İlk olarak 2000 yılında Alman Beyin Tümörü Derneği tarafından 8 Haziran günü Dünya Beyin Tümörü Farkındalık Günü olarak belirlenmiştir ve bu gün dünya çapında insanlar beyin tümörü hakkında eğitilir ve farkındalık yaratmak amaçlanır.
Beyin oldukça karmaşık bir organ olmakla beraber beyin tümörü hakkında da bilinen birçok yanlış vardır. Çok spesifik olmamakla beraber, beyin tümörü olan hastalarda baş ağrısı, bilinç bulanıklığı, hafıza kaybı, kas seğirmesi, mide bulantısı, kusma, kollarda ve bacaklarda uyuşukluk, fokal nöbet ve konuşma bozuklukları görülebilir.
Beyin tümörleri genellikle çok spesifik olmayan şikâyetlerle ortaya çıkar. Dolayısıyla, bir beyin cerrahı tarafından erken teşhis edilmesi ve hastalığın ilerlemeden önce teşhis edilerek tedavi yönteminin erkenden planlanması önem teşkil etmektedir. Beyin tomografisi ve MR gibi görüntüleme yöntemleri, tanının koyulmasında önemlidir.
Beyin tümörleri, iki ana başlık altında sınıflandırılabilirler: kötü huylu (malign) ve iyi huylu (benign). Tüm kanser türlerinin yaklaşık %40’ı sonunda beyne yayılmaktadır ve beyin tümörleri çocuklarda en sık görülen kanser türleri arasında ikinci sırada yer almaktadır.
Yanlış bilinenin aksine tüm beyin tümörleri aynı değildir ve tümörlerin boyutuna, konumuna, kökenine ve derecesine göre kategorize edilen 120’den fazla beyin tümörü türü bulunur ve yine yanlış bilinenin aksine bu tümörler tamamen genetik kaynaklı değildir. Ebeveynlerden kalıtılan mutasyonlar, tümörlerin yaklaşık %5-10’una denk gelmekle beraber tümörlerin %90-95’i, bir kişinin ömrü boyunca genlerinde meydana gelen değişikliklerden kaynaklanır.
National Brain Tumor Society’nin açıkladığı Amerika’da yapılan istatistiklere göre, beyin tümörlerinin yaklaşık %58’i kadınlarda ve %42’si erkeklerde görülür ve beyin tümörlerinin %70’i benign, %30’u ise malign’dir.
Beyin tümörü teşhisi konan insanların çoğunda herhangi bir risk faktörü bulunmadığından ve bu tümörün bariz bir nedeni belirlenemediğinden ötürü öncesinde şunu yapın şunu yapmayın gibi tavsiyelerde bulunmak çok doğru değildir.
Sadece sağlıklı, radyasyondan ve stresten uzak bir hayat yaşayarak bu riski azaltmak mümkündür. Buna ek olarak, özellikle ailesinden ötürü risk grubunda bulunanların düzenli kontrollerini aksatmaması ve olası bir teşhisi daha erkene alması, yapılabilecekler arasında sayılabilir.