Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bağımsızlık savaşının en önemli adımı olan Büyük Taarruz’u başlattığı Afyonkarahisar’da AKP’li Afyonkarahisar Belediyesi skandal bir karara imza attı. Atatürk’ün Kocatepe silüeti Kent Konseyi’nin logosundan çıkarıldı.
Belediyeye bağlı Kent Konseyi’nin logosunda kentin simgesi olarak kabul edilen, Atatürk’ün Kocatepe’de çekildiği fotoğraf kaldırıldı, yerine Paşa Cami’nin fotoğrafı yerleştirildi. Afyonkarahisar Belediyesi’nin Temmuz ayı olağan meclis toplantısında gündem dışı söz alan CHP Meclis Üyesi Hüsnü Taşer, Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’e Kent Konseyi’nin logosunun neden değiştiğini sordu.
“Farkında değilim”
Taşer, “Afyon’un simgesi olarak kabul edilen Kocatepe’de çekilen Atatürk silüeti Afyonkarahisar Belediyesi Kent Konseyi’nin logosundan çıkartılarak yerine Paşa Caminin konulmasının maksadı nedir? “Bunun amacı Atatürk ismini ve resmini silmek midir?” diye sordu.
AKP’li Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek ise, “Bu logo değişiminin farkında değilim. Arkadaşımızı çağırırız. Nedir ne değildir, bilgilendirme yaparız” dedi. Konuyla ilgili ulaştığımız Kent Konseyi Başkanı Şemseddin Yasan ise, logonun neden değiştirildiğine ilişkin açıklama yapmaktan kaçındı. Yasan, “Şu bu konuyla ilgili konuşmak istemiyorum. Yakın zamanda kamuoyuna geniş bir açıklama yapacağım” şeklinde konuştu.
Atatürk’ün Kocatepe fotoğrafının hikayesi
Afyon Kocatepe’deki “anıt fotoğrafı” çeken Etem Tem, fotoğrafı nasıl çektiğini, ülkenin kaderini belirleyen o sabahı ve ardından gelen günlerde neler yaşandığını 1960 yılında Fikret Otyam ile yaptığı söyleşide şöyle anlatmıştı:
“O sabah Kocatepe’de bulunuyorduk. Taarruz, şafak vakti saat beşte başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa, günler ve geceler süren yorgunluğuna rağmen ayakta, vaziyeti adım adım takip ediyor, direktifler veriyordu.
Bir ara kumandanlardan ayrıldı. Tek başına, kayalıklar arasında dalgın ve düşünceli dolaşmaya başladı. Zaman zaman sahra dürbünleriyle düşman cephesine bakıyordu…
Bir aralık o kayalık tepenin ucuna geldi. Hafifçe eğilmişti. Başparmağı dudaklarının arasındaydı… Hemen objektifimi çevirdim, adeta nefes almayacak kadar bir sessizlik içinde deklanşöre bastım, resmini çektim. Saat 11’di… O gün 7×11 boyunda sekiz on rulo film çektim. Birkaç tane 10×15 cam…
Mustafa Kemal Paşa, bütün gün ağzına bir lokma koymamıştı…
Gece ric’ate (geri çekilme) başladılar. 2 Eylül’de Uşak’a girdik.
Vakit yoktu. Ahır bozması bir yerde birkaç film yıkadım. Fotoğraflar birbirinden güzeldi. Hemen dört tane yaptım, ertesi sabah götürdüm. İçeri aldılar. Berberi tıraş ediyordu. Odada portatif bir masa, bir portatif karyola, iki iskemle vardı.
Bir aralık odayı işaret etti: “A be…. Bu bir başkumandan odasına yakışmaz” dedi.
Salih (Bozok) odayı halılarla süsleyeceğini söyledi. Zira o gün Trikopis getirilecekti. Gazi, fotoğrafları aldı, baktı. Parmaklarını fotoğrafların üzerinde gezdirdi ve çekti: “Çok güzel, ” dedi.
9 Eylül’dü… Kadifekale’ye çıkmıştık. Zaman güneş batımına yakındı. Deniz pırıl pırıldı… Şehir ayaklar altındaydı… Körfezde bazı vapurlar vardı… Dumanlıydı vapurlar… Bir rapor geldi. Süvarilerimiz İzmir’e girmişti…
“Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri..” emri yerine getirilmişti. İzmir bizimdi yine…
“Sonra mı?.. Ha, evet… Sonra otomobillerle şehre girdik.
İlk işim bir fotoğrafçı bulmak oldu. Kocatepe’de çektiğim sekiz on rulo filmi bir Rum fotoğrafçıya verdim. Zaman geçirmek için etrafta biraz döndük, dolaştık…
Sonra yeniden geldik. Fotoğrafçı geldiğimizi, içeri girdiğimizi görünce “fotoğraflarınız bir harika!” diye bağırdı. Baktım fotoğraflar daha yaş yaştı… Doya doya baktım…Hakikaten birer harikaydı… Taa Uşak’tan İzmir’e kadar bu anı bekliyordum.
Fotoğrafların kuruyup, hazır olması için bir gün daha lazımdı. Ertesi günü gelip almak üzere karargaha, Bornova’ya döndük.
Ertesi sabah otomobille indik İzmir’e… Millet yollara dökülmüştü… Bayram vardı… “Biraz sonra Mustafa Kemal gelecek” dedik…
Görmeliydiniz o anı… İzmir yanıyordu… Ne dost ne düşman belliydi… Cayır cayır yanıyordu İzmir… Fotoğrafçı dükkanının olduğu yere güçlükle varabildik. Fakat ne görelim?.. dükkan yanmıştı…
Uşak’ta o ahır bozması yerde yıkayabildiğim birkaç film kalmıştı elimde… Ötekilerin hepsi fotoğrafçı dükkanıyla birlikte yandı kül oldu…”
Kocatepe ve Atatürk silüetinin önemi
Kocatepe Atatürk Anıtı ve Kitabesi, Afyonkarahisar ili Merkez ilçesine bağlı Büyük Kalecik Kasabası sınırları içinde ve 1874 rakımlı Kocatepe üzerinde bulunmaktadır. Asfalt olan yolu, kar yoğunluğu nedeniyle kış mevsiminde kapalıdır. Kocatepe; Anadolu’nun ve Türk Ulusu’nun kurtuluşunu sağlayan Büyük Taarruz’un 26 Ağustos 1922 tarihinde Başkomutan Mustafa Kemal tarafından başlatıldığı, sevk ve idare edildiği yerdir.
Coğrafi yapısı itibariyle, Afyonkarahisar ve Sinanpaşa ovalarına hakim bir tepedir. Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları 25 Ağustos 1922 akşamı Kocatepe‘ye gelerek 26 Ağustos sabahı Büyük Taarruz’u burada başlatmışlardır. Büyük Taarruz’un ilk safhasını burada tesis edilen karargâhından ve halen mevcut olan siperden bizzat sevk ve idare eden Başkomutan, 27 Ağustos 1922 günü öğle üzeri Kocatepe’den ayrılmıştır.
Milli Mücadele’nin temel taşlarından biri olan Kocatepe’ye, 1953 yılında Milli Savunma Bakanlığı’nca kesme taştan anıt yapılmış ve üzerine çiçek kabartmalı mermer yazıt konulmuştur. 1993 yılında ise Kültür Bakanlığı tarafından Atatürk Anıtı ve çevre düzenlemesi yapılarak ziyarete açılmıştır. 4 ton ağırlığındaki Kocatepe Anıtı bronzdan yapılmış olup, kaidesi ile beraber 7.5 metre yüksekliğindedir.
Afyonkarahisar’da her yıl 26-30 Ağustos tarihleri arasında yapılan Zafer Haftası kutlamaları 26 Ağustos günü, Kocatepe’de yapılan ilk tören ile başlayarak 5 gün sürmektedir. Böylesine büyük bir öneme sahip olmasına rağmen ziyaretçi yoğunluğu oldukça düşüktür. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna beşiklik eden, kısa sürede alınan kesin sonuçlu zaferleri ile hafızalarda yer eden bu alanı ilköğretim seviyesindeki çocuklarımızın ziyaret etmesinin sağlanması gerekir.