Cumhurbaşkanı Erdoğan, tespiti halinde yılbaşı gecesi ev partilerine müdahale edilebileceğini belirtmişti. Peki yılbaşında ev partisine müdahale hukuka uygun mu? Polisin böyle bir baskın hakkı var mı? Özel hayata müdahale anlamına gelir mi? Eve girilmesi, kimlik kontrolü ve gözaltı kanuna uygun mu? Kapının kırılması, konut dokunulmazlığının ihlali midir? Hukukçular merak edilen soruları yanıtladı…
Yılbaşında ev partisine müdahale hukuka uygun mu?
Korona tedbirleri adı altında bu yıl görevli olmayanların dışında halkın geneli yeni yılı evlerinde karşılamaya hazırlanıyor.
Ancak evde sevdikleriyle kalabalık ev buluşmaları planlayanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geçen günlerde gelen bir açıklamanın ardından kararlarını bir kez daha gözden geçirmek zorunda kaldı.
Erdoğan: İstihbaratımız tespit ederse gerekli operasyon yapılır
Erdoğan, bir gazetecinin “Yılbaşında villalarda kutlama yapılacağına dair haberler gündemde oldukça yer alıyor. Ek tedbirler gündemde mi?” şeklindeki sorusu üzerine şöyle cevap vermişti:
— Bir defa bu tür partiler, otellerde olsun, villalarda, şurada, burada olsun yani bütün güvenlik güçlerimiz her türlü tedbiri alacaktır. Bunlara müsaade etmemiz mümkün değil. Yani istihbaratımız nerede bu tür şeylerin olduğunu görür, tespit ederse oralara gerekli operasyonu yapar. Çünkü bizim için insanımızın hayatı her şeyin ötesindedir.
Son olarak yılbaşı kapsamında tedbirlerin en üst seviyeye çıkarıldığını belirten Bolu Valisi Ahmet Ümit, “Bir evde eğer normalin üzerinde insan varsa o evdeki herkese cezai müeyyide uygulanacak” dedi.
Bütün bu açıklamaların ardından yılbaşı gecesi yaşanabilecek olası gelişmeler merak konusu olduğu gibi akıllara şu soruları getirdi:
• Hukukumuzda “ev partisinin” tanımı var mıdır? Varsa nedir?
• Kapıyı açan olmazsa, polis kapıyı kırıp içeri girebilir mi?
• Evin içine girip, ceza için kimlik kontrolü yapabilir mi?
• Kesilen cezaya itiraz mümkün mü?
• Baskınlarda hangi cezalar kesilebilir
• Bu cezalara itiraz mümkün mü?
• Baskınların hukuki dayanağı ne olabilir?
• İhbarda bulunan kişinin ismini şikayet edilene bildirilecek mi?
“Ev partisine müdahale edilmesi özel hayata müdahale anlamını da taşır”
Independent Türkçe, bu soruları Ceza Hukuku Akademisi avukatları Mehmet Zengin, Bahar Topsakal, Furkan Akbulut ve Yiğit Gökçehan Koçoğlu’na yöneltti.
Avukat Mehmet Zengin’e göre ev partisi, doğrudan hukuki karşılığı olan bir ifade değil, insanların özel yaşam alanındaki keyfi tasarruflarını yansıtıyor.
Bu alana müdahale edilmesinin özel hayata yönelik bir müdahale anlamını taşıdığını belirtin Zengin, “Salgın, ülkeyi olağanüstü bir sürece sürüklemiş olabilir ancak, bu sürecin anayasal ve hukuki karşılığı olan ‘Olağanüstü Hal’ ilan edilmesine de gerek duyulmadı. Sürecin vasfı ne olursa olsun hukuk ve hukuk düzeninin gerekliliklerini korumak birinci öncelik olmalı. Fransa’da da korona süreci söz konusu ancak Fransız İdari Yargısı, titizlikle hukuki denetimini gerçekleştiriyor” diye konuştu.
“İhbar edenin ismi gizli tutulur”
Konuşulan ve merak edilen konulardan bir tanesi de bu yöndeki ev partilerini ihbar edenler bakımından durumun ne şekilde gelişeceği oldu. Zengin, ihbar kayıtları, olayın mahiyeti, büyüklüğü, küçüklüğü ne şekilde olursa olsun gizli tutulduğunu vurgulayarak “155 polis servis sistemi, her aramayı kaydeden bir sistem yapısını ihtiva ediyor. Bundan dolayı ihbarların özellikle telefon üzerinden isimsiz yapılması durumunda bu bilgi üzerine koronavirüs tedbirleri kapsamında bir uygulama yapılması halinde ihbar kaydı ve içerik bilgisinin muhatabıyla paylaşılması söz konusu değil” ifadelerini kullandı.
“İstihbaratın takibi hukuk dışı olacaktır”
Konuyla ilgili istihbarat çalışmalarından bahsedilmesi de son derece abartılı olduğunu diye getiren Zengin, “İstihbarat birimlerimiz, yüksek meşguliyetlerini bir kenara bırakıp kimin kiminle nerede parti yaptığıyla mı ilgilenecek? Takibatın, ev partisi düzeyine düşürülmesi, bu yöndeki uygulamalar, ölçüsüz ve hukuk dışı olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
“Türk hukukunda hiçbir mevzuatta ev partisinin tanımı yok”
Avukat Bahar Topsakal, meslektaşı Zengin gibi Türk hukukunde ev partisi tanımı olmadığı görüşünde.
Salgınla mücadele kapsamında İçişleri Bakanlığı tarafından 81 il valiliğine gönderilen ek genelgeler ile bazı tedbirlerin gündeme getirildiğini hatırlatan Topsakal, “Genelgede oteller ve konaklama tesisleri ile kiralık villa ve benzeri yerler bakımından bir hassasiyet gösterildiğini ve fakat kamuoyunda tartışıldığı üzere ‘ev partileri’ gibi bir atfa yer verilmediğini görüyoruz. Türk Hukuku’nda hiçbir mevzuatta da zaten ev partisinin tanımı yok” bilgisini paylaştı.
“Ev partilerine hukuken müdahale mümkün değil” diyen Topsakal, şunları kaydetti:
Şunu ifade etmem gerekir ki, tabiri caizse ‘ev partileri’ bakımından genelge ile bir düzenleme yapıldığını söylemek aslında mümkün değil. Kaldı ki her Türk vatandaşının Anayasa ile teminat altına alınmış yerleşme ve seyahat hürriyeti var. Ve bu hürriyet ancak ilgili maddede yazılan özel sınırlama sebeplerine bağlı olarak kısıtlanabilir. Sokağa çıkma yasağı ve bu yasağa ilişkin tartışmanın dışında söylüyorum; vatandaşların bu hürriyetlerine, arkadaş gruplarıyla yapılacak ‘ev partilerine’ hukuken müdahale etmek mümkün değildir.
“Kapının kırılarak eve girilmesi konut dokunulmazlığının ihlali olur”
Topsakal’a göre, polisin temel hak ve hürriyetlerin kullanılması bakımından ihlal teşkil edecek şekilde yılbaşında evlere baskın yapması, kapıların açılmaması halinde kapıyı kırıp içeri girmesi, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde tartışılmaması gereken bir durum olup; vatandaşın kapısının kırılarak evine girilmesi halinde “mala zarar verme”, “konut dokunulmazlığının ihlali” ve “özel hayatın gizliğini ihlal” gibi suçların oluşabileceği konusunda da tereddüt yok.
“Ev partilerine katılanlara 3 bin 150 ve ilave 392 lira ceza kesilebilir”
Avukat Furkan Akbulut ise ‘ev partilerine’ katılanlar için kesilebilecek ceza miktarlarına dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yılbaşı tedbirleri ile ilgili konuşurken evlerde düzenlenecek yeni yıl partilerine izin verilmeyeceğini gerekirse polis baskını olabileceğini dile getirdiğini anımsatan Akbulut, şöyle devam etti:
Gerçekleştirilecek muhtemel baskınlar sonucu verilecek cezaların hukuki dayanağını, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282’inci maddesi ile Kabahatler Kanunu’nun 32’inci maddesi oluşturmaktadır.
Yılbaşında yapılacak partilere gerçekleştirilecek olası baskınlar sonucunda orada bulunan kişilere, İl Hıfzıssıhha Kurulunca ikametlerinde izolasyonda olmaları gerekirken evlerinden ayrılan veya bu alınan kararlara aykırı davrandıkları gerekçesiyle Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 282’inci maddesine göre üç bin yüz elli Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilebilecektir.
Ayrıca Kabahatler Kanunu’nun 32’inci maddesine göre “Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket edildiği” gerekçesiyle de üç yüz doksan iki Türk Lirası idarî para cezası verilebilecektir.
Malum koronavirüs sürecinde uygulamalara bakıldığında bu tür eylemlerde bulunan kişiler bu gerekçelerle idari para cezası yaptırımına uğradıkları görülmektedir.
“Polis doğrudan ceza kesemez. Cezalara itiraz hakkı da var”
“Verilen bu tür idari para cezalarına karşı kişilerin itiraz hakkı bulunmaktadır” diyen Akbulut, “Ancak, polisin doğrudan ceza kesme yetkisi olmadığını, sadece cezaya dayanak olarak tutanak tanzim edebileceğini, son Yargıtay kararı ile beraber cezanın ancak mülki amir tarafından kesilebileceğini vurgulayalım. Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, itirazın belli bir sürede yapılacak olmasıdır. İdari para cezalarının tebliğinden itibaren 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edilmesi gerekmektedir” diye konuştu.
“Kısıtlamalar hukuka aykırı”
Avukat Yiğit Gökçehan Koçoğlu ise bu tür kısıtlamaların hukuka aykırı olduğu görüşünde.
Kısıtlamaların genelgelerle veyahut Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beyanatları doğrultusunda hayata geçirildiğini bunun da hukuka aykırı oluduğunu dile getiren Koçoğlu, “Kovid-19 salgını ile mücadele kapsamında birbiri ardına önlemler alınıyor ve alınan bu kararların son zamanlarda en gündemde olanı da evlerde düzenlenmesi muhtemel yılbaşı partilerine polis baskınının yapılabileceğinin dile getirilmiş olması.
Öncelikle ifade etmek isterim ki, kişilerin bir arayagelmesinin engellenmesi temel hak ve hürriyetlere müdahale anlamını taşımakta olup bu müdahalelerin nasıl yapılacağı Anayasa ile kanunlar ile belirlenmiştir ve kısıtlama yolu genelge değildir” ifadelerini kullandı.
“Genelgeyi gerekçe göstererek eve girilmesi hukuken mümkün değildir”
Güvenlik güçlerinin bir kişinin evine nasıl gireceğinin kanunlarla belirlendiğini anımsatan Koçoğlu, ”Sosyal mesafe kuralına, bir kural olmasından ziyade hem kendimiz açısından hem de toplum sağlığı açısından hepimizin riayet etmesi gerekiyor ve bunun denetimi de yetkililer tarafından yapılmaya çalışılıyor. Bu kuralın uygulanıp uygulanmadığının denetimi evlerde, yani kişilerin özel alanlarında yapılamaz.
İlk olarak zaten evde sosyal mesafe kuralı teorik olarak da pratik olarak da mümkün değildir. Bundan daha da önemlisi, evde sosyal mesafenin kontrolünün emniyet mensuplarınca yapılmaya çalışılması halinde kişilerin “mahrem” olarak nitelendirilen evlerine hukuka aykırı şekilde müdahale gerçekleştirilmiş olur. Emniyet mensuplarının, bir kişinin evine nasıl girebileceği kanunlarla belirlidir. Genelgeyi gerekçe göstererek eve girilmesi hukuken mümkün değildir” dedi.
“Eve giren polis kimlik kontrolü ve gözaltı yapamaz”
“Peki ya eve girilmişse ve kimlik gösterilmezse ne olacak?” sorusuna Koçoğlu şu cevabı vererek sözlerini tamamladı:
Öncelikle ifade etmem gerekir ki göreviyle bağlantılı olması halinde kimliği bildirmemek bir kabahattir ve idari para cezası uygulanır. Dahası, kimlik beyan etmekten kaçınılması halinde kişinin kimliği açık şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınması durumu da bulunmaktadır.
Ancak, bu hükmü eve giren korona tedbirleri kapsamında eve giren emniyet mensuplarının sordukları kimlik için uygulayamayız. Zira hepimizin de ifade ettiği gibi emniyet mensubu evde hukuka aykırı şekilde bulunmaktadır ve hukuka aykırı olarak bulunduğu yerde kimlik kontrolü yapamaz, kimlik kontrolü yapmaya kalktığında da kendisine kimlik ibrazında bulunulmadığı için kişi hakkında idari para cezası da kesilemez, kişi gözaltına da alınamaz.