AKP’nin Meclis’teki grup toplantısında konuşan Erdoğan, “Bu kadro ile 2023’e ulaşacağız” dedi, Sedat Peker’in videoları sonucunda ortaya çıkan siyasi gerilime ilişkin, “İçişleri Bakanımızın yanındayız” ifadelerini kullandı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yönelik provokasyonla ilgili konuşan Erdoğan, “Gelin hanıma Rize’de güzel bir ders verildi. Dua et ki ileriye gitmeden bir ders verdiler. Daha neler olacak neler” dedi. Erdoğan konuşmasını, “Ezanlarımız susmayacak, bayrağımız inmeyecek” sözleriyle bitirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis gruıp toplantısında konuştu.
Suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarının hedefindeki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sahip çıkan Erdoğan, hedefin Türkiye’nin ‘huzur ve güven iklimi’ olduğunu savundu. Erdoğan ayrıca, “Binali Yıldırım arkadaşımızın oğlunun da hedef alınması asıl niyeti gösteriyor” dedi. AKP’li Cumhurbaşkanı “Bu tezgahı bozacağız” şeklinde konuştu.
Erdoğan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yönelik Rize’deki provokasyona ilişkin ise oldukça tartışılacak sözler sarf etti:
“Gelin hanım (Akşener) Netanyahu’nun yanına koyuyor uzonun ardından da Rize’ye gidiyor. Gelin hanıma gayet güzel ders veriliyor. Yine dua et ki gelin hanıma çok ileriye gitmeden ders verdiler. İkizdere yetmedi, Çayeli’ne gittin. Orada da gerekeni yaptılar. Daha neler olacak neler…”
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Yaklaşık 14 aydır devam eden salgın sürecinde milletimizin sağlığını, güvenliğini, aşını ve işini korumak için devletimizin tüm imkanlarını seferber ettik. Bu netameli dönemi Türkiye olarak en az sıkıntıyla atlattık. Pek çok ülkenin aksine kamu güvenliğini tehdit eden bir olumsuzlukla karşılaşmadık. Üretim için her türlü desteği verdik. Salgın tedbirlerinden olumsuz etkilenen vatandaşlarımızı yalnız bırakmadık. Yanlarında olduk.
Salgının başladığı günden bu yana 661 milyar liralık bir kaynakla milletimizin yanında olduğumuzu gösterdik. Türkiye’nin 2021 büyüme oranlarının tahminlerin ötesinde gerçekleşeceğine inanıyorum. Finans piyasalarında zaman zaman görülen, manipülasyon ürünü kırılganlıkların önlenmesine yönelik tedbirler alıyoruz. Ekonomi Reform Paketimizdeki somuz düzenlemeleri çıkarmaya başladık. Tüm vatandaşlarımıza çalışacak iş, geleceklerine güvenle bakabilecekleri istikrarlı bir iklim sağlamak olmuştur.
‘SUÇ ÇETELERİYLE KİMİN YÜRÜDÜĞÜNÜ MİLLETMİMİZ BİLİYOR’
Son dönemde ülkemizdeki güven ve istikrarı hedef alan saldırıların gerisinde gençlerimizi karamsarlığa sürükleme gayesi olduğu açıktır. Nice oyunları ve tuzakları bozduğumuz gibi bu sinsi operasyonu da akamete uğratacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Biz birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıktığımız müddetçe, hiçbir senaryo ülkemizi hedeflerine ulaşmaktan alıkoyamaz, milletimizle aramızdaki uhuvveti bozamaz.
19 yıllık iktidarımızın her anında yaptığımız gibi sadece hakka ve hakikate bakarak yolumuza devam edeceğiz, kimin suç çeteleriyle terör örgütleriyle yürüdüğünü milletimiz görüyor, biliyor.
HSK SEÇİMLERİ İÇİN CHP VE İYİ PARTİ’YE TEŞEKKÜR
İnsanoğlunun yeryüzüne geldiği günden bu yana en çok üzerinde durduğu konu adalettir. Adaletin temelinde dışa bağımlılığı kaldırmak vardır. Vesayete selam duran, darbelere destek vuran yargı dışa bağımlıdır. Bağımsız ve tarafsız yargı adaletin temelidir. Geçmişte belli bir kesime göre hareket eden HSYK’yı hatırlayın, önce vesayet güçlerinin sonra FETÖ’nün araçsallaştırdığı dönemin acı tecrübelerini ağır tecrübeler yaşayarak gördük. Şimdi milletin seçtiği cumhurbaşkanı ve milletin vekilleri HSK üyelerini seçiyor. HSK seçiminde uzlaşıyı öne çıkaran partilere teşekkür ediyorum. Bu uzlaşma tablosu yeni anayasa için de umut vericidir.
‘YARGI PAKETİ’
Daha fazla özgürlük ve daha güçlü demokrasi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Son olarak reform çalışmalarımızın yeni bir halkasını oluşturan dördüncü yargı paketi de Meclis’e sunulacaktır yakında.
Hemen ardından beşinci yargı paketi için kolları sıvıyoruz. Amacımız yargının daha iyi işlemesi, hukuk devletinin tüm unsuruyla tahkim edilmesidir. Emniyet konusunda da tarihi başarılara imza attık. Terör örgütlerinin, suç çetelerinin cirit attığı Türkiye’yi milletimizin başını yastığa huzurla koyduğu bir ülke haline getirdik.
Terör meselesini ülkemizin gündeminden çıkarmak için tüm yolları denedik. Terör örgütlerinin istismar ettiği sorun alanlarını ortadan kaldırdık.
‘SUÇ ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE ETTİK’
Geçmişte siyaseti yönlendirecek derecede etki sahibi olan suç örgütlerini, 19 yıl boyunca ellerindeki tüm imkanlarını alarak birer birer çökerttik. Sözde babaların racon kestiği Türkiye’yi hukuktan başka bir şeyin geçerli olmadığı bir seviyeye getirdik. Uyuşturucu suçları ile mücadele ederken kimsenin gözünün yaşına bakmadık.
Organize suç örgütlerine karşı son 5 yılda 1700 operasyon yapılmış, 21 bin kişi gözaltına alınmış, 8 bin kişi tutuklanmıştır.
Organize suç örgütleri kuranlara verilen cezayı 4 yıldan 8 yıla çıkardık.
MERAL AKŞENER’LE İLGİLİ TEHLİKELİ SÖZLER!
Terörle, çetelerle, suç örgütleriyle mücadelede elde edilen bu başarılar birilerini rahatsız etmiştir. Gelin hanım (Akşener) Netanyahu’nun yanına koyuyor uzonun ardından da Rize’ye gidiyor. Gelin hanıma gayet güzel ders veriliyor. Yine dua et ki gelin hanıma çok ileriye gitmeden ders verdiler. İkizdere yetmedi, Çayeli’ne gittin. Orada da gerekeni yaptılar. Daha neler olacak neler… Eğer ahde vefa olmazsa bu millet affetmez. Bizler hep bu ülkede gerçekten saygıya dayalı bir siyasetin yanında olduk, bunun çalışmasını yaptık.
SOYLU’YA ve YILDIRIM’A DESTEK
İçişleri Bakanı Soylu’yu hedef alan saldırıların gerisinde ülkemizde sağlanan huzur ve güven ikliminden duyulan rahatsızlık var. Terör örgütleri gibi, suç örgütleriyle mücadelesinde de İçişleri Bakanımızın yanında olduk, yanındayız ve yanında olacağız. Hedefin İçişleri Bakanımız değil büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası gayretleri olduğunu anlamak için kullanılan araçlara ve onları kullananların siluetlerine bakmak yeterlidir.
Ülkemizde yıllarca bakanlık, başbakanlık ve Meclis Başkanlığı yapmış, partimizin genel başkanlığını yürütmüş Binali Yıldırım arkadaşımızın da oğlu üzerinden hedefe alınması, asıl niyeti gösteren bir başka işarettir. Şimdiye kadar nasıl şahsımız, partimiz ve çalışma arkadaşlarımız üzerinden ülkemize yönelik hiçbir saldırıya eyvallah etmediysek, bu tezgahı da bozacağız.
“YARGIYA TESLİM EDENE KADAR TAKİBİ BIRAKMAYACAĞIZ”
Suç çetelerinin mensuplarını, dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar takip ediyoruz. Tıpkı FETÖ’cüler gibi, tıpkı PKK’lılar gibi, bu suçluları da ülkemize getirip yargıya teslim edene kadar takibi bırakmayacağız.
Esasen, suç örgütü mensuplarının yalanlarına ve iftiralarına karşı gereken cevaplar muhatapları tarafından zaten verilmiştir. Bununla kalınmamış, tarafların başvuruları üzerine Ankara ve İstanbul Anadolu Yakası Başsavcılıkları da gereken tahkikatlara başlamıştır. Geçmişten bugüne hiçbir iddia, hiçbir itham ortada bırakılmayacak, her şey yargı tarafından araştırılıp, tüm yalanlar, iftiralar ortaya dökülecektir. Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Suç örgütleri mensuplarını kullanarak, yalanları ve iftiralarıyla ülkemiz kamuoyunu esir olmaya, yönlendirmeye, devleti ve siyaseti dizayn etmeye heveslenenlere aradıkları fırsatı bugüne kadar vermedik, bugün de vermeyeceğiz.
Eski Türkiye’nin hastalığı olan siyaseti ve toplumu, suç çeteleri, terör örgütleri, medya mecraları, çeşitli isimler altındaki uluslararası kuruluşlar eliyle düzenleme gayretlerinin yeniden hız kazandığını görüyoruz. Bu yöntemi FETÖ de, güvenlik birimleri ve yargı içindeki mensupları vasıtasıyla elde ettiği malzemeleri dilediği gibi şekillendirmek suretiyle, uzunca bir süre sinsice ve pervasızca kullanmıştır.
GEZİ OLAYLARI VE 15 TEMMUZ
Biz, Gezi Olaylarından beri ülkemizin kesintisiz olarak maruz kaldığı saldırılarda kullanılan araçları birer birer devre dışı bıraktıkça, yenileriyle karşımıza çıkılıyor. Hatırlarsanız, Gezi Olaylarını çevre hassasiyetine dayalı masum eylemler gibi göstermeye çalışanlara, bunun toplumsal kaos çıkarma denemesi olduğunu söylediğimizde şiddetli itirazlarla karşılaşmıştık.
Yine 17-25 Aralık kumpaslarının doğrudan demokratik hukuk devletini, milli iradeyi hedef aldığını söylediğimizde de birileri ısrarla konuyu adli ve siyasi zeminde tutmaya çalışmıştı. Aylar boyunca Meclis’teki grup toplantılarını FETÖ’nün kasetlerine tahsis edenler, 15 Temmuz’u da “tiyatro” olarak nitelemek suretiyle, kendilerine verilen senaryoya sadık kalma konusundaki ısrarlarını ortaya koymuşlardı.
Ülkemize yönelik en büyük ihanet teşebbüslerinden biri olan MİT TIR’ları hadisesinde, Türkiye’yi terör örgütlerine destek veren bir devlet gibi gösterme kampanyasına iştiyakla katılanların dertleri hiçbir zaman hukuk değildi.
Meclis’te hükümet kuracak çoğunluğun oluşturulamadığı Haziran 2015 seçimlerinin sonuçları, ülkemizin PKK ve FETÖ’yle mücadelesini ortadan kaldırma, eski Türkiye’yi hortlatma vesilesine dönüştürmeye kalkışılmıştı.
Nice sinsi kumpasla, tuzakla, girişimle yapamadıklarını 15 Temmuz’da doğrudan silaha sarılarak başarmaya kalktıklarında ise karşılarında milletimizi buldular. Çukur eylemleriyle elde edemedikleri neticeye Suriye sınırlarımız boyunca terör koridoru kurarak ulaşmaya çalışma hayallerini, gerçekleştirdiğimiz harekatlarla başlarına yıktık.
Türkiye’yi ısrarla ve binbir dalavereyle DEAŞ parantezine alma girişimlerini de, yine yürüttüğümüz sınır ötesi harekatlarıyla yerle bir ettik. Ekonomimize yönelik, kendi dinamiklerimizle ve gerçeklerimizle ilgili olmayan pek çok gizli-açık saldırının da aynı oyunun bir parçası olduğu şüphe götürmez bir hakikattir.
“ESAS AMACI…”
Ülkemiz, tarihinin her döneminde uluslararası operasyonlara maruz kalmıştı, bugün de aynı durumun devam ettiğini anlamak için öyle çok derin analizlere ihtiyaç yoktur. Bu defa da ülkemizi, suç örgütleri üzerinden hem içeride, hem uluslararası alanda kıskaca almak ve bundan siyasi sonuçlar üretmek peşindeler. Türkiye’de sosyal kaos denemeleriyle, terör örgütleriyle, darbe girişimleriyle, ekonomik tuzaklarla başarılamayan değişimin, siyasete müdahaleyle yapılacağını söyleyenler olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Ortada makul, mantıklı, sahici hiçbir sebep olmadığı halde, seçimin 2023’te yapılacağını defalarca tekrarlamış olmamıza rağmen, erken seçim teranesi tutturanların sufleyi nereden aldıkları açıktır. Tabii, dışarıdan ve içeriden kendilerine verilen gazı fazla kaçırıp ‘seçimle veya seçimsiz iktidar’ sözü edenleri de unutmamak gerekiyor.
Her dönemde olduğu gibi bugün de, yürütülen iftira ve yalan kampanyalarının esas amacı, milletin güvenlik ve adalet hassasiyetini kullanarak, iktidar yolunu zahmetsizce ve maliyetsizce açabilmektir. Ülkemizde, maalesef, dün vesayet güçlerinden, terör örgütlerinden, kirli ekonomik aktörlerden, bugün suç çetelerinden medet umacak kadar çapsız, sığ, ilkesiz, ufuksuz bir muhalefet anlayışı vardır. Kendini kullandırmaya, ülke düşmanlarının değirmenine su taşımaya, milletin umutlarını küçük hesaplarına meze etmeye bu kadar gönüllü bir muhalefetin olduğu yerde, terör örgütlerine de, çetelere de gün doğuyor.
“YENİ BAŞARILARA İMZA ATMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
Cemaziyel evveli belli, cemaziyel ahiri de ortada bulunan AK Parti olarak dün; vesayete karşı nasıl mücadele ettiysek… Siyaset ve toplum mühendislerine nasıl meydanı bırakmadıysak… Uluslararası alanda ülkemizin başını nasıl dik tuttuysak… Türkiye’nin 81 vilayetinin her karışını nasıl eserlerimizle ve hizmetlerimizle donattıysak… Terör örgütlerinin tamamının başını nasıl ezdiysek… Demokrasiyi ve özgürlükleri nasıl gözümüz gibi koruyup geliştirdiysek… Milletimizin her bir ferdinin hakkını, hukukunu, geleceğini nasıl gözettiysek… İnşallah yarın da aynı şekilde halkımızın emrinde çalışmayı, mücadele etmeyi, yeni başarılara imza atmayı sürdüreceğiz.
Her dönemde olduğu gibi bugün de, yürütülen iftira ve yalan kampanyalarının esas amacı, milletin güvenlik ve adalet hassasiyetini kullanarak, iktidar yolunu zahmetsizce ve maliyetsizce açabilmektir. Ülkemizde, maalesef, dün vesayet güçlerinden, terör örgütlerinden, kirli ekonomik aktörlerden, bugün suç çetelerinden medet umacak kadar çapsız, sığ, ilkesiz, ufuksuz bir muhalefet anlayışı vardır. Kendini kullandırmaya, ülke düşmanlarının değirmenine su taşımaya, milletin umutlarını küçük hesaplarına meze etmeye bu kadar gönüllü bir muhalefetin olduğu yerde, terör örgütlerine de, çetelere de gün doğuyor.
“CHP YÖNETİMİYLE YOL YÜRÜYEN HERKES…”
Kifayetsiz muhterislerin tek yaptıkları, kendi içlerindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık hadiselerini örtmek için kürsülerden cevapları belgeleriyle defalarca verilmiş yalanları, iftiraları tekrarlamaktan ibarettir.
Evet açık konuşmak gerekirse, şu anda CHP genel merkezi tacizcilerin, onları koruyanların işgali altındadır. Şu anda CHP genel merkezi tecavüzcülerin, onları koruyanların işgali altındadır. Şu anda CHP genel merkezi hırsızların, onları koruyanların işgali altındadır. Şu anda CHP genel merkezi terör örgütlerinin siyasi uzantılarının ve teröristleri koruyanların işgali altındadır. Şu anda CHP genel merkezi milletimizin değerlerine savaş açmış marjinallerin ve onları koruyanların işgali altındadır.Ve evet, şu anda CHP genel merkezi suç örgütlerine payandalık yapanların işgali altındadır. Millet ittifakı adı altında CHP yönetimiyle yol yürüyen herkes de bu utanç tablosunun ortağıdır.
CHP’ye oy veren vatandaşlarımın da, bu tablodan rahatsız olduğuna yürekten inanıyorum. Milletimiz, yularlarını terör örgütlerine, suç çetelerine, yeminli Türkiye düşmanlarına teslim edenlere hak ettikleri cevabı her zeminde ve her fırsatta vermektedir, vermeyi sürdürecektir.
ÖZAL’IN SÖZÜNÜ HATIRLATTI
Milletimiz bize, hezeyanlarla uğraşma değil, ülkenin geleceğini inşa etme vazifesi vermiştir. Cumhurbaşkanı olarak kabinemizle, Cumhur İttifakı olarak Meclis çatısı altında milletvekillerimizle, AK Parti olarak da 19 yıllık müktesebatımız ve daha kimsenin aşamadığı vizyonumuzla bu vazifeyi hakkıyla yerine getirmekle mükellefiz. Yaptığımız her açılışın, başlattığımız her yatırımın, ülkeye kazandırdığımız her eserin, milletimizin emrine sunduğumuz her hizmetin gerisinde bu aşk vardır, bu şevk vardır, bu heyecan vardır.
Rahmetli Özal’ın meşhur sözüyle ifade edecek olursak, bizim icraatlarımıza onların hayalleri bile yetişemez. Her fırsatta muhalefete bizimle yarışlarını, iftira ve yalan siyaseti değil, eser ve hizmet siyaseti üzerinden yapmaları çağrısında bulunuyoruz. Ama maalesef karşımızdakiler, hayırda yarış diyebileceğimiz bu siyaset anlayışından fellik fellik kaçmaktadır. Tabii biz bunlara takılmıyor, kendi işimize bakıyoruz.
POLONYA’YA SAVUNMA SANAYİ İŞBİRLİĞİ
İşte dün, ülkemizi ziyaret eden Polonya Cumhurbaşkanı Sayın DUDA ve heyetiyle verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Türkiye’nin tarihin derinliklerine kadar inen ilişkilerinin bulunduğu Polonya ile yakın dönemde de önemli işbirliklerimiz olmuştur. Özellikle savunma sanayinde, bu işbirliğinin oldukça verimli sonuçlarının ortaya çıktığını görüyoruz.
Ülkemizin yurt dışına sipariş verdiği uçakların, 1934 yılında, Hatay meselesindeki gelişmeler bahanesiyle teslim edilmemesi üzerine yardımımıza Polonya yetişmiştir. Bu ülkeden alınan uçaklar yanında, ikinci dünya savaşı yıllarında Türkiye’ye gelen 37 Polonyalı mühendisin yardımıyla, fabrikalarımızda imal edilmek üzere çeşitli uçak tasarımları da yapılmıştır.
Sovyetler Birliğinin işgalinin ardından ülkelerini terk etmek zorunda kalan Polonyalı mühendislerin ortak uçak üretimi için yaptıkları başvuru, dönemin Milli Savunma Bakanlığının olumsuz görüşü üzerine reddedilmiştir. Buna rağmen, ülkemizde kurulan Türk Hava Kurumu uçak fabrikası ile İstanbul Teknik Üniversitesi uçak mühendisliği bölümü, Polonyalı dostlarımızın katkılarıyla hayata geçmiştir. Kendi uçaklarımızı yapma yolunda, Polonyalı dostlarımızın da gayretleriyle geldiğimiz aşamanın önü ise, 1949 yılında, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı tarafından, ‘Amerika’dan bedavaya alınacak uçaklar’ bahanesiyle tamamen kesilmiştir. Bu şekilde kapatılan Türk Hava Kurumu fabrikası, uçak yerine çocuk karyolası, masa, dikiş kutusu gibi malzemeler üreten bir atölyeye dönüştürülmüştür. Devrim otomobili başta olmak üzere pek çok projenin akıbeti de aynı olmuştur. Kendi imkanlarıyla uçak üreten Nuri Demirağ’ın bunları talep eden ülkelere satma teşebbüsü de, ‘yakarız ama yine de sattırmayız’ denilerek engellenmiştir.
Türkiye, işte bu ihanetlerden yaklaşık 70 yıl sonra, Polonya ile insansız hava araçları satışı konusunda anlaşma imzalamıştır. Tek fark, bu defa satıcının bizim, alıcının Polonya tarafı olmasıdır. Bu anlaşma, Türkiye’nin NATO ve Avrupa Birliği üyesi bir ülkeye yaptığı ilk yüksek teknolojiye sahip insansız hava aracı satışı olması bakımından da ayrıca önemlidir. Halihazırda, Türkiye ile birlikte dört farklı ülkede, 180 adet Bayraktar insansız hava aracımız faaliyet göstermektedir.
“HEDEFİMİZ YAPAY ZEKAYI GELİŞTİRMEK”
Milli Teknoloji Hamlesi vizyonunun bir ürünü olan insansız hava araçlarımızın sahada gösterdiği başarılar, adeta savaş stratejilerinin yeni baştan yazılmasını gerektirecek sonuçlara yol açmıştır. Mevcut insansız hava araçlarımızın bir üst versiyonu olan Akıncı da devreye girdiğinde, bu tablo çok daha sarsıcı şekilde değişecektir. Amacımız, tamamen yapay zeka bilgisayarları ile kontrol edilen insansız savaş uçağına ilk kavuşan ülkelerden biri olmaktır. Böylece, dünyanın halen peşinde koştuğu beşinci nesil savaş uçaklarının da ötesinde bir seviyeye ulaşacağız. Bu doğrultuda geliştirmeye başladığımız insansız savaş uçağımızı, inşallah 2023 yılında semalarımızda uçurmayı planlıyoruz.
Erdoğan sözlerinin sonunda “Ezanlarımız susmayacak, bayrağımız inmeyecek” dedi.