Kadın Girişimciler Günü’nde Covid-19 dönemi tavsiyeleri

Bugün 19 Kasım Dünya Kadın Girişimciler Günü. Covid-19 sürecinde girişimcilik her alanda olduğu gibi zor günler geçiriyor. Bu zor günlerde neler yapılabilir? Bundan sonra girişimcileri neler bekliyor? sorularını İş Geliştirme Uzmanı Serap Çelik’e sorduk.

Kadın Girişimciler Günü

19 Kasım Kadın Girişimciler Günü’nde Covid-19 dönemi tavsiyeleri

Covid süreci kobileri nasıl etkilendi? Bu etkileri azaltmak için neler yapılabilir?

Serap Çelik: Covid firmalar üzerindeki en büyük etkisini alışkanlıkları yerle bir ederek göstermiştir. Covid itibariyle beslenme giyinme ya da sosyal hayatta mevcut ihtiyaçlarımız değişmedi aslında. Sadece bu ihtiyaçları temin etme yöntemlerimiz değişti. Bu nedenle firmalar ve girişimcilerin en fazla sorun yaşadığı yer mevcut üretim ve hizmet sunum süreçlerini müşterinin değişen koşullarına uygun hale getirebilme aşamasında yaşandı. Bu beklenmedik değişime müşteriler hizmet sunanlardan çok daha kolay adapte oldu. Ama aynı dönüşümü ve adaptasyonu bir firmanın aynı hızla göstermesi kolay olmadı. 


Firmaların tamamına yakını dijital alt yapısı açısından krize hazırlıksız yakalandı. Bu dönüşümü en çabuk tamamlayan firmalarımız süreci de en az hasarla atlatabildiler. 

Covid süreci sonrasında üretim ve tüketim politikalarının yeniden düzenleneceği öngörülüyor. Sizce süreç nasıl işleyecek?

Serap Çelik: Bence corona tüketimi değil tükettiğimiz şeylere ulaşım yöntemlerimizi değiştirdi. Hepimiz hala ekmek yemeye internete bağlanmaya veya makarna almaya devam ediyoruz. Ama geldiğimiz yer bu hizmetlere erişim modellerimizi değiştirdi. Lokantalara daha az giderken eve daha fazla sipariş veriyoruz. Online market alışverişi ciddi artış sergiliyor. Online pazar yerleri hiç olmadıkları kadar popülerler.

Üretim politikaları ise şimdiden %50’lere ulaşan bir değişim geçirdi. Firmalar uzaktan çalışmayı keşfetti. Bu mesela ciddi bir düzenleme gerektiriyor. Çalışanlarımızı eve gönderirken yan haklarından mahrum ederek gönderiyoruz. Servis ve yemek ücretleri firmalara kalıyor. İş verimi istenilen düzeye ulaşırsa eğer firmalar açısından bu durum oldukça cazip hale gelecek. Ama aynı durum çalışanlar için geçerli değil. Mesai kavramı ortadan kalkıyor. Her saat evdeyiz ama her saat meşgulüz aynı zamanda. Tüm bu dönüşümlerin hızlıca politik ve yasal bir zemine kavuşturulması gerekiyor. 

Üretim ile eş zamanlı olarak lojistik süreçleri yeniden şekillenecek. Hem insan hem ürün taşımacılığında alternatif ve güvenli yöntemler bulunması gerekecek. Süreçte yaşanan lojistik aksamalardan gördük ki bir ürünü üretmeniz yetmiyor. Aynı hızla dağıtım kanallarını da harekete geçirmek gerekiyor. Temel ihtiyaçlarını az gelişmiş ülkelerde ucuz iş gücü ile ürettiren gelişmiş ülkeler açısından ciddi bir değişim süreci getirecek. Temel malzemelerin üretimini yeniden ülke içine taşıyacaklar. Benim öngörüm ülkeler en azından gıda ve ilaç sektöründe depolamaya önem verecek. İyimser bir tahminle çalışma saatlerinin kısaltılması gelecek. Hafta sonu çalışmanın tarih olacağı günlerin kapısındayız. 

Bu anlamda kobilere ve girişimcilere ne tavsiye edersiniz nasıl bir yol izlenmelidir?

Serap Çelik: Kobiler için üç tavsiyem var; Dijitalleşme, ortaklık ve ihracat.

Corona salgını bitse dahi tüm kobilerin dijital alt yapılarını kurmaları gerekiyor. Mevcut üretim sistemi ile pazarda tutunmaları mümkün değil. Bugün dijital teknolojinin gücü ile dünyanın bir ucunda üretim yapan firma pazara sizin 10 katınıza kadar daha uygun ürün sunabiliyor. Üstelik bunu lojistik maliyetlerine rağmen yapabiliyor. Şehrinizdeki fabrika ile rekabet etme devri bitti. Guangzho ya da Seul’deki rakibiniz içinde önlem almanız gerekiyor. 

Bugün mevcut rekabet ortamında bir diğer yöntem bence birleşmeler ve ortaklılardır. Sizin tek başınıza alamayacağınız bir makinayı ya da sistemi sektörünüzde faaliyet gösteren birkaç firma birlikte kurabilirsiniz. Yetersiz kaldığınız noktalarda o alanda yetkinlik kazanmak yerine yetkinliği olan kurumlarla iş birliklerine gitmeliler. Kobilerin artık azıcık aşım devrini bitirip daha fazla aş için aşını paylaşmayı göze alması gerekiyor. 


En son ve en önemli konu ise ihracat; Yukarıda da söylediğim gibi uluslararası oyuncular pazarımıza el attılar. Bunu dengelemenin yolu bizimde başka oyuncuların pazarına girmemiz ile mümkündür. Özellikle kobilerin kendilerine 5 yıllık bir ihracat stratejisi hazırlayarak yola çıkması gerekiyor. İç pazarda yaşanan daralmalardan etkilenmeden ilerlemenin yolu pazar çeşitliliğini yakalamaktan geçmektedir.

Kobilere ve girişimcilere sunulan destekler var mı? Bunlar hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?

Serap Çelik: Hem kobiler hem girişimciler açısından önemli destek mekanizmaları bulunmaktadır. Bu destekler KOSGEB ve Ticaret Bakanlığı altında toplanmıştır. Girişimciler açısından KOSGEB girişimcilik destek programı bu alanda uygulanan en büyük destek programıdır. Bu programda girişimciler sektörlerine göre değişen oranlarda hibe alabilmektedir.

Desteğin yıl boyu açık olması ve destek miktarında bir sınırlama olmaması nedeniyle kendi işini kurmak isteyen girişimci adaylarına en çok önerdiğim programdır. Yine girişimciler için TÜBİTAK programları da önemli avantajlar sağlanmaktadır. Özellikle yüksek teknolojili ürün geliştirmek isteyen bu alanda girişimde bulunan arkadaşlara TÜBİTAK desteklerini tavsiye ederim. 

Kobiler için yine KOSGEB en önemli destek mekanizmasıdır. Firmalar yıl içerisin de hazırlayacakları birbirinden farklı temalardaki projelerine destek alabilmektedirler. 

İhracata başlayacak ya da halihazırda yapmakta olan firmalar içinse Ticaret Bakanlığı destekleri en doğru adrestir. Firmalar bölgelerinde faaliyette bulunan ihracatçı Birlikleri üzerinden ihracat odaklı faaliyetlerine geri ödemesiz olarak destek alabilmektedirler. Fuarlar iş gezileri yurtdışına yönelik marka tescil ve reklam giderleri desteği bu alanda sağlanan başlıca desteklerdir. 

Yeni girişimcilere değişecek olan bu düzende hangi alanda girişim yapmalarını tavsiye edersiniz?

Serap Çelik: Diğer tüm kurum kuruluşların aksine girişimciler için süreç öngörülemeyen fırsatları da beraberinde getirdi. İster kamu ister özel sektörde olsun kurumların tamamına yakınını dijital altyapı çalışmalarına hız verdi. Bu durum girişimciler için önemli bir fırsat barındırıyor.

Birçok büyük kurum finans gücü olarak dev şirketler olsalar da basit yazılımlarla çözebilecekleri operasyon süreçleri Covid’le birlikte içinden çıkılmaz bir hal aldı. Tamda burada kendi küçük, bilgisi büyük teknoloji girişimcilerine büyük iş düşüyor. Eğer girişimciler bu dönemde kurumların dijital alt yapılarını güçlendirecek bu dönüşümü hızlandıracak uygulamalar cihazlar veya yazılımlar ile ortaya çıkabilirlerse kendileri açısından öngörülemez bir büyümenin de kapısını aralamış olurlar. Birçok firmamızın bir mühendisin bir yazılımcının bir iş geliştirmecinin sihirli dokunuşlarına ihtiyacı var. 

Hazal Mintaş: Bu keyifli ve bilgilendirici röportaj için size teşekkür ediyorum. Kadın Girişimciler Gününüzü bir kez daha kutluyorum!


Serap Çelik: Teşekkürler, umarım anlattıklarım faydalı olur. Ben de Kadın Girişimciler Günümüzü kutluyorum.

Kadın girişimciler neden daha başarılı?


Av. Hazal Mintaş
İstanbul doğumlu olan Hazal Mintaş, lise eğitimini İstanbul Haydarpaşa Anadolu Lisesi'nde tamamladıktan sonra lisans eğitimini Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde, yüksek lisans eğitimini ise Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans programında tamamlamıştır. Serbest avukatlık yapan Mintaş'ın Marka Hukukunda Karıştırma Tehlikesi adında bir kitabı bulunmaktadır. Mesleki çalışmalarının dışında ise siyaset ve sivil toplum alanlarıyla ilgilenmektedir. Uzun yıllardır hak temelli çalışmalar yürüten çeşitli yerel, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarında üye ve eğitmen olup, yönetim kurullarında görev almaktadır. Çalışma alanları insan hakları, gençlik hakları, gönüllü hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliğidir.