Berat Albayrak: Tüm veriler ışığında yılın ikinci yarısındaki toparlanmanın ‘V’ şeklinde olmasını beklemekteyiz. Açıklanan tüm öncü göstergeler en kötünün geride kaldığını ve ekonomideki toparlanmanın yılın üçüncü çeyreğinde güçlendiğini ve kesintisiz devam ettiğini göstermektedir.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Bloomberg News’e Türkiye ekonomisini değerlendirdi.
• Türkiye, genç ve iyi eğitimli nüfusu, dinamik ve girişimci iş insanları, modern üretim ve lojistik altyapısı ve stratejik coğrafi konumu sayesinde olağanüstü dönemler dışında yüzde 5’lik büyüme oranına zorlanmadan ulaşabilen, krizlere karşı direnci yüksek bir ülke. Bu anlamda birçok gelişmekte olan ülkeden pozitif ayrışıyor.
• Yeni dönemde, ihracatı ve turizm gelirlerimizi artırmaya ve ithalatı azaltmaya yönelik olarak oluşturduğumuz yeni ekonomik model, rekabetçi kur seviyemizin de verdiği katkıyla hem sabit sermaye yatırımları kanalıyla hem de net ihracat ve turizm kanalıyla büyümemize destek verecek ve onu daha dengeli ve sürdürülebilir kılacak.
• Türkiye ekonomisi dengelenme döneminde elde ettiği kazanımların da desteğini alarak 2020 yılı ilk çeyreğinde yüzde 4,4 oranında büyümüştür. Ancak küresel ekonominin, salgının yaygın bir şekilde etkisi altına girdiği bir dönem olan ikinci çeyrekte ekonomimiz yıllık yüzde 9,9 ile beklentilerin altında daralmıştır. Bu dönemde Türkiye, verisi açıklanan Avrupa Birliği, G-20 ve OECD ülkeleri arasında en sınırlı daralan ülkelerden birisi olmuştur.
• Açıklanan tüm öncü göstergeler en kötünün geride kaldığını ve ekonomideki toparlanmanın yılın üçüncü çeyreğinde güçlendiğini ve kesintisiz devam ettiğini göstermektedir.
V şeklinde toparlanma
• Tüm veriler ışığında yılın ikinci yarısındaki toparlanmanın ‘V’ şeklinde olmasını beklemekteyiz. Hızlı ve etkin olarak aldığımız tedbirler ve açıkladığımız paketler tüm bu süreci destekleyen önemli faktörler olmuştur. Bununla birlikte Türkiye’nin güçlü ve köklü sağlık sistemi, salgının etkilerini sürdürdüğü bir ortamda olası ekonomik olumsuzlukları azaltacak niteliktedir. Sağlık sistemine olan yüksek güven Türkiye’de iyileşme dönemi için de olumlu bir faktör olmaktadır.
• Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu, milli gelire oranla yüzde 16,1 ile hanehalkının düşük borçluluğu ve hanehalkının döviz borcunun olmaması, kamu maliyesindeki sağlam yapı, güçlü bankacılık sektörü ve üretim ve ihracat tabanını dönüştürmeye yönelik politika uygulamaları, ekonomide istikrarı ve dengeli bir büyüme görünümü teşvik edecek niteliktedir.
• Sonuç olarak ekonomik aktivite kademeli ve istikrarlı bir şekilde normal seyrine dönecek ve 2020’yi dünyadan pozitif ayrışarak tamamlayacağız. 2021 yılının da kapsayıcı ve sürdürülebilir bir yapıyla potansiyelimize yaklaştığımız bir yıl olması konusunda kararlıyız.
• Yeni Ekonomi Programı kapsamında büyümenin sürdürülebilir, sağlıklı ve dengeli olmasını amaçlıyoruz. Bu çerçevede tüm gelişmeleri yakından takip ediyor ve buna göre gerekli adımları atıyoruz. Maliye politikası, finansal tedbirler ekonomideki toparlanma hızı, istihdam, enflasyon ve cari dengedeki gelişmeler göz önüne alınarak dinamik bir şekilde istişare içinde gözden geçirilmektedir. TCMB de bu çerçevede başta fiyat istikrarı ve finansal istikrarı gözeterek gerekli adımları eşgüdümle atmaya devam edecektir.
Mart ayından beri söylüyorum… Biz dinamik bir süreç yönetiyoruz. Hiçbirimiz salgında ikinci dalga olup olmayacağını bugünden öngöremiyoruz. Bu nedenle verileri yakından izleyerek, piyasaları ve iş dünyasını sık sık dinleyerek, ekibimizle devamlı istişare ederek kendimize bir rota çiziyoruz, gerektiği anda hızlı adımlar atıyoruz.
Dövizdeki artış
• Salgına bağlı birim maliyet artışlarının yanı sıra son dönemde döviz kuru ve kredilerdeki gelişmeler enflasyon eğiliminde bir miktar yükselişe neden olmuştur. Kısa vadede enflasyon üzerinde etkili olan arz yönlü unsurların, normalleşme sürecinin devamıyla kademeli olarak ortadan kalkacağı öngörülmektedir.
• Nitekim, normalleşme sürecinde kapasite kısıtlarına tâbi olan hizmet gruplarındaki aylık fiyat artışları yavaşlamaya başlamıştır. Son dönemde özellikle temel mal grubunda döviz kurları ve kredi gelişmelerinin de etkisiyle enflasyon bir miktar yükselirken, işgücü piyasası koşullarına daha duyarlı olan gruplarda ise talep koşulları önümüzdeki dönemde enflasyonu düşürücü etkide bulunacaktır.
• Bununla birlikte Merkez Bankası’nın son dönemde likidite araçlarıyla yürüttüğü politikanın enflasyonu sınırlamakta etkili olacağı ve önümüzdeki dönemde enflasyonda düşüş patikasına dönüleceği değerlendirilmektedir.
• Kurda oluşabilecek oynaklıkların fiyat ve finansal istikrar hedeflerimiz çerçevesinde başta TCMB, diğer tüm kurumlarımız ile doğru yönetilmesine azami çaba sarf edilmektedir.
Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin azalışı
Soru: TCMB’nin brüt döviz rezervleri bu yıl üçte birden fazla azaldı ve 14 Ağustos itibarıyla 45,4 milyar dolara kadar indi. Altın dahil rezervler 88,2 milyar dolar düzeyinde. Bu rakamın 53 milyar dolarlık bölümü kısa vadeli swaplar kanalıyla yerli bankalardan borçlanılmış durumda. Türkiye kaybedilen döviz rezervlerini geri kazanmak için ne yapacak?
• Ekonomik konjonktür ve sermaye akımlarındaki seyir de dikkate alınarak uygun koşullar altında uluslararası rezervlerin artırılması Merkez Bankası’nın önceliği olmaya devam edeceğini kurumumuz her fırsatta dile getirmektedir.
• Para ve döviz kuru politika uygulamaları nedeniyle rezerv verilerinde dalgalanmalar yaşanabilir. Swap işlemleri haricinde TCMB rezervlerini artırıcı ya da azaltıcı yönde etki yapan birçok kalem bulunmaktadır. Her dönemin gereğini yerine getirerek gerek finansal istikrarı, gerekse ihtiyaç duyulan ekonomik aktivitenin devamlılığını sağlayacak tüm politikalar koordineli bir şekilde hayata geçirilecektir. (Röportajın tamamı: Bloomberg)