Marketler mercek altında: Gıdada fahiş fiyatların nedeni ne?

Artan gıda fiyatları sonrasında başlatılan market denetimlerini değerlendiren Ali Ekber Yıldırım, sorunun çözümü için tarım politikalarını işaret etti. Tarımda yüksek girdi maliyetleri ve ithalat politikasının etkilerine dikkati çeken Yıldırım, Türkiye’de bir ithalat sarmalı oluştuğunu savundu.

enflasyon zam

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gıda fiyatları yükseliyor. Geçtiğimiz yıllarda yaş sebze-meyvedeki fiyat artışı için hal denetimleri yapılırken şimdi de marketler mercek altına alındı. Özellikle zincir marketlerde fiyat denetimleri yapılıyor. Bunun yanında buğday ve arpanın da aralarında bulunduğu bazı ürünleri ithalatının kolaylaştırılması için yıl sonuna kadar gümrük vergileri sıfırlandı.

Sebze meyveden tahıla kadar birçok üründe dünya genelindeki fiyat artışının temel sebebi küresel ısınma kaynaklı iklim değişikliğinin olumsuz getirileri olan aşırı sıcaklık, kuraklık, sel ve dolu gibi doğal doğa olayları. Ancak tarım ürünlerinde yüksek etiket fiyatlarını Türkiye özelinde tek başına iklim koşulları ile açıklamak yeterli kalmaz.


RS FM’e konuk olan Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım’a göre aşırı yağış ya da kuraklık gibi dış etkenlerin yanında Türkiye’nin tarım politikasındaki yanlışlar fiyatlarda belirleyici.

‘Tarım politikalarındaki yanlışlar etikete yansıyor’

Gıda fiyatlarındaki artışın tek bir nedeni olmadığını belirten Ali Ekber Yıldırım, Türkiye’de yapılan temel hatanın sonuca odaklanarak çözüm aranması olduğunu belirtti.

Ekonomi yönetiminin ‘etiket fiyatları fahiş oranda arttı, biz bunu çözelim’ diyerek bir yol izlediğini ifade eden Yıldırım, “Halbuki tarımla ilgili yapılan tüm yanlışlar o etikete yansıyor. Siz nedenleri ortadan kaldırmadan sonuç üzerinden giderek gıda fiyatlarını düşüremezsiniz” değerlendirmesini yaptı.

‘Çiftçi para kazanamayınca ya üretimi azaltıyor ya da ürünü değiştiriyor’

Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, gıdadaki fiyat artışında en önemli faktörleri üreticinin yüksek girdi maliyetleri ve dış ticaret politikası olarak sıraladı.


Tarım Bakanlığı’nın verileri ışığında, çiftçinin en çok kullandığı girdilerden biri olan Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım fiyatının son bir yılda yüzde 85 ila 148 oranında arttığı, mazotta ise ortalama yüzde 20 fiyat artışı yaşandığı bilgisini paylaşan Yıldırım, buna karşın tarım ürünlerindeki fiyat artışının yüzde 20-30 civarında kaldığını söyledi.

“Girdi fiyatları ürünün üç dört katı artınca çiftçi, maliyet hesabı yapıyor ve para kazanamayacağını görüyor. Para kazanamayınca ya üretimi azaltıyor ya da ekimini yapacağı ürünü değiştiriyor.”

market fiyat farkı

‘Üretici, ucuz ithal ürünle rekabet edemediği için üretimden vazgeçiyor’

Ali Ekber Yıldırım, fiyat artışındaki ‘ithalat’ faktörüne de dikkati çekti.

Türkiye’de bir ithalat sarmalı oluştuğunu savunan Yıldırım, “Hangi ürünün fiyatı artarsa hemen gümrük vergileri sıfırlanıyor, ürün ithal ediliyor. Üretici daha ucuz ithal ürünle rekabet edemediği için üretimden vazgeçiyor. Böyle olunca ülke içinde o ürünün üretim azalıyor ve fiyatlar yükseliyor. Fiyatlar yükselince tekrar ithalata başvuruluyor. Üretici bir anlamda ithalatla terbiye edilmeye çalışılıyor” diye konuştu.

‘Toprak Mahsulleri Ofisi bir ithalat ofisine dönüştü’

Önceki yıllardan farklı olarak artık dünyada da gıda fiyatlarının yükseldiğine dikkati çeken Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, ithal ürüne iç pazardan daha yüksek bedel ödendiğini söyledi.


Yıldırım, “Şu anda dünya fiyatları da belli ürünlerde Türkiye’den daha ucuz değil. Toprak Mahsulleri Ofisi, üreticiye arpa, buğday, çeltik vb. gibi birçok üründe fiyat açıkladı ama birçok ürünü alamıyor. Çünkü açıkladığı fiyat piyasanın zaten çok altında. Arpada açıklanan fiyat ton başına 1750 lira. Ancak şu anda 2600 liraya arpa ithal ediliyor. Böyle bir sistem olunca Toprak Mahsulleri Ofisi bir ithalat ofisine dönüştü” değerlendirmesini yaptı.

Reuters duyurdu: Doğalgaz ve elektriğe büyük zam yolda!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.