Bakan Zehra Zümrüt Selçuk, Twitter hesabından, 2021 yılı Asgari Ücret Tespit Komisyonunun ikinci toplantısının 15 Aralık’ta, üçüncü toplantısının ise 22 Aralık’ta olacağını duyurdu. Aynı Bakan Türkiye’de yoksulluğun da kalktığını söyledi ve şimdi önümüzdeki günlerde bu minvalde konuşmalarla asgari ücret belirlenecek.
İş de yok aş da, yoksulluk desen o hiç yok!
Asgari ücret, halen bir işçi için aylık brüt 2 bin 943 lira, vergiler ve kesintiler düştüğünde net 2 bin 324 lira 70 kuruş olarak uygulanıyor. Düşünün o kadar “yüksek” ki asgari ücret, üzerinden vergi bile alınıyor.
Ülkede milyonlarca asgari ücretli var. Bir kısmı gerçekten asgari ücretle çalışırken, bir diğer kısmı sigorta kaçağı olup az da olsa ekstra para aldığı için şanslı. Tabi bu işçi için geçerli sözler. Diğer taraf zaten asgari ücretlinin de insan onuruna değer şekilde, kimseye muhtaç olmadan yaşadığına inanıyor zaten.
Peki her şey bu kadar mükemmelken neden Samsun’da bir kişi bir eline aş diğerine iş yazarak kendini astı? Neden başka bir yerde biri borçları yüzünden beylik tabancasıyla canına kıydı? Neden daha 18’inde bu düzende yaşamak istemediğini haykıran bir genç artık aramızda yok?
Diyanet’in günlük fitre hesabı
Bakın bunlar da yine devletin başka bir kurumunun verileri: Diyanet İşleri Başkanlığının 2020 fitre için minimum rakamı 27 TL. Peki ya fitre ya da fıtır sadakası dediğimiz şey nedir neye göre hesaplanır diye baktığımızda yine Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hesabındaki tanıma göre: “Fitrenin hedefi, bir fakirin içinde yaşadığı toplumun hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanması, böylece bayram sevincine iştirak etmesine katkıda bulunmaktır.”
Ne kadar insani ve ne kadar güzel bir paylaşım değil mi? Sorun zaten fitrede değil. Sorun Diyanet’in rakamlarının dahi asgari ücretin üzerinde çıkmasında.
İnsanın insanca beslenebilmesi için günlük minimum 27 liraya ihtiyacı var deniliyor. Eğer bunu aya döndürürseniz 810 TL eder ve bu sadece bir kişinin beslenme ücreti. Eğer çalışamayan bir eşiniz varsa bu rakam 1620 TL’ye çıkar. Hâlâ kira parası, elektrik, su, yakacak parası dahil değil! Ve elinizde kalan 704,70 TL! Bozdur bozdur harca!
Şimdi en başa geri dönelim kaç haber okuduk bu yıl? Haberlerin kaçında canına kıyan ya da son anda ikna edilen insanlar vardı? Kaç tanesinin yarasına merhem olunabildi? Kaç tanesi yitip gitti? Şimdi büyük büyük insanlar oturup yüzde üzerinden hesap yapacaklar ama kimse TÜİK’in gariban dostu esnafı dışındaki hayatta markete ne kadar zam geldiğinden bahsetmeyecek.
Kimse eğer beğenmiyorsa kapı orada tehdidiyle ayakta durmaya çalışan esnaftan, işçiden, memurdan kısaca bu ülkenin emekçilerinden ve onların gerçek sorunlardan bahsetmeyecek.
Bundan eminim çünkü onlara göre yoksulluk yok, geçim sıkıntısı yok ve insanlar şımarıklığından canına kıyıyor ya da psikolojik rahatsızlıkları olduğu için çöpten besleniyorlar!
Öyle düşünmeseler meclis kürsüsünde bir vekilin, “Millet aç, millet perişan. Midesine sadece kuru ekmek giriyor.” cümlesine karşılık bir başka vekil “Demek ki aç değil” diye cevap vermezdi! Ve evet bunu milletin meclisinde söyledi. Kısaca kuru ekmek giriyorsa aç da değildir, perişan da değildir dedi! Milletin vergileriyle maaş alan vekil söyledi bunu!
Birkaç gün sonra asgari ücretle ilgili son görüşmeler yapılacak. O gün toplanacak büyüklerimden ricamdır: Biz soramıyoruz, siz sorun:
TÜİK nereden alışveriş yapıyormuş. Bilelim biz de oradan yapalım! Belki o zaman ay sonunda nefes alacak nefesimiz kalır. Bir de lütfen oturmadan o masaya semt pazarlarına uğrayın. Ama böyle tam her şey seçilip çürük çarık atılırken de uğrayın. İnsanların pazar yerinden sonraki mesaisini görün. Sonra mesela sanayiye gidin bir. O merdiven arası diye tabir ettiğiniz yerlerde insanların sigortasız nasıl çalıştığını görün. Mümkünse kalbur üstüne de gidin bakın bakalım kaç beyaz yakalı asgari ücretlisi var? Belki bunları ortaya çıkarırsanız iki kuruş aldığımız maaştan vergi kesintisi yapmanıza da gerek kalmaz!