İstanbul Ekonomi Araştırma Genel Müdürü Can Selçuki, yeni seçim anketi sonuçlarını açıkladı. Huzursuz muhafazakarlar Babacan ve Davutoğlu’nun partilerine mi yöneliyor?
Seçim anketi: Huzursuz muhafazakarlar yeni partilere mi yöneliyor?
İstanbul Ekonomi Araştırma Genel Müdürü Can Selçuki, 29-30 Haziran’da bin 514 kişi ile yapılan seçim anketi sonuçlarını açıkladı.
Ankete göre kararsızlar dağıtılmadan AK Parti yüzde 36 oy alarak birinci parti olurken Ali Babacan’ın partisi DEVA Partisi’nin oy oranını ikiye katladığı ifade edildi.
Halk TV’de yayınlanan Şirin Payzın ile Sözüm Var programında anket sonuçlarını açıklayan Selçuki, AK Parti yüzde 36.27, CHP’nin yüzde 18.63, HDP ise yüzde 10.43 oy aldı.
Yüzde 10’luk seçim barajının altında kalan MHP yüzde 9.50, İYİ Parti yüzde 9.20, DEVA Partisi yüzde 2.40, Gelecek Partisi yüzde 0.78 oy aldı. Ankete katılan bin 514 kişinin yüzde 10.70’i ise kararsız olduğunu ifade etti.
Selçuki anketle ilgili değerlendirmesinde AK Parti’den istifa eden Ali Babacan‘ın kurduğu DEVA Partisi’nin oylarını ikiye katladığını söyledi.
Seçim anketi: Huzursuz muhafazakarlar yeni partilere mi yöneliyor?
İstanbul Ekonomi Araştırma’nın anket verileri ise partilere göre şöyle dağılım gösterdi:
• AK Parti yüzde 36.27
• CHP yüzde 18.63
• HDP yüzde 10.43
• MHP yüzde 9.50
• İYİ Parti yüzde 9.20
• DEVA Partisi yüzde 2.40
• Gelecek Partisi yüzde 0.78
• Kararsızlar yüzde 10.70
“Huzursuz muhafazakarın kulağı yeni partilerde”
İstanbul Ekonomi Araştırma’nın kurucusu Can Selçuki’ye göre “endişeli modernler”den sonra “huzursuz muhafazakar” seçmen grubu oluştu. Bu grup Erdoğan’ın liderliğinde sistemin merkezine geldiler. Belirli bir kamu hizmeti standardına alıştılar. Ama şimdi kazanımlarından kaybetmeye başladılar. İşlerin iyi gitmediğinin farkındalar. Huzursuz muhafazakar, AKP seçmeninin son çeperinde yer alıyor, toplamın yaklaşık yüzde 10-15’ini oluşturuyorlar.
Bugün seçim olsa karşımıza bizi şaşırtacak bir tablo çıkar mı?
Hayır çıkmaz. Baktığımızda Cumhur İttifakı’nın yüzde 48 civarında bir oyu var. Araştırmalarımıza göre kararsızlar, yüzde 6.5-7, Millet İttifakı ise yüzde 47-48 civarında. Aslında şu anda tam ortadan bölünmüş, hiçbir yere kıpırdamayan bir durum var. Yani bu Pazar seçim olsa, çok farklı bir sonuç ortaya çıkacağını beklemiyorum.
Seçmen davranışında bir değişiklik yok mu?
Kesinlikle var. Muhalefetten başlayalım. Geçtiğimiz 10 yılda muhalefeti ‘endişeli modernler’ tanımlıyordu. Kültürel olarak AKP döneminde kaybettiklerine, sistem dışında kalacağına inanan bir gruptu.
Hala endişeliler, değil mi?
Hala varlar ama seneler içinde şunu anladılar: Endişelerinde haklı ama yöntemlerinde hatalıydılar…
Hata nerede?
Çok üst perdeden bir kültürel ve ahlaki üstünlük pozisyonundan bir şey anlatmaya çalışıyorlardı karşı mahalleye. Bir türlü karşılık bulmuyordu. “Biz ahlaki ve kültürel olarak doğru yerdeyiz. Herkesin bu noktaya gelmesi” gibi bir bakış açısı vardı, o yürümedi. Bir kısmı işin ucunu bıraktı. Bir kısmı Urla’ya, bir kısmı yurt dışına gitti, bir kısmı da keyfine bakıyor. Ama metottaki hatayı anlayanlar 31 Mart’a giden süreci oluşturdular ve ilk defa farklı bir yöntemle sahaya çıktılar ve kazandılar…
AKP’nin yöntemiyle mi?
Hayır, değil. Kendi inançlarına, kendi hayat görüşlerine sadık kalarak ama daha yüksek empati yapma becerisiyle bunu yaptılar ve karşılık buldu. Türkiye’de seçmen şöyle bir değerlendirme yapıyor: “Bu aday seçilirse, benim canıma okur mu, okumaz mı?” İmamoğlu’na baktı, “Muhalefet ama bu adam bana zarar vermez” dedi, gitti oy verdi.
İktidar seçmenini konuşursak…
Asıl yeni sözü o taraf için söyleyebiliriz. Yeni bir seçmen grubu oluştu. Bu gruba, ‘Huzursuz muhafazakarlar’ demek doğru olur.
Kimdir huzursuz muhafazakar?
Son 20 yıldır Erdoğan’ın liderliğinde zaferden zafere koştular. Ekonomik ve sosyal olarak sistemin merkezine geldiler. Belirli bir kamu hizmeti standardına alıştılar. Ama şimdi huzursuzlar.
AKP’nin seçmeni içinde ne kadarlık bir kesimi oluşturuyorlar?
AKP seçmeninin son çeperinde yer alan, yaklaşık yüzde 10-15’ini oluşturan, nispeten şehirli bir seçmen grubundan bahsediyoruz.
AKP’nin elitleri mi yani?
Diyemeyiz, homojen bir demografi.
Neden huzursuzlar?
Çünkü şu anda bu kazanımlarından kaybetmeye başladılar. Artık Erdoğan’ın AKP’sinin onları eski günlere döndürebileceğine olan inançları azaldı.
Bir yandan bakarsak, AKP hala iktidarda ve o bahsettiğiniz ekonomik ve sosyal olarak merkezde olma durumunu sürdürmüyorlar mı?
Evet ama heyecanla peşine takıldıkları Erdoğan ve AKP ile bugünkü arasında fark görüyorlar. Huzursuzluğun bir de böyle bir manevi sebebi var. İşlerin iyi gitmediğini görüyorlar. Bundan önce işler iyiye gitmezken suçlayacakları birileri vardı. “Kemalist yapı, devletçi solcular bizi sistemin dışına atıyorlardı ve katı bir devletle karşı karşıyaydık” diyorlar. Ama yıllar geçti, baktılar ki aynı anlayış bir şekilde geri geldi. Ve iktidarda kendi oy verdikleri parti var. Zaten bu huzursuzluktan aslında iki yeni parti çıktı. DEVA ve Gelecek Partisi.
Bu grup, seçmen olarak nasıl bir değişim yaşadı?
Beş sene önce Erdoğan’dan başkasının söylediği sözlere kulakları tıkalıydı. Şimdi dinliyorlar. Bugünden yarına oy verme davranışında bir değişiklik olacağını söylemiyorum ama Davutoğlu ve Babacan ne demiş diye bakıyorlar. İstanbul özelinde İmamoğlu ne diyor diye baktılar örneğin ve ikna oldular.
Biz geçen seçimde şunu gördük: AKP’ye kızgın olan seçmeni MHP’ye oy verdi. Yani aslında çok da uzaklaşmadan partisine mesajını ulaştırdı. Şimdi siz çok farklı bir durumdan bahsediyorsunuz…
İlk defa MHP’yi de atlayarak partisinden uzaklaşabileceği alternatifi var. İYİ Parti bu iddiayla ortaya çıkmıştı ama tam olarak oraya yerleşemedi. Meral Hanım son derece muhafazakar bir lider olmasına rağmen dili sekülerdi. Bu yüzden o mahalleye hitap edemedi, kendisi de söyledi, “Belki yeni partiler ulaşır” dedi. Siyasi hayatımızda eşine rastlanmayan bir özeleştiriyi kamera karşısında yaptı. İkna edebilirler mi, edemezler mi onu göreceğiz?
Aynı partinin içinden çıktılar ama sanki farklı yerlere oynuyorlar. DEVA ve Gelecek Partisi arasında fark var mı?
Davutoğlu daha İslami referanslardan gelen bir lider ama bugün “Çok tek taraflı ilerlemişiz ve Batı’yı ihmal etmişiz, bu bir hataydı” diyor. Dolayısıyla yeni bir sentez peşinde olduğunu anlamak mümkün. Babacan ise daha çok “İlk kurulduğundaki AK Parti’yle benim bir sorunum yok. Ben oraya dönmek istiyorum” diyor. Daha liberal, daha özgürlüklere, inançlara saygılı, daha katılımcı, daha hesap verebilir, şeffaf bir yönetime dönmek istiyor. Kaynak: Cumhuriyet