İş Kanunu’na göre işe iade davası nedir? Şartları neler? Salgın sürecinde şirketler yavaşlayan ticari faaliyetleri nedeniyle personel sayılarını azaltma eğiliminde. Hukukçulara göre çalışanın iş akdinin sonlandırılması halinde şartlar uygunsa işçiye “işe iade davası” açma imkanı veriliyor.
Salgın sürecinde işten çıkarılanlara işe iade davası hakkı
Koronavirüs (COVID-19) salgınının sosyal ve ekonomik hayata etkileri sürüyor. Salgın nedeniyle birçok işletme uzun bir süre faaliyetlerini sınırlandırdı ya da tamamıyla durdurdu.
“Yeni normal” olarak adlandırılan bu dönemde işletmeler, yavaşlayan ticari faaliyetler nedeniyle mali açıdan kendilerini güvence altına alabilmek amacıyla organizasyon yapılarını gözden geçirmeye ve buna bağlı olarak da personel sayılarını azaltma eğilimine girmeye başladı.
7244 sayılı Kanun ile İş Kanunu’na eklenen geçici madde çerçevesinde yeni koronavirüs salgını süresince iş akdi fesihlerine yasak getirilmişse de belirlenen sürenin sonlanması ile birlikte ciddi sayıda işten çıkarmaların yaşanacağının öngörüldüğünü söyleyen Kırçıl Hukuk Bürosu Kurucu ve Yöneticisi Av. Burcu Kırçıl, İş Kanunu’na tabi bir çalışanın iş akdinin sonlandırılması halinde birtakım şartların varlığı halinde işçiye “işe iade davası” açma imkanı tanıdığını belirtti.
İşçiler açısından önemi
Söz konusu dava sonunda işçinin, iş akdinin haksız olarak feshedildiğinden bahisle işe iadesine ve ayrıca boşta geçirdiği süre nedeniyle birtakım alacaklara da hak kazanabileceğini vurgulayan Av. Burcu Kırçıl; ekonomik şartlar nedeniyle işçi çıkartmak durumunda kalan işverenlerin, Kanun’un öngördüğü çerçevede “geçerli sebep” olmaksızın gerçekleştirdiği fesihlerde gün sonunda işçilik alacağı ve tazminat ödemeye mahkûm edilmesinin muhtemel olduğunu söyledi.
İşe iade davası şartları neler?
Av. Burcu Kırçıl, İş Kanunu’na tabi olarak çalışan ve iş akdi sonlandırılan bir işçinin işe iade davası açabilmesi için kendisi yönünden iş güvencesi altında olup olmadığını öğrenmesi ve ona göre hareket etmesi gerektiğini belirterek, işe iade davası açma şartlarını şöyle açıkladı:
• İşçinin en az altı aylık kıdemi olmalıdır.
• İş akdi “belirsiz süreli” olmalıdır. Kanun, iş sözleşmelerinin belirli ya da belirsiz süreli yapılabilmesini mümkün kılmış olup iş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde sözleşmenin belirsiz süreli sayılacağını hüküm altına almıştır.
• İş yerinde en az 30 işçi çalışıyor olmalıdır. İşverenin aynı iş kolunda başkaca iş yerleri varsa bunlar da dahil olmak üzere toplam işçi sayısı göz önüne alınmalıdır.
• İş akdi işveren tarafından ve geçerli bir sebep olmaksızın feshedilmiş olmalıdır. İşe iade davasına konu uyuşmazlık, feshin geçersizliği ve buna bağlı olarak işçinin işe iade hakkı bulunup bulunmadığı olduğundan işçi tarafından yapılan fesihlerde bu davanın ikame edilebilmesi mümkün değildir.
• “İşveren vekili” statüsü bulunmamalıdır. Kanun, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekillerinin işe iade davası açamayacağını hüküm altına almıştır.
• Dava bir aylık süre içerisinde açılmalıdır. İş akdi feshedilen işçi, feshin kendisine bildirildiği tarihten itibaren bir aylık hak düşürücü süre içerisinde dava açmazsa artık işe iade hakkını ileri süremeyecektir.
Kanunun, mahkeme önüne gelen işe iade talepli uyuşmazlıklarda feshin geçerli bir nedenle yapıldığını ispat etme yükünü işverene yüklediğini anlatan Av. Burcu Kırçıl; önem teşkil eden bir diğer durumun da işverenin işçiyi fesih ihbar süresine uyarak işten çıkarmasının gerekliliği olduğunu söyledi.
İşverenler açısından önemi
Geçerli bir sebebin varlığı ile feshe giden süreçte işçinin savunmasının alınmış olması ve fesih sebebinin açık ve kesin olarak belirtildiği fesih bildiriminin işçiye yazılı şekilde yapılmasının olası işe iade davasında işveren açısından ispat gücünü artıracağını belirten Av. Burcu Kırçıl; işe iade davalarında işverenlerin yasal mevzuata uygun bir şekilde fesih sürecini yürütmesinin olası ihtilafların henüz doğmadan önüne geçilmesini sağlayabileceğini, fesih süreçlerinin hukuk danışmanları ile irtibat halinde yürütülmesinin önemini de vurguladı.
Av. Burcu Kırçıl kimdir?
Av. Burcu KIRÇIL, mesleki faaliyetlerine Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduğu 2002 yılında başlamıştır. Uygulamada edindiği tecrübeler doğrultusunda 2007 yılında kendi hukuk bürosunu kuran Av. Kırçıl; 2015 yılında münferiden yetkilisi olduğu “CallACT” isimli çağrı merkezi şirketini kurarak Türkiye’nin önde gelen banka ve şirketleri de dahil olmak üzere birçok farklı alanda faaliyet gösteren müvekkillerine dava, danışmanlık ve icra alanlarında hizmet vermektedir. 17 yılı aşkın süredir devam ettiği avukatlık mesleğinin yanı sıra “uzman arabulucu” olarak faaliyet göstermektedir.