Türkiye küresel dünyada hukuk, demokrasi, özgürlükler, insan hakları başta olmak üzere çok gerilerde kalan bir ülke. Bu tür gelişmeler de, ülkeyi mitolojik hikayelere dönüştürdü…
Hukuk artık Türkiye’de mitolojik bir hikayeye dönüştü!
AKP iktidarı döneminde artık kavramların, kurumların içi boşaltıldı. Nereye dokunsanız elinizde kalıyor her şey. Özellikle hukuk kavramı, niteliğini kaybedip mitolojik bir hikayeye dönüştü.
AKP döneminde arkanıza baktığınızda her yerinde vicdana yara açan bir süreç… Eskiye özlem arttı dersek yalan söylememiş oluruz. Artık, ‘Bir zamanlar hiç değilse sağlıklı, güvenilir bir hukukumuz vardı’ deniliyor toplum katında.
Türkiye’deki hukuk o kadar değersizleşti ve anlamını yitirdi ki, artık Batı, Türkiye’ye demokrasi, hukuk, insan hakları, insani gelişmişlik kategorilerinde uyarılarda bulunmaya başladı. Bir tarafta ABD senatörleri başkan Joe Biden’a mektup yazıyor; diğer yanda Avrupa Birliği, Türkiye’yi izlediklerini ifade ediyor.
Türkiye için bu utanç verici süreci yaşıyoruz. Bilindiği üzere Türkiye, ekonomik alanda dünyada 17. ülke olarak görülüyor. Ancak öbür yanda “Hukukun Üstünlüğü Endeksi”ne göre 2020 yılında 128 ülke arasında 107. sırada.
“Dünya Özgürlükler 2020” raporunda ise Türkiye son 10 yılda dünya genelinde özgürlüklerin en çok gerilediği ikinci ülke. Özgür olmayan ülkeler arasında. Birinciyi merak edenler için onu da söyleyelim: Burundi, Orta Afrika’da bir ülke.
“İnsani Gelişme Endeksi 2020” raporuna göre ise Türkiye 54. sırada. Türkiye’nin önünde bile Bahreyn, Katar, Palau, Suudi Arabistan gibi ülkeler var. Birinci sırada herkesin tahmin edeceği üzere Norveç var.
Türkiye, küreselleşen dünyada birçok alanda geri planda kaldı. Ülke içerisinde atılan adımlar dünyanın da dikkatini çekiyor ve onların da gözü ülkenin üzerinde.
Yapılan hukuksuz yargılamalar… Sonuca ulaşmayan veyahut sonuca ulaşan yargı süreçlerinin insanların düşünmesine neden olan olaylar silsilesi…
Devlette anormal şeyler olduğunu ortaya çıkaran Sayıştay raporunda, raporun içeriğinin üzerine gidilmesi gereken yerde usulsüzlüğü ortaya çıkaranın üzerine gidilmesi…
Örneğin, ölümle burun buruna gelen Gelecek Partisi Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ‘a saldırıda bulunanların tahliyesinin gerçekleşmesi.
Tecavüz eden serbest kalıyor; mağdur olan linç ediliyor…
Yargı reformu veya yeni bir Anayasa akşamdan sabaha, ısmarlama ile olacak bir şey değil. Samimi ve içtenlikle, tüm siyasi partilerin bir araya gelip en üst düzeyde ortak paydalarda buluşabileceği; çoğulcu ve katılımcı bir anayasa, süreç gerektiren bir yolla olmalıdır.
Yoksa Türkiye ‘eski’lerde kalmış, bu haliyle hukuk alanında mitolojik hikayeleri olan bir ülke olarak kalacaktır…