyetlerde bulunduğunu belirten ve Koç Üniversitesi’nde Siyaset Bilimleri ve Uluslararası İlişkiler alanında öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Murat Somer, COVID-19 kapsamında yapılan insani yardımların da bu politikanın bir parçası olduğunu belirtiyor.
“Türkiye kaynaklarının önemli bir bölümünü yurtdışındaki insani faaliyetler için kullanmalı mı, kullanmamalı mı? Bu Türkiye’de toplumun vermesi, en azından onaylaması gereken bir karar” diyen Somer, hukuk devletlerinde ve demokrasilerde siyasi kararların, denge ve denetleme mekanizmaları dahilinde ve toplumsal mutabakat ile alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Yardım kararlarının şeffaf bir şekilde alınmadığını düşünen Somer, bu durumun yolsuzluk ve siyasilerin şahsi çıkarları için kullanılabileceğinin de altını çiziyor.
Türkiye’de ülke içerisinde ihtiyaç duyulan kaynakların bir kısmının yurt dışına aktarılmasının “tepeden ve topluma sorulmadan alınmasının” demokratik olmadığını belirten Somer, “Bugün Türkiye’de insanların devleti yönetenlerin kararlarını yeterince denetleme imkanına sahip olduğunu söylemek mümkün değil. Eğer muhalefeti ve sivil toplumu da katarak tartışılsaydı bu tercih, acaba Türkiye hangi kararı verecekti?” diyor. (Haberin devamı: DW Türkçe)