Bakan Nebati: Sade vatandaşın döviz ile ne alakası var?

Proje Kredileri’nin geleceğini duyuran Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Sade vatandaşın döviz ile ne alakası var. Adamları koşturdular döviz bürolarının önüne. Ne hakkınız var onları zarar ettirmeye. Kusura bakmayın. AK Parti iktidarı sizin oyuncağınız değil” ifadelerini kullandı.

nureddin Nebati

Hazine Ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, A Haber-A Para ortak yayınında ‘Döviz endeksli TL mevduat’ sistemi ve yeni Ekonomi modeliyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İşte Bakan Nebati’nin açıklamalarından satır başları:

Türkiye 19 yıldır AK Parti iktidarıyla büyük bir dönüşümü gerçekleştirdi. Ve Türkiye altyapısını tamamlamış ender ülkelerden bir tanesi haline geldi. Her anlayışta olduğu üzere bir çalışmayı en üst noktaya getirdikten sonra bunu güncellemeniz gerekiyor aksi halde tersi başlar. Tam Cumhurbaşkanımızın 2013’ten itibaren şunu söyler; Cari fazla vermememiz lazım, rekabet edilebilir kur olması lazım, sanayileşmemiz lazım ve bunu yaparken de dünyayla aramızdaki farkı hızla kapatmamız lazım. Bunun içinde yüksek faiz olmaması lazım. Şimdi öyle hazırlıyız ki yüksek faiz denen bir ortamda altının doldurulmuş bir modelle ortaya çıkması gerekiyordu ve inancı bu modele yansıdı. Çok hızlı adımla imkanları gerçekleştirecek bir model oldu.


Bu model nasıl bir fırsat çıkaracak?

Cumhurbaşkanımız geçen hafta yaptığı toplantıda Türkiye ekonomi modelini herkese dağıttı. Bu artık kamu malı. Önümüzdeki sürecin hangi yol ve yöntemlerle yöneteceğini gösteren bir belge oldu bu. Türkiye dış dünyada paranın bol olduğu dönemde, 1 TL- 1 dolar olsun diye tartışılıyordu, ithalat patlaması yaşandığı hoş bir ortamı yaşadı. Bu hoş ortamın optimal noktasıydı. İhracatın ithalatı karşılama oranı %56’lara düşmüş, dış borcu 450 milyar dolara çıkmış.

KUR SALDIRILARI

Altyapımızla bunu karşılayabilecek bir durumu sağladık. Dışardan saldırılarda da artık kolay kolay oynayamıyorlar. 3 aylık süreçte hafızanızı tazeleyin. Doğru olmayan ve sürekli bireyleri dövize yönlendiren, başta muhalefet olmak üzere geliyor gelmekte olan lafı. Ben de kullanmaya başladım. ‘Geliyor gelmekte olan’ bu model. Bu bireyleri çok hızlı bir şekilde kanalize ettiler. Geçen pazartesi itibarıyla bu bitti. Çünkü çok önemli bir motifimiz var Türkiye’de. Taş üstüne taş koyan adeta devrim yapan insanı ortaya çıktı ve modeli kamuoyuna ifade etti. Bazılarının şok yaşadığı bir gece oldu. Çok doğal olan, bireylerin dövizlerini bozdurarak adeta internet sitelerini çökerttiği bir gece oldu. 20 Aralık bundan sonra Türkiye’nin en önemli günlerinden birisi olarak anılacaktır. Türkiye’nin siyasal gelişimini gösteren en önemli günlerden bir tanesi oldu. 3 ay boyunca bu ülkenin ekonomisini ciddi bir şekilde kilitleyenlerin bir daha hayal kırıklığına uğradığı bir gece oldu. Hiçbir şekilde kimse devreye girmedi. Binlerce bireysel satıcı devreye girdi. O gece birbirleriyle adeta yarıştılar. Türkiye Cumhuriyeti ya da aklı başında bir ülke herhangi bir anda enstrümanını kullanır. Dünyada bütün MB’ler bütün kamu maliyesi araçları bu işler içindir. Türkiye’ye para politikası ile mali politikanın birlikte yürüdüğü bütüncül bakış açısıyla uyumlu olduğu bir sürecin içindeyiz.

“TARİHİN EN UYUMLU SÜRECİ İÇERİSİNDEYİZ”

Bu kadro bunu ortaya koydu. Cumhurbaşkanımızın belirlediği kurallar içerisinde oluşturuldu ve kamuoyuna hizmet edildi. Dünyada çağdaş yönetimleri belirleyenler halktır. Eğer geçmişten gelen bir iktidarsa ona göre bir karar vermek için tutumunu geliştirir ve davranış sergiler. Bu davranışı sergilerken şunu ifade eder; Bana iddia ettiğin tüm politikaları uygulamak üzere devletin gücünü sana veriyorum. 5 yıl boyunca seni izliyorum, izlemeye devam edeceğim. Benim düşündüğüm politikaları izlemeye devam edersen bir sonraki seçimde yine oyumu sana vereceğim. Seçmen şuna bakar. Şimdi bunun içerisinde Cumhurbaşkanımızın politikalarına her kurumun uyum içinde olması lazım. Altını çizerek söylüyorum. Biz Cumhurbaşkanımıza inanıyorum. Millet inanıyor. Millet inandığı için o da yetkisini devretmiş. Bu yetkiyle biz, belki de tarihin en uyumlu süreci içindeyiz. Buradaki ilk adım finansal istikrarın sağlanması, güven ortamının tecelli etmesiydi. Çünkü 3 aydır her türlü oyun oynandı.

Artık yeni bir araç geliyor: Proje kredileri

Türkiye’nin makro ekonomi göstergelerinde bu duruma düşeceğini kanıtlayacak hiçbir delil yok. Daha önemlisi Türkiye, dünya için en önemli pozitif ayrışan, ayakları sağlam basan ülke. Nasıl oluyor da 3 ayda o seviyeye geldi. Çünkü harp uygulandı. Finansal istikrar sağlanırsa, Türk toplumu dolarize olmaya meyilli bir toplum. Şimdi bu sağlandı. Önümüzdeki dönem, daha güvenli, istikrarlı ve göstergelerin olduğu bir döneme geliyoruz. Bundan sonrası bunun üzerine inşa edilecek olan, ihracatın artırılması, teknolojinin geliştirilmesi, katma değerli ürünlerin sağlanması bunun içinde selektif alanlarda ithalatın engellenmesi ve birçok adımın atılması lazım. Bankaların bilanço kısmına girerseniz kredileri görürsünüz. Artık yeni bir araç geliyor. Proje kredileri. Bir banka vermiş olduğu bireysel krediyi eğer verdikten sonra takip etme gibi bir dürtüsü varsa bundan sonra bizim belirlediğimiz alanlarda gerçekleştirilecek projelerin takip edilmesini sağlayacak imkanı vereceğiz.

Proje odaklı olacak. Al parayı istediğin gibi kullan git dolara keyfini sür. Ticari krediye gitmesi gereken paranın, yata, kata ya da dolara gittiğini gördüğümüzde, hangi ülke olursa olsun doğru amaca hizmet etmediğini anlarsınız. Proje olarak verdiğiniz krediyi sıkı bir şekilde takip edeceğiniz bir mekanizma oluşturuyoruz. Biz kutsal olmayan ihtiyaçlara göre gerçekleştirilmiş, yeni eklemelerin de yapılabileceği, dünya örneklerinin alındığı ve içerideki dinamiklerin uyumunun sağlandığı bir model çıkardık.

“Krizde 12.7 milyar dolar yatırım çektik”

Aslında küreselleşmenin Vuhan’daki bir hapşırıkla dünyanın gerçeği olduğunu gördük. Dünya küresel bir köy. Bu köyde Türkiye inanılmaz potansiyele sahip. Yabancı yatırımcı girişleri dünyada azalıyor, sıcak para azalıyor. Sizin sıcak parayla işiniz olmaması lazım, doğrudan yatırımlar lazım. Böylesine bir krizde Türkiye, 12,7 milyar dolar doğrudan yatırım çekmiş. Dışarısı Türkiye’nin nereye gittiğini görüyor. Ben hep iyimser bir insanım, ama kendimi temkinli iyimserlik, gerçekçilikten kopmadan, doğru izleri takip ederek doğru işler yapabilirseniz bunları yapabilirsiniz. 13 bin dolarları geçtiğiniz zaman gelişmiş ülkeler seviyesine çıkmış oluyorsunuz, bütün analizleriniz bunun üzerinden değerleniyor. Siz buraya kadar gelmişsiniz bir bakıyorsunuz dolar düşüyor. Niye düşüyor. Bir bakmışız ihracatın ithalatı karşılama oranı %56. Türkiye üretmiyor. Aksine sizin katma değeriniz dışarı akıyor. Buna karşı bir duruş sergilenmesi gerekiyordu. Bu duruş sürekli yükselip büyümede cari açığımızda yükseliyor. Bunun bir şekilde düzeltilmesi lazım. Biz tam işin zirvesindeyken 12,500 dolardayken patika değişikliği yaparak, Türkiye’yi orta gelir kuşağından çıkarmaya çalıştık.

20 ARALIK’TA ALGI OPERASYONLARI ÇÖKTÜ!

Bize izin vermediler. Şimdi bize kur saldırısında bulunamıyorlardı. Son çareleri vardı, içerideki bireyselleri harp tekniğiyle manipüle etmekti ona da biz izin vermedik. Algı operasyonları sonunda çöker, 20 Aralık’ta çöktü. Sosyal medyada şöyle bir şey gelişmiş. Konuştuğunuz bir şeyi sağından solundan kırıp bir cümleyi çıkarıp 2 kelime üzerinden toplumu yönetmeye çalışıyorsunuz. Tam toplum mühendisliği yapıyorlar. Algı operasyonlarının sürdürülebilirliği yok. Şimdi burada kullanılan yöntem yurt içi, yurt dışı Türkiye’nin dövizdeki artışın karşılığının olmadığını görebilecek insanlar. Finansal okur yazarlarını yönlendiren Türkiye’nin içindekiler.

Türkiye’de şu anda hükümette bulunan herhangi bir kişi bu işlerin köpürtülmesi için bir gayret gösterdi mi? Yapmayın kanmayın bu siyasal operasyondur diye bir duruş var. Ne dediler “faiz artırılmadan bu iş çözülmez.” Çözülür. Küçük yatırımcılara zarar veren sizlersiniz. Sizler yaptınız. Aynı akşam MB başkanlığı yapmış bir kişinin, “Bu bir operasyondur, alım fırsatı doğmuştur. Tersine döviz alın diyen insanlar oldu. Böylesi bir durum da siz hangi hakla, “efendim siz haber verdiniz” 19 yıldır ülkeyi aldatmadı, aldatılanlardan olmadı da 3 ayda mı oldu? Son 3 ayda siyasi parti yöneticilerinden gazetecilere, önlerinde Prof. Dr. olanlara gidin dava açın. Onlar ne dediler, “swap anlaşmaları yapıldı, döviz alın” Bunlar yalan bilgiler. Pazara kadar götürülen bilgiler oldu. Şimdi hadi bakalım.

“KİMSENİN KÜÇÜK YATIRIMCININ KADERİYLE OYNAMA HAKKI YOKTUR”

BDDK’nın seri şekilde hareket etmesini beklerim ben. Anında yanıltıcı, spekülatif davalar açılması lazım. Suç duyurularında daha sıkı şekilde bulunması lazım. Kimsenin küçük yatırımcıların kaderiyle oynama hakkı yoktur. Nureddin Nebati karnı temiz. Sayın Cumhurbaşkanımız 19 yıldır hiçbir vatandaşını yanıltmadı. Büyük yatırımcılara haber verdiler diye hiç konuşmasınlar. Utanmadan 40 milyar getirildi diyorlar. Bunu kanıtlaması lazım. Ya da niyeti farklı. Pazartesi sonuçlar açıklandığı zaman ne yapacaksın. Tabi kamu kuruluşları her türlü enstürmanını kullanmakla mükelleftir. Bize diyorlar ki durun, MB hiçbir şeye karışmasın izlesin. Oldu canım. Ee kamu otoritesi hiçbir şeye karışmasın. Oldu paşam! Ee biz ne yapalım, manipülatif yanıltıcı söylemlerde bulunalım siz bize karışmayın. Türkiye Cumhuriyet 3-5 kişinin söylemlerine susacak değil.

Nureddin Nebati: Çarpılan kim oldu? Küçük yatırımcılar!

“20 ARALIK BİR MİLATTIR”

19 yıldır net soru soruyorum. Serbest piyasayla ilgili bir geri adım atılmış mı? Borsa İstanbul dünyanın en şeffaf kurumları arasında birinci sıradadır. TÜİK, her an denetlenebilen şeffaf bir kurumdur. Bu iki kurumumuzun üzerine gidiyorlar. Kurumlarımızı yıpratmak için her şeyi yapıyorlar. Serbest piyasa ekonomisine yüzde 100 bağlıyız. 550 bin kalemde fiyat alıyor. Ayda 3-4 defa piyasadan fiyat alıyor. Buna müdahil olmanız buranın rakamlarıyla oynamak için deli olmak lazım. Hiçbir TÜİK başkanı böyle bir şeye cesaret edemez. Ya da Merkez Bankamız. Merkez Bankası şeffaftır. Bilançoları açıktır. Git oku bilgileri. Bu rakamlar üzerinde oynama yapması, kamu otoritesinin farklı yöne gitmesi mümkün değil. Demokratikleşmeyi içselleştirmiş bir toplum burası. Şimdi bütün bunları gözardı edip birilerinin söylemiyle hareket edemeyiz. Serbest piyasa ekonomisi demek birilerinin istediği gibi at koşturması demek değildir. Türkiye’de can güvenliği, mal güvenliği, ırz güvenliği tartışılmaz. Bunlarla ilgili tartışma açan iktidar yerinde duramaz. 20 Aralık bir milattır. Bu ülkedeki küçük yatırımcıdan büyük yatırımcıya kadar bunların söylemlerine bakmıyorlar. %3’lük kesimi mutlu ediyorlar. Geriye kalan kısmı göremiyorlar. Post modernizmin ne olduğu bilmeyen, insanları robot gibi görüp istediği gibi hareket ettirebileceklerini gören bir güruh. 11,7’lik büyüme var. Cari açık verilmeden büyüme olmaz diyenlere bir cevap. Cari açık nereye gidiyor; 1,9. Önümüzdeki yıl cari fazlaya gidiyoruz. Turizm gelirleri önümüzdeki yıl daha da artacak. Türkiye tarihinde ilk defa İspanya’dan fazla rezervasyon aldı. Türkiye koptu gidiyor. Bu grafik onun örneği.


“HEYECANIMIZI PAYLAŞALIM, GÖZLERİM O YÜZDEN IŞILDIYOR”

Bu enflasyon önümüzdeki yıl geleceği noktada heyecanlanıyorum. Çok farklı noktalara gidecek. Bu rakamları gördükçe çok heyecanlanıyorum. 3 yaşındaki bir çocukla konuştuğunuz zaman ilk eğilip, gözlerine bakarsınız. Çocuk kendini babaysanız kahramanıyla eşitlenmiş satılır. Umudunuz görür ışığı görür. Birileri gitmiş video yapmış. Bizim 1994 yılında sorguladığımız reklamlar 2020 yılında benim gözlerimdeki ışıkla dalga geçiyor. Ya heyecanımızı paylaşalım. Gözlerim o yüzden ışıldıyor.

“‘İKTİDAR GİDİYOR’ DİYE ELLERİNİ OVUŞTURUYORLARDI”

Tüketici psikolojisini anlıyorum. Satıcının da davranışını anlıyorum. Bunu biz yapmadık. Az önce ifade ettiğim. Dolar 12 liradayken kimse 12’den yapmadı, 13’ten yaptı. 14’ken, 15’ten yaptı. Ellerini ovuşturuyorlardı, “Gidiyor iktidar gidiyor” diye. Türkiye’de 5 yıl seçilmiş Cumhurbaşkanı var. Kendisi istemediği takdirde seçime gidilemeyeceği bir ortamda 1. yılın sonunda ‘Erken seçim var’ dediler. 3 yıldır ‘Erken seçim var’ diyorlar. Niye baskın seçim yapılsın. Sosyal devletin gerekleri yerine getiriliyor. 19 yıldır asgari ücretli enflasyona ezdirildi mi? AK Parti döneminde sabit gelirliler, ‘Enflasyona ezdirildi” denmez. 20-22 lira olacak diye hareket ettiler. Şimdi döviz düştü e buyurun niye yapamıyorsunuz. Dövizin bir daha yükselmeyeceğini biliyor. Ne yapıyor. Kısa günün karı.

2020 yılı Türkiye’nin ve dünyanın en zorlu yılı diyorlar. Kaç ay kapandık totalde 3-4 ay kapandık. 2020 yılına bakın. Bir ülkede umutsuzluk varsa yapacağınız ilk şey şirketlerinizi kapatmak, küçülmek olur. Geçen yıl 85 bin şirket açılmışken, 2020 yılında öyle bir ortamda 103 bine gelmiş bir şirket açılışı var. İşlerin ters gittiği bir ülkede bu olur mu? Olmaz. Kapanan mavi şirketler geçen yıla göre azalmış. İhracatta 1 milyar doları aşan 46. Aynı zamanda 48 üründe her bir ürün 1 milyar doları aşmış durumda 2002 Türkiye’sine bakın 2020 ülkesine bakın. 2021 yılında dünyada bütçe açığı verenler ABD, 14’lerde. AB 10’larda. Bizim hedefimiz 3,5’un altında gerçekleşecek.

Türkiye niye sağlam?

Hane halkının borcuna bakın. Gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye. Hane halkında sorun yok. Kamu sektöründe yine aynı. Finansal sektör de. Türkiye’de bireylerin döviz borcu yok. Bankaya gittiğinizde döviz almak isteyin. Verilmez yasak. Onun için okuyamıyorlar Türkiye’yi. İhracat yapmayan firmaların döviz borcu yok. Alamazlar. Türkiye’de her 1 doların 1 liralık artışının borç üzerindeki yükü ne kadar. 445 milyar borcumuz var. 445 milyar borç yüklüyor. Şimdi diyorlar ki ” Hazine zarar veriyorsunuz” 3 ayın sonunda ilk bilançolarımızı göreceğiz. Döviz kendi seviyesine gelecek. Hiçbir müdahalemiz yok ki. Hazine ve Merkez Bankamızın üzerine gelen herhangi bir yük.

TL MEVDUATI 38 MİLYAR LİRA ARTTI

Şimdi o büyük dalgalanmalar bitti. Hafif salınımlar var. Ondan sonra kendi dengesine gelecektir. Cuma günü Cumhurbaşkanımız ortak yayında ifade ettiler. 23,8 milyar TL diye ifade etti. Şimdi 38 milyar TL arttı. Bireyler dövizlerini patır patır bozduruyorlar. Niye? TC’ye olan güven tesis edilmiştir. Onun için.

YASTIK ALTINDAKİ ALTINLAR

Basında bir yerde gördüm. “Şimdi de altına göz diktiler” diye. Kendi üniversite hocalarına gitsinler. Kulaklarını çeksinler. Yastık altındaki altının piyasaya kazandırılması herkese kazandırır. Bir kısmı geçsin piyasanın ne hale geldiğini siz göreceksiniz. Alyansını, bileziğini, kalan son 5 kuruşunu bu davaya teslim eden insanların yaşadığı dönemden geliyorum. Bunlar diyorlar ya “pazara çık pazara çık” Allah bilir bir fukaranın evinde bir Yemek yememişlerdir.

“Sade vatandaşın döviz ile ne alakası var”

Sayın Cumhurbaşkanımız hiçbir şey yapmamış olsun. Şu fakir fukaranın hastane kapısına gitmemesi bile, başkasına muhtaç olmama duygusunu yaşaması yeterli. Bugün Türkiye’de hiçbir partinin mensubuna minnet duymuyor. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız gerçekleştirdi. Türkiye’de kaç kişinin, firmanın borcu var. Biz bilmiyor muyuz. Sade vatandaşın döviz ile ne alakası var. Adamları koşturdular döviz bürolarının önüne. Ne hakkınız var onları zarar ettirmeye. Kusura bakmayın. AK Parti iktidarı sizin oyuncağınız değil. Cumhurbaşkanımız o masum insanların oylarıyla buraya geldi. Hak hukuku gözeterek buraya geldi. Rakamlar gerçekler burada. Algı operasyonlarının süresi kısıtlıdır. Ellerinde patladılar. Gidip ağlasınlar.

“BÜTÇEDE ASLA DİSİPLİNSİZLİĞE YOL AÇMAYACAĞIZ”

Şimdi asgari ücretliye zam yapmışsınız. Kamu görevlilerine çok güzel anlaşma yapılmış. Bu ülkede bunların hakkı verilmesi lazım. Bu insanların hak ve hukukunu sağlamayacağız da kimlerin hakkını hukukunu sağlayacağız. Bu imkanlar sonuna kadar veriliyor. Maliye Bakanlığı, sabit gelirliler konusunda takozluk yapmayacak. Maliye politikalarında ve bütçede asla disiplinsizliğe yol açmayacağız. Gelirlerimiz artarken bunu bir yerlerde istifliyim anlayışına sahip değiliz.

“BUNDAN SONRAKİ ÖNCELİĞİMİZ ENFLASYON”

Akaryakıt fiyatlarını niye indirmiyorsunuz diyorlar? Geçici olan şeylerden vakti zamanında vazgeçersiniz. Salgın döneminde bazı şeylerden vazgeçtik. Salgın bitti mi bitti. Çift haneli rakamlara gidiyoruz. İhracat patlama yapmış. Ülke dinamik bir ülke. Kamu maliyesi önemli bir kurum. Attığımız geçici süreli bir adamın toplanmasıdır. 125 milyar dolardan vazgeçmişiz. Piyasa davranışı çok açıktır. Yukarıya çok hızlı gider, aşağıya inme konusunda çok nazlıdır. ‘Şimdi sopa değnek göstermeye başladı’ diye dalga geçiyorlar. Devlet hem şefkatlidir, gerekirse sopasını çıkarır. Döviz fiyatları artarken tüm maliyetleri döviz artıyormuş gibi yansıtırsanız düşerken de aynı maliyeti yansıtacaksınız. Paşa gönlünüze göre olmaz. Biz enflasyonla ilgili parasal politikalar atmıyoruz. Yarın Fiyat İstikrarı Komitesi Toplantısı var. Burada mali politikaları da konuşacağız, Türkiye için çok önemli olan bakanlar arasındaki eşgüdüm. Hazine Bakanlığının yöneteceği bütçe, Türkiye bütçesidir. Yarın bizim artık bundan sonraki önceliğimiz enflasyon. Yarın bakanlarımızla beraber, tam katılımla toplantımızı yapacağız. Sonrasında da gıda komitesini toplayacağız. Bu üçü birbiriyle bağlantılı komiteler.

SWAP ANLAŞMALARI

Bu genelde yapışkan bir enflasyon. İster tehdit etsinler isterse farklı şey söylesinler. Biz kimsenin karına ortak değiliz. Şimdi yapacağız şey enflasyonla ilgili ön adımlarımızı atmak. Sadece finansal rakamlarla grafikler olayı anlamaya çalışırsanız eksik kalırsınız piyasayla işbirliği yapmanız lazım. Reelin etkisinin daha önemli olduğunu düşünürüm. Sadece telefonla aramam, ilçeleri ziyaret ederim. Sivil toplum kuruluşlarıyla konuşurum. Herkesi dinleyerek bunun üzerinden giderek adımlarımızı atarız. Yurt dışında Londra zirvesiyle başlayacağım. Yabancı yatırımcılarla, gurbetçiler, buradaki yabancıların temsilcileri olan Türklerle hızlı bir toplantı yapacağım. Uzak doğu neresi olursa iletişime geçeceğiz. Merkez Bankası görüşmelerini sürdürüyor. İyi anlaşmalar geliyor. Çok yakın zamanda.


Devrim geliyor. Piyasa şok geçirecek KDV ile ilgili. Yatırım teşvikinde kredi imkanları getiriyoruz, yaygın bankacılık, mega endüstri bölgeleri, gıda bankacılığı, sözleşmeli tarım.

Nureddin Nebati: Çarpılan kim oldu? Küçük yatırımcılar!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.