Salgında gençler: İşsiz, umutsuz, güvensiz, kaygılı ve geleceksiz!

Gelecek kaygısı ve iş güvencesizliği, Türkiye’de gençliği ürkütüyor. “Kaygı artık korkuya dönüştü, çünkü hiçbir şey belli değil” diyen gençler, yurt dışında hayat kurabilmenin hayali içinde.

gençler işsiz

Salgında gençlik: İşsiz, umutsuz, geleceksiz! “Ne gençlikle ne de kendimle ilgili umudum kaldı. Herkes böyle etrafımda. Gelecekten bahsetmiyoruz bile artık. ‘Gelecekle ilgili bir şey söyle’ deseniz, ‘umutsuzluk’ derim.” Bu cümleyi sarf eden Mina, henüz 23 yaşında. Mina’nın sözlerinin Türkiye’de yaşayan çoğu gencin duygularına tercüman olduğunu söylemek yanlış olmaz. Mina gibi hisseden gençlerin sayısı hiç de az değil. DW Türkçe, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle gençliğin kaygılarına kulak verdi.

Psikoloji son sınıf öğrencisi olan Mina’nın, okurken keyif aldığı bölümden mezun olduktan sonra ne yapmak istediği konusunda tereddütleri var. “Hayatım boyunca insanların dertleriyle bir arada olacağım bir iş istiyor muyum, emin değilim. Karşılaşacağım senaryolardan korkuyorum” diyor. Mina, kadın ve çocuğa yönelik istismar ve şiddet konularında çalışmak için çıktığı yolda, kamuoyuna yansıyan vakaları gördükçe tereddüt sahibi olmuş. Klinik psikoloji alanında yüksek lisans yapmak istediğini, sadece belli okullarda verilen yüksek lisans eğitiminin iyi olduğunu, bu iyi programların çoğunun özel üniversitelerde olmasının da kendisini endişelendirdiğini söylüyor. Devlet üniversitesinde girmek istediği program bu sene başvuru almadığı için şimdilik yüksek lisans hayali beklemede.


Mina, “‘Yurt dışına gitmem’ diyen bir insandım, şu an öyle düşünmüyorum. Yurt dışında yüksek lisans imkanım olsa arkama bakmadan giderim. Türkiye’de beş sene sonrasını bile öngöremiyorum artık” diyor.

Mina, yaşadığı kaygılar nedeniyle genç yaşında anksiyete krizleri yaşamaya başladığını aktarıyor. Ancak bu krizlerin artık olmadığını, çünkü giderek hissizleştiğini söylüyor:

• “Pandemi, gelecek kaygımı pekiştirdi. Kaygı, korkuya dönüştü çünkü hiçbir şey belli değil.”

• “2 bin lirayı kahve pişirerek de alırım, niye okuyorum o zaman?”

Resmi verilere göre, Türkiye’de her dört gençten biri işsiz!

Ayşegül de işsiz kalmaktan korkan gençlerden. 27 yaşındaki Ayşegül, dokuz yıldır Yıldız Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği Bölümü’nde okuyor. Okulu uzatmasına, yarı zamanlı çalışmak zorunda kalması neden olmuş. Yaklaşık altı aydır ise tam zamanlı iş başvuruları yapıyor. Bugüne kadar “Profiliniz işe alacağımız profille eşleşmiyor” denilerek olumsuz dönüş almış. İş başvurularında “iyi profil” çizmek için sigara içtiğini bile sakladığını söylüyor.

Ayşegül, “Son iki senedir okula ağırlık veriyorum yoksa atacaklar ve bu sefer de hiç iş bulamayacağım. İş başvurularında uzmanlık arıyorlar, zaten tecrübesiz insan alınmıyor ve kimse kimseyi yetiştirmek istemiyor” diyor.

“Neden 2 bin lira maaş için üniversite bitiriyorum? O maaşa kahve de pişirebilirim”

Matematik mühendisliği mezunlarının finans ve yazılım alanında ya da iş analisti olarak istihdam edildiğini, çoğu mezunun iş bulabildiğini ama maaşların oldukça düşük olduğunu ifade eden Ayşegül şöyle devam ediyor:

“2 bin lira maaş teklif ediliyor mesela. Kahve pişirerek de bu maaşı alabilirim, niye okulu bitirmek için bu kadar zaman harcıyorum o zaman? ‘Sertifikalarım var, belki 5 bin TL verirler’ diye umuyorsun. Maddi manevi karşılığını alamıyorsun.”

İş açısından, ‘ne çıkarsa bahtına’ modundayız.”

Kardeşi Ömer’in turizm okuduğunu, mezun olduktan sonra öğrenci olarak çalışırken kazandığının aynısını kazanmaya devam ettiğini dile getirdikten sonra, “Eğitimin seni bir yere taşıması gerekiyor ama eğitim bizi bir yere taşımıyor” diye ekliyor. Ayşegül, iş yerlerinde maaşların az, beklentilerin çok olmasından yana dertli.

Ayşegül, kardeşi ve annesiyle beraber yaşıyor. Evi, iki kardeş geçindiriyor:

“Ailesinin durumu iyi olan da kalmadı, herkes bir şekilde ailesine yardım ediyor. Omuzlarımızda olmaması gereken bir sürü sorumluluk var. Kaygı düzeyi altından kalkılabilir gibi değil. İş açısından, ‘ne çıkarsa bahtına’ modundayız.”

“Geleceksizlik peşlerini bırakmıyor, güvencesizlik ürkütüyor”

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 18-24 yaş grubundaki genç nüfus içinde kendini mutlu olarak görenlerin oranı 2019 yılında yüzde 56,7 iken bu oran 2020’de yüzde 47,2 oldu.


Fakat Seren Selvin Korkmaz ile İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü’nün “Türkiye’de Gençlerin Güvencesizliği” raporunu kaleme alan siyaset bilimi araştırmacısı Alphan Telek, endişe ve gelecekten emin olmama halinin Türkiye’de özellikle gençleri derinden etkilediği görüşünde. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi atmosferin sosyal sınıf ayrımlarını daha da keskinleştirdiğini belirterek iş bulmak zorunda olan gençlerin kendilerine sunulan güvencesiz işleri kabul etmek zorunda kaldıklarını dile getiriyor.

alphan telek
“Türkiye’de Gençlerin Güvencesizliği” raporunu kaleme alan siyaset bilimi araştırmacısı Alphan Telek

“Düşünün, mezunsunuz. İlk işinizi arıyorsunuz ama iş yok ve varolanlar da ne gelir güvencesi ne de başka bir güvence sunuyor. Bütün yaşamları boyunca bu ilk işin izini taşıyorlar. Çok düşük maaş ve statüyle başladığınızda bu genelde böyle bir çizgi izleyebiliyor. Ben buna ‘ilk iş tuzağı’ diyorum.”

“Türkiye’de Gençlerin Güvencesizliği” raporu, gençlerin eğitim durumları, istihdama katılıp katılmamaları ve meslekleri farketmeksizin “güvencesizlik” ve “belirsizlik” hislerinde ortaklaştığını ortaya koyuyor. Araştırmada, “aile” gençler için önemli bir sosyal gelir kaynağı ve temel güvence olarak ön plana çıkıyor.

“Araba istesem alamam, evlenmek istesem evlenemem”

TÜİK’in “İstatistiklerle Gençlik 2020” verilerine göre, gençlerin yüzde 77,1’i işinden, yüzde 48,1’i ise elde ettiği kazançtan memnun.

Ancak Marmara Üniversitesi Almanca İşletme Bölümü’nde okuyan Arda, elde ettiği kazançtan memnun kalmasının mümkün olmayacağını düşünen gençlerden biri. 22 yaşında genç, mezun olduktan sonra Almanya’da yüksek lisans yapmak istiyor. “Gitme planım ekonomik sebeplerden ötürü, başka sebep yok. İşe gireyim de 3 bin TL’den başlayan maaşımın 4 bin TL’ye çıkmasını bekleyeyim’ gibi bir düşüncem yok” diyor. Alım gücünün düşük olması, Türkiye’de kalmak istememesinde en büyük etken. “Alacağım maaş hiçbir şeye yetmeyecek, harçlık olacak sadece. Araba istesem alamam, evlenmek istesem ailemin desteği olmasa evlenemem” diye konuşuyor. Sınıf arkadaşlarının da kendisi gibi Almanca İşletme Bölümü’nü bilinçli seçtiğini, yurtdışına gitmek istediklerini söylüyor.

“Yurt dışına git, kardeşlerine de yol aç”

Arda’nın Türkiye’den gitmesini, başta mali müşavir babası olmak üzere ailesi de destekliyor. “Babam ‘Gitmezsen hakkımı helal etmem’ diyor. 13 ve 9 yaşlarında iki kardeşim var. Babam giderek kardeşlerimi de yol açmamı istiyor” diyor. Üniversite öğrencisi iki arkadaşıyla ev paylaşan genç, ev arkadaşlarının motokurye olarak çalışmak zorunda olduğunu anlatıyor. Avrupa’daki gençlikle Türkiye gençliğini karşılaştırma fikri bile Arda’nın canını sıkıyor:

“‘Hayattan geride kalıyorum psikolojisine bürünüyorsun. Gezmeyi bıraktım, peynir alırken 10 kere düşünmek zorundayız. Gitme kararımdan vazgeçebileceğimi düşünmüyorum. Tek hedefim, Almanca’yı geliştirip sıkıntı yaşamamak.”

“Çalıştığım işte gelecek görmek istiyorum”

Araştırmacı Alphan Telek’e göre “geleceksizlik kaygısı” Türkiye’de gençlerin yakasını bırakmıyor. Telek, “İş ararken, işe giderken, evde televizyon izlerken, internette sosyal medyada vakit geçirirken, hatta uyumaya çalışırken bu kaygı hep gençlerle. Rapor için görüştüğümüz bir genç, ‘Sabah uyandıktan sonra her şey beni ürkütüyor’ demişti. Bu ürküntü hali hiçbir güvenceleri olmayışlarından kaynaklanıyor” diyor.

İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı’nda okuyan Barış da bu kaygıyı yaşıyor. Barış, 23 yaşında. “Okula girerken hedefim öğretmen olmaktı ama geçen sene fen-edebiyat mezunlarının pedagojik formasyon hakkı kaldırıldı. Öğretmen olma hayalim tamamen ortadan kalktı” diyor.

Barış bu sene öğretmenlik hayaliyle girdiği fakülteden gelecek belirsizliği ile mezun olacak. “Benim gibi binlerce öğrenci var ama sesimizi duyuramıyoruz” diyor. Bu durum, uykularının kaçmasına ve okulda performansının düşmesine neden olmuş. Barış’ın farklı alanlara yönelmekten başka şansı yok. Özel sektörün de parlak olmadığını biliyor ama İngilizcesini kullanabileceği dış ticaret ya da lojistik alanında işlere bakıyor. Firmaların tecrübe aramasından, genelde asgari ücret teklif edilmesinden Barış da şikâyetçi:

“Çalıştığım işte gelecek görmek, iyi şartlar istiyorum. Arkadaşlarla sohbetlerimizde çoğunlukla gelecek kaygısı üzerine konuşuyoruz. Avrupa gençliğine imreniyorum. Kendimi geliştirmek isterdim ama hayallerimizi gerçekleştirme şansımız çok yok. Geri gelmeyecek bu yaşları bu şekilde geçirmek yoruyor.”

Alphan Telek, Türkiye’de gençliğin, eğitimle yükselebilecekleri inancını yitirdiklerini söylüyor. Güvencesizlik ve geleceksizlik kaygısının gençlerde öfkeye neden olduğunu, gençlerin önümüzdeki seçimlerin kaderini değiştirme gücünü ellerinde tuttuğunu hatırlatıyor.


Kaynak: DW Türkçe

SODEV araştırması: Gençler eğitimli, ancak yoksul!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.