Kapımıza gelerek ürün pazarlayan satıcılarla mutlaka karşılaşmışızdır. Pandemi sebebiyle bir nebze azalmış olsa da bu satış tekniği devam etmektedir. Satıcıların ikna edici konuşmaları ve tatlı dillerine aldanarak mağduriyet yaşayan pek çok vatandaşımız bulunmaktadır.
Deşifre – Kapıdan satış yoluyla dolandırıcılık
Dolandırıcılık suçu şartlarının oluşabilmesi için fail, kullandığı hile ile mağduru yanıltmalı, aldatıcı davranış ve yalanlara itibar eden mağdurdan haksız çıkar elde etmelidir. Hilenin aldatıcı bir yalan olup olmadığı olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmeli. Mağdurun sübjektif durumu, eğitimi, fiil ile ilişki biçimi, yapılan hilenin şekli, hile için belge kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin özellikleri ayrı ayrı dikkate alınmalıdır. Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye “bir yıldan beş yıla” kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir.
Kapıdan satış dolandırıcılığı hakkında nelere dikkat etmeliyiz? Hangi ürünleri satın alabiliriz? Kimler kapıdan satış yapma yetkisine sahiptir? Kapıdan satış yapılamayacak durumlar nelerdir? Avukat Serkan Kara pek çok soruyu cevapladı. Kendisine teşekkür ederiz.
Kamuoyunda “kapıdan satış” olarak bilinen bu dolandırıcılık türünde hangi mevzuat ve yönetmelik uygulanmaktadır?
Kapıdan satış olarak bilinen bu durum Türk Ceza Kanunu Madde 157-158 maddesi “dolandırıcılık” adı altında Türk Hukukunda uygulama alanı bulmaktadır. Ayrıca “İş Yeri Dışında Kurulan Sözleşmeler Yönetmeliğine” ile düzenlenmektedir.
Kapıdan (doğrudan) satış yoluyla hangi ürünler satın alınabilir?
Doğrudan satış yoluyla halen ülkemizde Doğrudan Satış Derneğine üye firmalardan ev aletleri, kozmetik ürünleri, kişisel bakım ürünleri, ev bakım ürünleri ve sağlıklı yaşam ürünleri temin edilebilir.
Kapıdan satışı yapılmayacak durumlar nelerdir?
– Finansal hizmetler.
– Taşınmaz malların veya bu mallara ilişkin hakların oluşumu, devri veya kazanımı.
– Konut kiralama.
– Paket turlar, devre tatil, uzun süreli tatil hizmeti ve bunların yeniden satımı veya değişimi.
– Günlük tüketim maddelerinin, satıcının düzenli teslimatları çerçevesinde tüketicinin meskenine veya iş yerine götürülmesi gibi alışverişlerin kapıdan satışı yapılmamaktadır. Ayrıca bu durum yönetmeliğin 2. Maddesinde yer almaktadır.
Kimler kapıdan satış yapma yetkisine sahiptir?
Her şeyden önce aklına esen bir kimse dilediği şekilde kapıdan satış yapamamaktadır. Sadece bu konuda yetkili olan kişiler bu tür satışı yapabilirler. Yani bu işi yapacak kimselerin yetki belgesi bulunması gerekmektedir. (Örneğin acente adına çalışan bir kimse) Vatandaşın kapısına gelen bir satıcının yetki belgesinin olup olmadığı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın resmi sitesinden sorgulanabilir.
Kapıdan satış yapmak için gelen kişi tüketiciyi ne şekilde bilgilendirmelidir?
Kapıya gelen satıcı sözleşme veya başka herhangi bir bağlayıcı anlaşmadan önce tüketiciye “ön bilgilendirme” yapmak zorundandır. Bu bilgilendirme “en az on iki punto büyüklüğünde, anlaşılabilir bir dilde, açık, sade ve okunabilir bir şekilde yazılı olarak” yapılması gerekmektedir. (Yönetmelik Md. 5)
Tüketiciye yapılan ön bilgilendirmenin ispat yükü hangi tarafa aittir?
Bu konuda ön bilgilendirmenin yapıldığına dair ispat yükümlülüğü satıcıya aittir.
Tüketiciye sunulacak ön bilgilendirmenin içeriği ne şekilde olmalıdır?
Bilgilendirme ve aydınlatma içeriği şu şekilde olmalıdır;
– Sözleşme konusu mal veya hizmetin temel nitelikleri,
– Satıcı veya sağlayıcının adı veya unvanı ile iletişim bilgileri,
– Mal veya hizmetin Türk Lirası olarak vergiler dahil toplam fiyatı,
– Cayma hakkının olduğu durumlarda, cayma hakkının kullanılma şartları.
Kapıdan satış dolandırıcılığıyla karşılaştığımızda yapılması gereken hukuki işlemler nelerdir?
Öncelikle cayma hakkını kullanabilmek için en geç malın fiziki tesliminden sonra 14 gün içinde satıcı firmaya “Cayma Hakkı Bildirimi” nin iadeli taahhütlü şekilde mektup şeklinde gönderilmesi gerekmektedir. Bu gönderilen mektubun bir nüshasını ve gönderi dekontunu saklamakta fayda var. Akabinde satışı gerçekleştiren firmayı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na bildirilmesi gerekmektedir. Polis, jandarma veya savcılığa dolandırıcılık (TCK m. 157-158) suçu ihbarında bulunulabilir.
Satıcı ve tüketici arasında yapılan sözleşme nasıl olmalıdır?
Satıcı ve tüketici arasında yapılan sözleşmede de uyulması gereken kurallar vardır. Her yazılı metin sözleşme sayılmamaktadır. Bakanlık tarafından belirtilen şekil ve içeriğe haiz olmayan belgeler Bakanlık tarafından “sözleşme” olarak kabul edilmemektedir.
Sözleşmede aşağıdaki hususların açık, net bir şekilde belirtilmesi zorunludur:
– Sözleşme konusu mal veya hizmetin temel nitelikleri,
– Tüketicinin adı soyadı ile satıcı veya sağlayıcının adı veya unvanı, varsa MERSİS numarası,
– Satıcının açık adresi, telefon, faks numarası ve benzeri iletişim bilgileri,
– Mal veya hizmetin Türk Lirası olarak vergiler dahil toplam fiyatı,
– Sözleşmenin kurulduğu tarih,
– Malın veya hizmetin teslim veya ifa tarihi,
– Ödemeye ilişkin bilgiler,
– Cayma hakkının olduğu durumlarda, bu hakkın kullanılma şartları, süresi ve usulüne ilişkin bilgiler,
– Cayma bildiriminin yapılacağı açık adres, faks numarası veya elektronik posta bilgileri gibi birçok bilgi açık sade ve net bir şekilde yazılmalıdır.
Tüketiciye tanınan “sözleşmeden cayma hakkı kaç gündür ve kullanılmadığı zaman yaptırımları ne şekildedir?
Bu konuda tüketiciye tanınan cayma hakkı süresi 14 (on dört) göndür. Aksi halde tüketici cayma hakkının kullanılamadığı takdirde (Yönetmeliğin 14’üncü maddesinde belirtilmektedir), tüketicinin cayma hakkından faydalanamayacağına ya da hangi koşullarda cayma hakkını kaybedeceğine ilişkin bilgiler sözleşmede belirli olmalıdır.
Ayrıca, “Bu sözleşmenin kurulduğu veya malın teslim alındığı tarihten itibaren on dört gün içerisinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin cayma hakkınız bulunmaktadır. Cayma süresi içinde sözleşmeye konu mal veya hizmet karşılığında herhangi bir isim altında ödeme yapmanızı veya borç altına sokan herhangi bir belge vermenizi istemeyeceğimizi ve cayma bildiriminin tarafımıza ulaştığı tarihten itibaren en geç on dört gün içerisinde malı geri almayı taahhüt ederiz.” ifadesi (sözleşmenin birinci sayfasında ve on altı punto büyüklüğünde koyu harflerle yazılması zorunludur) Ayrıca satıcı ve tüketici arasında yapılan sözleşmede: “Sözleşmenin bir örneğini elden teslim aldım.” ifadesini ve cayma hakkının kullanılabildiği sözleşmeler için “On dört gün içinde cayma hakkımın olduğu konusunda bilgilendirildim.” ifadesini tüketicinin kendi el yazısı ile yazması gerekmektedir.
Satıcı, sözleşme ve yönetmelikteki şartlara uymadığı takdirde cayma hakkının akıbeti ne şekilde olacaktır?
Satıcının yönetmelikte belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket etmesi veya tüketiciyi cayma hakkı konusunda gerektiği şekilde bilgilendirmemesi durumunda tüketici, cayma hakkını kullanmak için on dört günlük süreyle bağlı değildir. Aksi durumda satıcı veya sağlayıcı, cayma bildiriminin kendisine ulaştığı tarihten itibaren on dört gün içinde malı geri almakla yükümlüdür. Bu süre içerisinde malın geri alınmaması durumunda, tüketici malı muhafaza etmekle yükümlü değildir.
Sözleşmeden cayma hakkının süresinin belirlenmesinde ne gibi şartlar önem arz etmektedir?
Bu konuda sözleşmeden Cayma hakkını takip etmek gerekmektedir. Cayma hakkı süresinin belirlenmesinde;
Tek sipariş konusu olup ayrı ayrı teslim edilen mallarda, tüketicinin veya tüketici tarafından belirlenen üçüncü kişinin son malı teslim aldığı gün,
– Birden fazla parçadan oluşan mallarda tüketicinin veya tüketici tarafından belirlenen üçüncü kişinin son parçayı teslim aldığı gün,
– Belirli bir süre boyunca malın düzenli tesliminin yapıldığı sözleşmelerde, tüketicinin veya tüketici tarafından belirlenen üçüncü kişinin ilk malı teslim aldığı gün esas alınır.
Satıcı cayma süresi içinde tüketiciden para talep edebilir mi?
Satıcı cayma süresi içerisinde sözleşmeye konu mal veya hizmet karşılığında tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını veya tüketiciyi borç altına sokan herhangi bir belge vermesini isteyemez.
Satıcı veya Sağlayıcın sözleşme hükümlerine uymaması veya hileli satış yapması durumunda uygulanacak hukuki müeyyideler nelerdir?
Öncelikle satıcı sözleşmedeki hükümlere uymazsa veya sattığı mal ayıplı çıkması durumundan satıcıya ve bağlı olduğu kuruma; Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuru yapılarak T.C.K madde 157-158 dolandırıcılık isnadından suç duyurusunda bulunabilmektedir. Dolandırıcılık suçu, takibi şikayete bağlı suçlar kategorisinde değildir. Savcılık suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez re’sen soruşturma yapmak ve suçun işlendiği kanaatindeyse kamu davası açmak zorundadır.
Dolandırıcılık suçu için şikayet süresi yoktur. Ancak suçun en basit halinde dava zamanaşımı süresi 8 yıl olduğundan en geç 8 yıl içinde şikayet hakkının kullanılarak olayın savcılığa bildirilmesi gerekir. T.C.K madde 157 vd. olan dolandırıcılık suçuna değinecek olursak; Dolandırıcılık suçunun unsurlarından olan hile, nitelikli bir yalandır. Hile teşkil eden yalan belli ölçüde ağır ve yoğun olmalı, ustaca sergilenerek mağdurun yalanı kontrol ihtimaline imkan vermemelidir.
Dolandırıcılık suçu şartlarının oluşabilmesi için fail, kullandığı hile ile mağduru yanıltmalı, aldatıcı davranış ve yalanlara itibar eden mağdurdan haksız çıkar elde etmelidir. Hilenin aldatıcı bir yalan olup olmadığı olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmeli. Mağdurun sübjektif durumu, eğitimi, fiil ile ilişki biçimi, yapılan hilenin şekli, hile için belge kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin özellikleri ayrı ayrı dikkate alınmalıdır. Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye “bir yıldan beş yıla” kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir.
Konuyla ilgili cezai uygulamaların emsali var mıdır?
Aşağıda Yargıtay’ın kapıdan (doğrudan) satış ile ilgili yerleşik emsal kararı bulunmaktadır.
T.C. YARGITAY 15. Ceza Dairesi,2012/9534 Esas numaralı,2014/4151 Karar numaralı ve 06.03.2014 tarihli verdiği karar emsal niteliktedir. Şöyle ki;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Somut olayda; suç tarihleri itibariyle kapıdan satış yetkileri iptal edilen Karpa Turizm Tekstil Dayanıklı Tüketim Malları Pazarlama Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nde pazarlamacı olarak çalışan sanığın, katılanların ikametlerine farklı tarihlerde giderek çekilişle ev eşyası vereceklerini söyleyerek bir zarf çektirdiği, her birine koltuk takımı, fırın ve buzdolabı gibi nispeten daha pahalı olan hediyeler kazandıklarını söyleyerek, şimdilik kaydıyla tencere seti ve mini fırın gibi ürünler teslim ederek güven oluşturdukları, akabinde katılanlardan bir miktar nakit para alıp, taksitli satış sözleşmesi ve bono imzalattıktan sonra, herhangi bir fatura ya da sözleşme örneği vermeksizin, şirketin posta çeki hesabının yazılı olduğu kağıt parçası verdikten sonra ücreti bu hesaba yatırmaları gerektiğini, şimdilik kaydıyla verdikleri ürünleri açmadan yeni açılacak mağazaya getirdiklerinde kendilerine çekilişle kazandıkları asıl ürünün teslim edileceğini söyleyerek hileli hareketlerle haksız menfaat temin ettiğinin
anlaşılması karşısında, sanığın her bir katılana yönelik eylemi nedeniyle ayrı ayrı dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine dair kabulde isabetsizlik görülmemiştir.
Biyografi: Av. Serkan Kara
2015 yılı Ocak ayında Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.
2012-2013 yılları arasında Köln Üniversitesi bünyesinde CUSL Amerikan Hukuku sertifikası aldı.
2016 yılında Serka Hukuk Bürosu’nu kurdu. Bu bünyede Uluslararası hukuk, birçok konsolosluk ve yabancı müvekkil ağırlıklı olarak hizmet vermektedir.
Avukat Serkan Kara, aynı zamanda Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Genel Başkan Yardımcılığını yürütmektedir.