Kafe-bar sektörü ayrımcılığa uğradığını düşünüyor: Yasaklar ideolojik!

Kafe-bar sektöründe faaliyet gösteren işletmeler ayrımcılığa uğradıklarını düşünüyor. Birçoğu destek diye açıklanan paketlerden yararlanamadı bile. Esnaf ise yapılan bu ayrımcılığım siyasi ve politik nedenlerden kaynaklandığını söylüyor. Ankara’da işletme sahibi bir esnaf “Bizi sevmiyorlar” diyor.

Kafe-bar sektörü

Kafe-bar sektörü ayrımcılığa uğradığını düşünüyor: Yasaklar ideolojik!

Ülkenin içinde bulunduğu buhran ekonomik krizin yanı sıra psikolojik ve sosyal anlamda toplumun tüm kesimlerini etkilemeye devam ediyor. Salgın nedeniyle alınan tedbirler ise artık katlanılır durumda değil. Bu tedbirlerden etkilenen milyonlarca yurttaş evine ekmek götüremez duruma geldi. İktidar tarafından açıklanan destek paketleri ise kimsenin derdine derman olmadı. Bu dönemde binlerce dükkânın kapısına kilit vuruldu.


Birçok işletmenin faaliyetleri dondu, çalışanlar ise işsiz kaldı. Bu dönemde hizmet sektörü çalışanları ve aileleri başta olmak üzere yaklaşık 1 milyon kişi doğrudan gelirsiz ve desteksiz kaldı.

Daha fazla gücü kalmayan esnaf sokağa çıkıyor. İktidara çağrıda bulunuyor. Ülkenin dört bir yanından esnaf eylemleri yapılmaya başlandı. Ancak hâlâ esnafın derdine derman olacak bir adım atılmadı. Ankara’da kafe bar işletmecileri ile son durumlarını konuştuk.

“Sosyal hayatın yeniden inşası söz konusu!”

Olgunlar Sokak’ta 4 yıldır işletmecilik yapan Burhan Çoban, çalışanların sadece bir kısmının Kısa Çalışma Ödeneği’nden faydalandığına dikkat çekerek şöyle dedi:

“Kelimenin tam anlamıyla pandeminin ağır koşullarında yalnızlığa terk edildik. Bu göz ardı edilmenin ekonomik nedenler dışında birçok sebebi sayılabilir. Ancak ticaretle uğraşan bütün iş kolları gibi bizler de vergisini ödeyen, yasal usulünce işletmesini döndürmeye çalışan kafe-bar sektörüne destek verilmemesinin sebebi gelinen koşullarda ekonomik olamaz. Sorunun bu kısmına söylenebilecek birçok şey olabilir. Kısaca sektörün AVM gibi yerlere hapsedilmek istenilerek sosyal hayatın, bu hayatı yaşayanların tercihleri ve istekleri gözetilmeksizin yeniden dizayn edilmesi diyebiliriz.”

“Pandemiden değil, ideolojik kaygıdan kapalıyız”

4 yıldır kafe işleten Nurcan Aktay, ilk kapanmalarda Esnaf Kredi Kooperatifi’nden kredi çektiğini belirtiyor. Paket servise başladığını belirten Aktay, bunun sadece faturalara yettiğini belirterek krediler için eş- dosttan borç aldığını söylüyor: “Vergiyi de yapılandırdım. Bu ay sonu ödemem gerekiyor ancak bunu nasıl yapacağıma dair bir planım yok maalesef.”

Açıklanan desteklerin giderlerini karşılamadığını söyleyen Aktay, yine de destekten faydalanmak için başvurduğunu fakat alamadığını belirtti:

“Benim kiram 4 bin lirayken verilen kira desteği yedi yüz elli lira. Fakat onu dahi alamadım. Söz konusu şartları taşıyorum ama kriterlere uymadığım şeklinde gerekçelendirildi. Elbette itiraz hakkım var, zaten itiraz da ettim. Lakin şöyle bir sorun var; itirazla birlikte güncel kira dekontu istediler. Ben de arkadaşlarımdan borç alıp önce kirayı yatırdım sonra da dekontla beraber itirazda bulundum. E-Devlet’ten her gün kontrol ediyorum ama ne yazık ki itirazım henüz sonuçlanmadı. Mekanlarımızın kapalı olması sırtımıza ekonomik yükler bindirmekle beraber, herkesi de yalnızlaştırarak toplumdan kopuk bireyler haline getirdi. Bu sonuca bakarak, uygulamanın sadece ekonominin yönetilememesi problemi olmadığını, daha kolay yönetilebilir bireyler dizayn etme kaygısıyla yapıldığını çok rahat iddia edebiliriz. Yapılan uygulamaların pandemi kaygısıyla değil, ideolojik olduğunu düşünüyorum.”

“Bizi sevmedikleri yaklaşımdan belli!”

12 yıldır bar işleten Kartal Kızılırmak, işletmesinin kirasının 29 bin lira olduğunu ve pandemi döneminde ödeyemediği için bu borcun 320 bin liraya kadar çıktığını belirtti.

Pandemi boyunca göz ardı edildiklerine değinen Kızılırmak, şu şekilde tepki gösteriyor:

“TAPDK gibi ödemelerimizin ertelenmesi lazım. 16 Mart tarihinden sonra işletmemi kapatmama rağmen alkol satış iznimin iptal olmaması için ödememi yaptım ama yaklaşık bir sene oldu 1 gün hizmet vermemişken yenisi geldi ve ödeme yapmam isteniyor. Bizi sevmiyorlar bence çok uzatmaya gerek kalmadan en kısa cevabı bu. Pandemi destek paketleri açıklıyorlar ve bir şekilde bizi muaf bırakmayı beceriyorlar bu konu üzerinde derslerini çok iyi çalışıyorlar. Kısa çalışma ödeneği diyorlar şu süreçten zerre etkilenmeyen hatta üzerine koyarak iş yapan sektörler dahi faydalanıyor ve denetim mekanizması yok, neden oradan da başkalarına yaranma çabaları var ama unutmasınlar yolcu gelir gider biz hancılar olarak bir şekilde buralarda olmaya devam edeceğiz.”


“20 yıllık birikimlerimi kaybettim”

20 yıldır hizmet sektöründe içkili lokanta işletmeciliği yapan Ümit Yaşar, pandemi öncesinde de hayat pahalılığı ve fahiş vergilerden dolayı ekonomik daralma yaşadıklarını belirtti. Yaşar, “Servis, bar, mutfak, müzik, sosyal medya, reklam ve etkinlikler düşünüldüğünde çalışan ve ekonomik fayda sağlayan 20 civarında insan vardı işletmelerimde” diyor. Şimdi ise bu çalışanların büyük çoğunluğunun işsiz olduğunu belirtiyor. Birçok esnaf gibi borcu borçla kapattığını söyleyen Yaşar, şunları aktarıyor:

“En temel gelir kaynağımız borçlanma. İlk kapanma dönemi kredilerle finanse etmiştim kendimi yani borcu borçla kapattım birçok esnaf gibi. Kredi sicilimiz temiz idi o dönemde. Salgın süresi uzayıp ikinci kapanma dönemi ortaya çıkınca karşımızda büyük bir sorun oluştu. Bu süreçte de arabamı ve evimi satmak zorunda kaldım yani 20 yıllık birikimlerimi kaybettim. Bir kısım kira borcumu kredilerle ve kendi olanaklarımla ödedim. Büyük bir kısmı da birikiyor eksi borç olarak, hanemde büyük bir çığ gibi düşünün.

Ayrımcı bir bakış açısı ile hareket edilip görmezden gelinen ve çürümeye bırakılan bir sektörde faaliyet yürütmekteyiz. Bu noktada şöyle bir sorunumuzu dile getireyim; sınırlı açılmaya izin verilen dönemlerde bile sektör adı ve vergi tanımlanmasındaki şekil farklılığımız bahane edilerek yeme-içme sektöründe hizmet vermemize rağmen pandemi süresince faaliyetlerimize izin verilmedi, paket yapmamız bile yasaklandı. Hazırlanan ve açıklanan o çok küçük ekonomik paketler bile yasal çerçevede ayrımcı bakış açısı ile sınırlamalar ile yürürlüğe girdi ve neredeyse sektörümüzün tamamı yararlanamadı, kaderimize terk edildik.”

“Amaç sorgulamayı engellemek”

24 yıldır sektör içerisinde olan Serdal Kılıç ise 5 aydır kira ödemesi yapmadığını belirtiyor. Arabasını satarak borç ödediğini aktaran Kılıç, borçların yeniden biriktiğini aktararak şöyle diyor: “Sektörde yaşanan durum sigara yasakları ile başladı.

“Gerçekten ben bu durumu sigara yasakları ile başlayan bir durum olarak görüyorum. Sosyalleşmeye ve muhalefet yapmaya gerek olmadığını düşünerek insanların sosyalleşme alanlarında bir araya gelmelerini farkında olarak engellemeye çalıştılar. Şimdi de pandemi süreci ile beraber sorgulamanın, sosyalleşmenin daha rahat olduğu alanları kısıtlayarak devam ediyorlar.”

kafe bar sektörü kriz

Sesimizi duyun!

11 aydır destek bekleyen işletme sahiplerinin talepleri şöyle:

► İşletmecilerin hayatta kalabilmesi için ciddi şekilde hibe niteliğinde ciro desteklerinin verilmesi.

► HES Kodu ile ve HES Kod olmadan birçok fiziksel faaliyet gösterilirken yeme-içme ve eğlence sektöründeki işletmelerimizin de toplum sağlığı gözetilerek hijyen önlemleri alınarak faaliyete açılmalı

► Pandemi sonrası işletmelerin boyutlarına göre işe başlayabilmeleri için faizsiz ya da düşük faizli en az 1 yıl ön ödemesiz işe başlama kredileri verilmeli

► İçki üzerindeki fahiş Özel Tüketim Vergisi‘nin kaldırılması ya da ciddi bir şekilde düşürülmesi.

► Vergi Borçları Yapılandırması ödeme tarihlerinin pandemi sonrasına en az 1 yıl ertelenmesi.


► Sektörümüz üzerindeki ruhsatlandırma, vergilendirme, denetleme ve sosyal hayata müdahale ayrımcılığının kaldırılması. (Kaynak: BirGün)

İngiltere’de haftada 3 gün restoran hesabının yarısını devlet ödüyor


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.