Sömürgeci eski kıtanın, sömürgeci ülkelerindeki yönetici köle tacirlerinin heykellerinin birer birer yıkılması tam da olması gerekendir. Bu işlerin hesabının görülmesi tarihsel bir hesaplaşma olmadan başarılamaz çünkü…
Türkiye’den Amerika’ya, oradan Avrupa’ya pandemi sosyolojisine dair birkaç cümle…
Ayın 14’ünden itibaren anlayacağız ki; Covid 19 pandemisi Türkiye için çok kullanışlı bir araç olmuş. Bu salgını önemsememek anlamına gelmez. Biz en başından beri koruyucu ve önleyici davranışların yanında yer aldık. Diyeceğimiz olguları birbirine karıştırmamak gerek.
Özetle ayın 14’den itibaren göreceğiz ki, dünyada başlayan ve bundan bağımsız olmayan Türkiye’de insanları evlere kapatmanın asıl amacı korumak ve önlemek değil, yeni bir dünya düzeni için bunu fırsata çevirmekmiş…
Yaşadıklarımızdan gördüğümüz şudur; daha ucuz bir işgücü, daha yönetilebilir ve tamamen ele geçirilmiş bir işçi sınıfı, daha kontrol edilebilir bir toplum, tüketimin tamamen tekelleşmesi (marketleşmesi) ve iletişim teknolojisinin egemenliği… Bununla ilgili olarak esnek çalışma adı altında işkollarında yapılan yeni düzenlemeler, işten çıkarmalar, yeni çalışma düzenleri, giderek otoriter ve dayatmacı bir yönetim anlayışı ve üretim tesislerinin insanları da tesisin bir parçası haline getirileceği kapalı devre işletme gettoları projeleri şu birkaç aylık süreçte somut olarak gördüğümüz ve yaşadığımız şeylerdir.
Amerika’daki siyahi bir vatandaşını öldüren ırkçı polisin, faşist tavrı da tam olarak bu gelişmeler ile ilgilidir. Trump’ın polisi, zaten genetik kültürel kodlarında var olan kahraman şerif tavrını bu kez uluorta ve daha pervasızca ortaya koymuştur. Çünkü artık her şey silahla, güçle, ele geçirilen devlet aygıtlarını ve kurumlarını kullanarak; prosedürlere uygun olarak, yeni normal diye tanımlanan “yeni legal kapital/faşizm” dönemine içkindir.
Tarihsel bir hesap sorma
Lakin tüm bunlara karşın, Amerika’da başlayan karşıt tavrın niceliği ve özellikle niteliği ümit vericidir. Çünkü olay ırkçılığa karşı başlayan ama biliyoruz ki, en nihayetinde ırkçılığın ve her türlü ayrımcılığın nedeni esasen sınıf meselesidir. İşte protesto tavırlarında bunun somut örneklerini yaşamaya başladık. Olay sadece siyah bir insanın öldürülmesine karşı kalmadı, özünde olan açığa çıkmaya başladı ve sınıfsal bir nitelik de kazanmaya başladı.
Örneğin işin Kristof Kolomb’un kafasının koparılmasına kadar gelmesi tarihsel bir hesap sormanın en güzel göstergelerindendir.
Sömürgeci eski kıtanın, sömürgeci ülkelerindeki yönetici köle tacirlerinin heykellerinin birer birer yıkılması tam da olması gerekendir. Bu işlerin hesabının görülmesi tarihsel bir hesaplaşma olmadan başarılamaz çünkü…
Başlangıçtır. Sonu gelmeyebilir. Gelmesin… Ama başlangıç yeri ve tarihsel hesaplaşma yaklaşımının kitleselleşmesi açısından gidişat fevkalade güzel ve doğrudur.
Çünkü sınıfsal hesaplaşma, tarihi bir hesap görmeyi de gerektirir.
ABD’de sömürgeciliği ve ırkçılığı temsil eden heykeller bir bir yıkılıyor | Irkçılık ve polis şiddeti karşıtı başlayan #BlackLivesMatter eylemleri kapsamında eylemciler, Minnesota Eyaleti Meclis Binası’nın önündeki sömürgeciliğin temsili olan Kristof Kolomb heykelini devirdi. pic.twitter.com/sucC641V1E
— Hergele Postası (@HergelePostasi) June 11, 2020