Temmuz ve ağustos aylarında kullanıcılar, elektrik faturalarının bir önceki döneme göre daha yüksek geldiğini belirterek itiraz ediyor. Bir önceki dönem 150 lira gelen elektrik faturasının 250, 300 lira gelen faturanın 500 liraya çıktığı örnekler mevcut. Birçok platformda faturalarını paylaşan vatandaşlar, aradaki farkın nedenini sorguluyor.
Yüksek elektrik faturalarının nedeni nedir?
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ’a göre bunun iki nedeni var. Birincisi, Türkiye genelinde temmuz ayının ilk iki haftasında faturalandırma yapılmadı ve fatura dönemleri 30 yerine 40 günü kapsadı. Bu da beraberinde yüksek faturaları getirdi.
Faturaların daha yüksek olmasının ikinci nedeni ise artan elektrik kullanımı. Meblağların gelecekte daha da artabileceğini söyleyen Özdağ, dağıtıcı firmaların faturalardaki rolünü de örnekler üzerinden anlattı.
“Faturalarda ilk okuma ile son okuma arasında geçen zaman önemli”
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) yılda dört kez, 1 Ocak, 1 Nisan, 1 Temmuz ve 1 Ekim tarihlerinde olmak üzere yeni elektrik tarifesi yayınlıyor. 2008 yılından bu yana uygulanan bu yöntemin sadece bir istisnası, 2018 yılının Ağustos ve Eylül ayında yaşandı. Seçim nedeniyle temmuzda zam yapılmamış, 2018 ağustos ve eylül aylarında üst üste zam yapılmıştı. Son olarak ise EPDK 1 Temmuz 2021 tarihinde elektrik birim fiyatına zam açıkladı.
EMO Yönetim Kurulu Üyesi Özdağ’ın aktarımına göre 1 Temmuz’da elektrik fiyatlarına, 1 Ocak 2021 tarifesine göre yüzde 15 zam geldi ve bu tarihten sonra ilave bir zam olmadı. Zamlı tarifenin yer alacağı faturaların temmuz ayının ilk iki haftasında kesilmediğini, yani sayaçların okunmadığını belirten Mehmet Özdağ, son dönemdeki faturaların kabarık olmasının nedenine ilişkin şunları söyledi:
“Türkiye genelinde, temmuz ayının ilk haftası içerisinde okunup bize temmuz ayı içerisinde gelmesi gereken faturalar gelmedi. Dolayısıyla bugünlerde dile getirilen yüksek tutarlı faturalar 30 günlük değil. Örneğin ben evimin faturasını inceledim. Haziran döneminde 137 lira ödemişken, bu fatura döneminde ise 201 lira fatura geldiğini gördüm. Ama bu 30 günün bedeli değildi. 38 günlük idi. Kullanıcıların yüksek buldukları faturalarının kaç günlük olduğuna bakmaları gerekiyor. İlk okuma ile son okuma arasında ne kadar zaman geçmiş bu önemli. Bayramdan önce evlerimize elektrik faturası göndermeleri gerekiyordu fakat göndermediler. Bu faturalar 28 günlük, 30 günlük gelmesi gerekirken şu anda 40 günlük kesiliyor.”
2021 Temmuz ayında, bir önceki yıla göre elektrik kullanımı yüzde 9,4 arttı
Özdağ’a göre son dönemde yaşanan fatura artışlarının bir diğer nedeni ise yüksek elektrik kullanımı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye genelinde kullanılan elektrik miktarının 2021 Temmuz ayında, Temmuz 2020’ye göre yüzde 9,4 oranında arttığını belirten Özdağ, “Yani bir yıl öncesine göre temmuz ayında yüzde 9,4 daha fazla elektrik kullanmışız. Bu, evlerimizde daha fazla buzdolabı, biraz daha fazla derin dondurucu ve klima kullanıldığı anlamına geliyor” dedi.
100 kwh tüketimli faturada kime ne kadar ödeniyor?
Yüksek elektrik faturalarının dağıtım şirketlerinden kaynaklandığı iddiası da oldukça yaygın. Dağıtım şirketlerinin EPDK’nın belirlediği kurallar dışında bir şey yapma imkanının olmadığını belirten Özdağ, “Bir kişinin gecikmiş borcu, bir iki ay önceden açma- kapatma bedeli ya da dağıtım şirketiyle sözleşmeden kaynaklanan bir alacak- verecek ilişkisi yoksa faturası EPDK’nın tarifeleri gereği uygulanır. Dağıtım şirketlerinin ekstra yansıttığı bir şey yoktur. Dağıtım şirketleri kâr ediyor mu tabii ki ediyor. Ama bu başka bir boyut” ifadelerini kullandı.
Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin (EÜAŞ) her yıl yaklaşık olarak Türkiye’de faturalandırılan elektrik tüketiminin yüzde 40 ile yüzde 50’sini toptan fiyattan dağıtım şirketlerine ya da görevli tedarik şirketlerine verdiğini belirten Özdağ, EÜAŞ’ın verdiği toptan fiyatın Kwh’sinin 23,76 kuruş olduğunu söyledi.
Dağıtım şirketlerinin EÜAŞ’tan 23,76 kuruşa aldığı elektriği kullanıcılara 47,43 kuruşa fatura ettiğini belirten Özdağ, şöyle devam etti:
“Örneğin Ankara’da EnerjiSA, kendi bölgesindeki elektrik abonelerinin tükettiği elektriğin yarısını EÜAŞ’tan, 23,76 kuruştan alıyor. Diğer yarısını da kendi üretim şirketlerinden ya da ikili anlaşmalarla başka elektrik üretim santrallerinden alıp elektriğini tedarik ediyor. EÜAŞ’tan 23,76’ya alırken evimize gelenin tutarı 47,43 oluyor. Bunun ne kadarı masrafa gidiyor, ne kadarı kâr oluyor bunları benim hesaplamam çok mümkün değil.
Bir haneye gelen 100 Kwh tüketimli faturanın toplam tutarı 91,73 TL’ye denk düşer Bu kullanımın 47,43 TL’si enerji bedeli, 26,51 kuruşu dağıtım bedeli, 17,79 kuruş da vergi ve fonlardır. Dağıtım bedelinin yüzde 95’i dağıtım şirketinin kasasına gider, yüzde 5’i de Türkiye Elektrik İletim A.Ş.’ye (TEİAŞ) gider.”
“Dağıtım şirketlerinin 12-13 milyar dolarlık borcu nasıl ödeniyor, ödendi mi bilgi yok”
Elektrik dağıtım şirketlerinin ödemeleri gereken borçlarını abonelere yansıttığı ve faturaların bu nedenle arttığı iddiaları da gündemde. Söz konusu iddialara ilişkin, “Bunu benim söyleyebilmem için resmi bir belge görmem lazım. Ben EPDK’ya bakarım, Enerji Bakanlığı’na bakarım ve bunun üzerinden konuşabilirim. Böyle iddialar havada kalıyor” diyen Özdağ, dağıtım şirketlerinin borçlarının akıbetinin belirsiz olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Enerji sektörünün 2019 yılında toplam 47 milyar dolar borcu vardı. Bu borcun 12,13 milyar doları dağıtım şirketlerinindi ve yapılandırıldı. Bu bilginin yayınlandığı 2019 Eylül’den bu yana bu borç nasıl ödeniyor ya da ödendi mi en ufak ilave bir bilgi gelmedi. Bunun faturalara yansıma şansı yok çünkü bu durumun bir tarifesinin olması lazım. Bunun faturalardan tahsil edilmesinin bir dayanağının olması lazım. Böyle bir artış varsa bunun söylenmesi gerekir.”
“Türkiye’nin tükettiği elektriğin yüzde 70’inin bedeli dolar cinsinden üreticisine ödeniyor”
Türkiye’de kullanıcıların elektriğe yüksek tutarlarda ücret ödenmesinin nedeni de merak konusu. Türkiye’nin tükettiği elektriğin yüzde 70’inin bedelini dolar cinsinden üreticisine ödediğini belirten Özdağ, dolar kurundaki yüksekliği işaret ediyor. Türkiye’de bin 800 civarında lisanslı elektrik üreticisi olduğunu söyleyen Özdağ, yüksek oranlarda fatura ödenmesinin nedenlerine dair şunları kaydetti:
“2020 ve 2021 yıllarında su gelirleri azaldı. Yani son iki yıldaki kuraklık nedeniyle Hidro Elektrik Santralleri’nin elektrik üretiminde 2019 yılına göre düşüşler yaşandı. Dolayısıyla da elektrik üretiminde doğal gazın ve kömürün payı arttı. Şu anda tükettiğimiz elektriğin yüzde 48’inin kaynağı yurt dışında. Geri kalanı nasıl tamamlıyoruz? Hani rüzgâr ve güneş ‘yerli ve milli’ deniyor ya, yüzde 20’lik elektrik ihtiyacı buradan karşılanıyor. O rüzgâr, güneş ve sudan elde ettiğimiz elektriğin bedelini de piyasa fiyatının neredeyse iki katına yakın dolar cinsinden üreticisine ödüyoruz. YEKDEM diye yenilenebilir enerji kaynağı suistimali var. Kalan yüzde 30’luk elektriğin büyük kısmını da ya alım garantisi var ya da başka sübvansiyonlar var. Dolayısıyla elektriği pahalıya mâl ediyoruz. Bizim son elektrik zamlarımızdaki artışların ana kaynağı Döviz-TL kurundaki artış.”
“Şirketlerin faturalara yansıttığı dağıtım bedeli son 5 yılda yüzde 124 arttı”
Dağıtım şirketlerinin rolünün de faturalara yansıdığını belirten Özdağ, Türkiye’de 21 dağıtım bölgesi olduğunu, bazı şirketlerin dağıtım bölgelerinde ya doğrudan ya da ortaklı yapılarla çalıştığını söyledi: “Burada da bir tekel var. Elektrik enerjisi üretim ve dağıtımında gelinen yer de bir anlamda özel şirket tekeli. O şirketlerin de elektrik enerjisi dağıtımında büyük payları var.
Elektrik dağıtım şirketleri faturayı etkileyen yapılar. Bu şirketlerin giderlerinin tümünü faturalar üzerinden kullanıcılar ödüyor. O giderlerin çoğunu da şeffaflık olmadığı için bizim izleme ve takip etme şansımız yok. Son beş yılda dağıtım şirketlerinin faturalara yansıttığı bedeli örnek üzerinden anlatayım;
1 Ocak 2016 tarihinde 100 Kwh elektrik kullanılan bir faturada şirketlerin aldığı dağıtım bedeli tutarı 11,84 liraydı. 25 Ağustos 2021 tarihinde 100 Kwh elektrik kullanılan bir faturadaki dağıtım bedeli 26,51 kuruş oldu. Geçen beş yılda aradaki fark 14,67 kuruş. Yani altı yıla yakın sürede dağıtım bedeli tutarı yüzde 124 artmış durumda. Yani ne dağıtıyorsun? Sizin yüzde 124 artacak nasıl bir gideriniz olabilir? Evime elektriği getirirken petrol mü kullanıyorsun? Enerji bedelindeki artışı yorumlayabiliriz, doğal gaz ve kömür ithal diyebilirim. Ama dağıtım şirketlerinin yüzde yüz 24 artışını izah edemem.”
Elektriğe yeni zamlar kapıda!
EMO Yönetim Kurulu Üyesi Özdağ’a göre kullanıcıları ileride daha yüksek faturalar bekliyor. 2021 Ağustos ve Temmuz tüketiminin bir yıl önceki tüketime göre yüzde 10’a yakın arttığını, barajlardaki su sıkıntısından dolayı EÜAŞ’ın elektrik üretimindeki payının yüzde 20’lerden yüzde 16.54’e gerilediğini belirten Mehmet Özdağ, “Yani Türkiye’de elektriğin yüzde 83,5’ini özel sektör üretiyor” dedi ve olası artışlara ilişkin şunları söyledi:
“Elektriğin piyasa takas fiyatı bir yıl önce bu zamanlarda megawatt saati yaklaşık 300 lirayken şu anda 520 lira. İki aydır böyle seyrediyor. Yani elektrik piyasasındaki elektrik üretiminin maliyeti son iki aydır neredeyse tavandan gidiyor. 1 Ekim’e kadar zam yapmadan dayanamayabilirler. Yani 1 Eylül’de ara zam gelme olasılığı var. Ekime kadar bu fiyatlarla dağıtım şirketlerinin ve üretim şirketlerinin talepleri karşılanamayabilir. Çünkü dağıtım şirketleri bir biçimde pahalı elektriği alıyor, enerji bedeli üzerinden piyasaya veriyor. Yarısını EÜAŞ yarısını da piyasadaki üreticilerden alıyor. İki ay önce piyasadan aldığı fiyatla şu an aldığı fiyat arasında yüzde yüz artış var. Çok büyük iddialı rakamlar söylemek istemiyorum ama görünen o ki ekim faturasında yüzde 15 oranında bir artışın olma olasılığı var. Biz 2021 yılını, 2020’ye göre yüzde 35 artışla kapatabiliriz.”