Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sosyal medyaya müdahale sinyali: Bu konuda yaptığımız bir çalışma var, daha fazla katlanamayız!
Muhalefetin ‘yalan terörünü siyasetin tek malzemesi yaptığını’ öne süren Erdoğan, sosyal medyaya müdahale sinyali de verdi ve “Ekim ayından itibaren bununla ilgili de Meclis’te bir çalışma yürütülecek” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs ziyaretiyle ilgili olarak gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriyelilere yönelik sözlerine dair, “‘Kuvay-ı Milliye geleneğinden geliyorum’ diyor ama bir defa Kuvay-ı Milliye ruhundan haberi yok” ifadelerini kullandı.
Erdoğan ayrıca, Macron ve Miçotakis ile birebir görüşmelerde ne konuştuklarını, iki liderin daha sonra nasıl yol aldıklarını açık açık anlattı. Erdoğan ayrıca gazetecilerin seçim barajı sorusuna yanıt verdi.
Erdoğan, özetle şunları söyledi:
“Kıbrıs’ı dert edindik”
“20 yıl öncesinin Kuzey Kıbrıs’ı ile bugünün Kuzey Kıbrıs’ı mukayese edilemeyecek derecede değişmiştir, alt yapısıyla üst yapısıyla gelişmiştir. Hamdolsun bunları başardık. Bizden önceki iktidarlar bunları maalesef başaramadılar; böyle bir dertleri de zaten yoktu. Ama bizim derdimiz vardı. Biz ülkemizde kendimize neyi dert edindiysek, aynısını burada da kendimize dert edindik ve adımlarımızı da buna göre göre attık, atıyoruz.
Tabii burada bize hep bazı bariyerler oluşturuldu. Bu bariyerler sebebiyle de burada atılması gereken adımlar gecikti. Düşünün, susuzluğa talim eden bir Kuzey Kıbrıs vardı. Şimdi Türkiye’den buraya denizin altından su getiriyoruz. Ve biz bir meydan okuma da yapıyoruz; Güney’e diyoruz ki “İsterseniz size de buradan su verebiliriz. Bunun adını da Barış Pınarı koyarız.” İsteyemediler. Şu anda hala tankerlerle Yunanistan’dan Güney’e su getiriyorlar. Tabi biz onların hepsini elhamdülillah aştık.”
“Maraş açılımı, esasen bir barış projesidir”
“Birlik, kardeşlik ve dostluk hislerinin hâkim olduğu bu mübarek bayram günlerinin manevi iklimini Kıbrıslı kardeşlerimizle paylaşmış olduk. Kıbrıs Türk halkıyla dayanışmamızı da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne olan desteğimizi de en üst düzeyde sergiledik, sergilemeye de devam edeceğiz.
Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar ile kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdik. Başbakan Sayın Ersan Saner ve bakanlarla da bir arada olduk. Milli Kıbrıs davamız ve Doğu Akdeniz’deki gelişmeler özelinde fikir teatisinde bulunduk. Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki iş birliğini ve dayanışmayı daha da güçlendirmek üzere atılacak adımları ele aldık. İş birliğimizin farklı boyutlarını yansıtan projelerin açılış ve tanıtım törenlerini de gerçekleştirdik. Maraş açılımının ikinci aşamasını hayata geçirdik. Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümetini açılım konusunda ortaya koydukları dirayetli duruş ve bu kapsamda aldıkları karar için bir kez daha tebrik ediyorum. Maraş açılımı, esasen bir barış projesidir. Buna da böyle bakmak gerekiyor. Tüm adımlar şeffaf bir şekilde uluslararası hukuk temelinde atılmaktadır. Adadaki iki halkın da yararına olacak bu girişimin kara propagandaya malzeme yapılması da nafiledir. Mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla çıkılan bu yolda, Kıbrıs Türk makamlarını desteklemeye devam edeceğiz.”
“Türk tarafı, barış için çaba gösteren tek taraf”
Şunu inanarak söylüyorum; Türk tarafı Adada ve bölgede barış ve istikrar için çaba gösteren tek taraftır. Güney’in böyle bir derdi yok. Garantör ülke olarak maalesef Yunanistan’ın böyle bir derdi yok. Yine garantör ülke olarak İngiltere’nin de böyle bir derdi yok. Bunun dışındaki ülkelere baktığımızda, başta ABD olmak üzere onların da böyle bir derdi yok. İşte bugün bizim bu konuşmamızın haberini almış olacaklar ki onlar da hemen Miçotakis’in önderliğinde ne kadar Türkiye düşmanı varsa onlarla böyle bir toplantıyı düzenlediler. Kim nerede ne yaparsa yapsın, biz bunların karşısında dimdik duracağız.”
“Gerçekçi bir çözüm vizyonu ortaya koyuyoruz”
“Müzakerelerin iki toplum arasında değil, iki devlet arasında yürütülmesinin de zamanı gelmiştir. Bunun için de biz üçüncü kişileri kesinlikle aramıza sokmamakta kararlıyız ve böyle bir şeyi kabul etmemiz de mümkün değil. Bunu da biz zaten ilgililere yeri geldiği zaman hep söyledik, söylüyoruz. Fakat tüm bunlara rağmen Türk tarafı olarak biz bu yapıcı anlayışımızı değiştirmeden milli davamız Kıbrıs meselesinde yeni bir sayfa açtık. Çözüm sağlamadığı defalarca kanıtlanmış parametrelere takılıp kalmak yerine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile birlikte adil, sürdürülebilir ve gerçekçi bir çözüm vizyonu ortaya koyuyoruz. Meselenin özüne inerek, her şeyden önce Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit statüsünün tescil edilmesi gerektiğini de savunuyoruz.
Kıbrıs Türkünün müktesep hakları garanti altına alınmadan başlayacak yeni bir müzakere süreci başarısız olmaya mahkumdur. Bunun zaman kaybından başka hiçbir anlamı yoktur. Bu mücadelede omuz omuza, el ele yürümeye devam edeceğiz. Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en büyük gücü birliği, beraberliği ve kardeşliğinden gelmektedir. Bunu bozmaya çalışanlar, ne içeride ne dışarıda, hiçbir netice alamayacaklardır. Bunu da çok rahatlıkla söyleyebilirim.”
Mustafa Akıncı’ya gönderme
“Ben buradaki görüşmelerimizde özellikle de Kıbrıs’ın yarınlarına yönelik, Kuzey Kıbrıs halkının çok daha özgüven kazandığını gördüm. Bunun da bahtiyarlığı içindeyim. Önceki akşam Kuzey Kıbrıslı gençlerle de bir araya geldik. Bu sohbette ve ikili görüşmelerimde de hepsinde yine o özgüveni gördüm. Bu da beni ayrıca mutlu etti. Üniversitelerde de gayet güzel gelişmeler var. Üniversitelerin başarılarının artarak devamı temennimizdir. Bayram namazını kıldığımız caminin adını taşıyan Hala Sultan imam hatip okulu, ilahiyatı da Akıncı döneminde çok sıkıntılar yaşadı. Şimdi elhamdülillah o sıkıntıları aşmış vaziyetteler. Buralardan da inşallah işin manevi mimarları yetişecek. Bu da bizim için ayrı bir sevinç kaynağı.”