Brezilya Donanması’na ait ‘NAe São Paulo’ uçak gemisi İzmir’de bulunan bir gemi söküm tesisinde sökülecek. EGEÇEP Eşsözcüsü Dr. Ali Osman Karababa, “Kâr eden sermaye kaybeden halk olmaktadır” dedi.
Brezilya Donanması’na ait ‘NAe São Paulo’ isimli uçak gemisinin gövdesi, açık artırmayla Türkiye’deki gemi söküm tersanesi SÖK Denizcilik ve Tic. A.Ş.’yi temsilen Rio de Janeiro şirketi Cormack Maritima tarafından satın alındı. Cormack Maritima Müdürü Jorge Cormack, 21 yıllık hizmetinin ardından hizmet dışı bırakılan geminin mayıs-haziran ayları arasında sökülmek üzere İzmir Aliağa’ya gönderileceğini açıkladı. Daha önce de tepkilere neden olan Aliağa’daki gemi söküm faaliyetlerine böylelikle bir yenisi daha eklenirken, uçak gemisinin içerisinde 600 ton asbest barındırdığı iddia ediliyor.
‘NAe São Paulo’nun kardeş gemisi olan Clamenceau’nun da yıllar önce Hindistan’da söküldüğü ve çevre aktivistlerinin geminin sökümü ile ilgili Fransa’da ciddi tepkiler gösterdikleri öğrenildi. Geminin bu nedenle SÖK A.Ş.’ye satıldığı da iddialar arasında. Resmi makamlardan ise henüz bir açıklama yapılmadı.
“Brezilya’nın başından attığı bela İzmir Aliağa’ya geliyor”
Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) ise sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı açıklamada, “Brezilya’nın başından attığı bela Aliağa’ya geliyor! Türkiye asbest ve radyoaktif madde çöplüğü değildir! Asbest ve toksik madde yüklü Sao Paulo gemisi yolda!” ifadelerini kullandı.
“Ciddi boyutta endişelendiriyor”
Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Eşsözcüsü Ali Osman Karababa, Türkiye’nin gemi sökümü ve buna bağlı hurda demir işleyen fabrikalar gibi çevreyi ve havayı yoğun biçimde kirleten teknolojilere ev sahipliği yapmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Anayasa’da halkın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının yer aldığına dikkat çeken Karababa, “Hükümetin var olan kirli teknolojileri süreç içinde hızla azaltıp sağlıklı bir çevrede yaşanabilmesi için üzerine düşen Anayasal sorumluluklarını yerine getirmesi beklenirken, sürekli olarak bunun tersinin yapıldığını görmek bizleri çok ciddi boyutta endişelendirmektedir” dedi.
“Yeni gemi geldikçe atık miktarı artmaya devam edecek”
Dünyada çok az sayıda ülkede bulunan gemi söküm tesislerinden birisinin Aliağa’da olduğunu söyleyen Karababa, yıllardır yörede yaşayan insanların ve ekoloji örgütlerinin buna karşı birlikte mücadele ettiklerini hatırlattı. Gemi söküm tesislerinden gelen hurda demiri işleyen kirli teknolojili demir çelik fabrikaları ve bu fabrikalardan çıkan milyonlarca ton ekotoksikolojik atıkların depolandığı cüruf depolama alanlarına da dikkat çeken Karababa şöyle konuştu:
“Ekotoksikolojik atıklar suyla temas ettiğinde içeriğindeki toksik kimyasallar serbestleşerek doğaya dağılabilir hale gelir ve toprağı, suyu kirletir. İşte bu atık türünden milyonlarca ton Foça Ilıpınar yakınlarında ormanlık alanın kıyısında, tarım alanlarına komşu bir konumda depolanmış durumda. Ülkemize yeni gemiler sökülmeye geldiği sürece de bu atık miktarı artmaya devam edecek” diye konuştu.
“Ülkemizde yapılan kontroller ile dış kaynaklardan alınan veriler arasındaki asbest miktarı farklı!”
Gelen gemilerin önemli bir bölümünde ciddi miktarda asbest bulunduğunun altını çizen Karababa, bu asbestin miktarı konusunda ise genellikle kuşkulu bildirimler söz konusu olduğunu ifade etti. Karababa, “Ülkemiz sularına girdikten sonra parçalanmadan önce yapılan kontrollerde saptanan asbest miktarı ile dış kaynaklardan alınan veriler arasında ciddi farklar saptanmaktadır. Bu fark ise ülkemizdeki değerlendirmelerde asbest miktarının az gösterildiği yönündedir” dedi.
“Asbest ciddi bir kanser etkeni!”
Asbestin Dünya Sağlık Örgütü tarafından “Grup 1” kanser nedeni olarak sınıflandırıldığını hatırlatan Karababa, “Asbest solunum yoluyla alınır ve 10-50 yıl içinde sağlık etkileri ortaya çıkar. Asbest, asbestozis, mezotelioma ve akciğer kanseri gibi geri dönüşümsüz ağır sağlık sorunlarına neden olur. Bu nedenle söküm için getirilen gemilerde çok güvenilir değerlendirme yapılması, saptanan asbestin çok sıkı güvenlik önlemleri içinde gemilerden çıkarılması ve bertaraf tesislerine taşınması gerekir. Ancak bu süreçte gemi söküm tesislerin sahiplerinin kurduğu ‘Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’ adlı kurumun denetimi söz konusu olduğundan sorunla karşılaşma olasılığı yüksektir” diye konuştu.
“Kar elde eden sermaye, kaybeden ise halk”
Geri dönüşüme çok önem veren gelişmiş ülkelerin gemi sökümü işiyle ilgilenmediğini belirten Karababa, son olarak şunları söyledi; “Gemi sökümü ve bununla ilişkili süreçte ülkemizin ve toplumun kazanımı söz konusu değildir. Tam tersine halkımız kirli bir çevrede yaşamak zorunda kalarak ve buradan kaynaklanan toplumsal maliyetleri ödeyerek, sağlıklarını kaybederek, yaşam kaliteleri bozularak yaşamlarını sürdürmek zorunda kalmaktadır. Sonuçta kâr eden sermaye kaybeden halk olmaktadır.” (Duvar)