Doom Metal grubu Sis’in solisti Gökhan Toker ile röportaj

Gökhan Toker, Doom Metal müziğinin tanınan topluluğu Sis’in solisti… Jasmor takma adıyla ilk solo albümünü çıkarmanın heyecanı içerisinde… Metal camiasının parmakla gösterdiği seçkin sanatçıyla kariyeri, solo albümü ve kişisel tutkuları üzerine konuştuk.

Gökhan Toker

Müzik camiası içerisinde kendini herkese sevdirmeyi başarmış ender sanatçılardan birisi olarak bilinir Gökhan Toker… Sis grubunun solisti olarak sergilediği canlı performanslarla metal müzikseverlerin gönlünde taht kuran ünlü metalci, bir yandan 4 Mart’ta yayına giren ‘Hiç’ şarkısının video klibiyle dikkatleri üzerine çekmenin heyecanını yaşarken, diğer yandan ‘Deli Dere’den Saykodelik Türküler’ adıyla ilk solo albümünü piyasaya sürmenin tadını çıkarmakta.

Gökhan Toker ile sizler için bir araya gelerek kariyeri, yapıtları ve tutkuları üzerine ayrıntılı bir röportaj gerçekleştirdik.


*****

Müziğe kaç yaşında başladınız? Hangi enstrümanları çalıyorsunuz?

Gökhan Toker: Müziğe dört yaşında evde, babamın aldığı orgu çalarak başladım. İleriki yıllarda solist olarak devam ettim. Bunun yanında çok iddialı olmamakla birlikte bas gitar ve bağlama da çalıyorum. Fırsat buldukça yeni enstrümanlar da deniyorum.

Müzik sizin için ne ifade ediyor?

Gökhan Toker: Müzik benim için bir varoluştur, duruştur, nefestir, yaşamaktır. Yaşamımın hiçbir evresi notasız ve müziksiz geçmedi. Müzik olmasaydı hayata nasıl katlanırdım, bilemiyorum. Başka bir deyişle müzik benim en büyük savaşımdır ve dâvâmdır.

Profesyonel müzik kariyerinizi anlatır mısınız? Bugüne dek ne gibi çalışmalar yaptınız?

Gökhan Toker: Çocukluğumdan beri sahnelerdeyim. Ancak ilk olarak eski grubum Katran Kabir sayesinde tanındım. 2011 yılında çıkardığımız ‘Yarın Yok’ albümü Tekirdağ’da yapılan ilk metal albümü olarak tarihe geçti. Sonrasında Sis grubunu kurdum. Sis ile ülke genelinde ve yurtdışında tanınan ve sevilen bir müzisyen oldum, diyebilirim.

Black Metal müziğinin felsefesi nedir?

Gökhan Toker: Black Metal din karşıtlığı, buhranlar ve kaostan beslenir. Aslında black metal Norveçli gruplar sayesinde şekil almıştır. Mayhem, Gorgoroth, Emperor gibi gruplar karıştıkları sansasyonlar ile bilinir. Black metal zamanla sansasyonlardan sıyrılıp kendine has felsefesiyle bir müzik türü olarak dünyaya yayılmıştır.

Neden black metali yeğlediniz? Black metali diğer metal müzik türlerinden ayıran özellikler nelerdir?

Gökhan Toker: Çocukken içime kapanıktım. Black Metal’in sertliği ve tavizsizliği beni güçlü kılıyordu. Karanlık ve atmosferik yanı ise ruhumdaki hüzün ve isyanın sesiydi. Ayrıca yarattığı tekinsiz atmosferi çok seviyorum. Kendine ait müzikal yapısı ve felsefesi ile diğer türlerden ayrılır. Benim en sevdiğim yanı herşeyi en uç noktadan sorgulamasıdır.

Black metal neden Türkiye’de geniş kitlelere yayılamıyor?

Gökhan Toker: Aslında iyi bir dinleyici kitlesi var ancak black metal doğası gereği aşırı uçta kalıyor. Ülkemizde genel olarak tüm metal müzik türleri böyle.

Jasmor takma adıyla, solo olarak yeni bir albüm hazırlıyorsunuz. ‘Deli Dere’den Saykodelik Türküler’ albümü… Bu albümle ilgili konuşalım. Bu albüm için esin kaynağınız nelerdir? Hazırlık çalışmalarınız nasıl geçti?

Gökhan Toker: ‘Deli Dere’den Saykodelik Türküler’ gerek yaşadığım çağın gerekse ilgili olduğum birçok yaşanmış olaya karşı hissettiğim isyanın içimde patlama yapmasıyla ortaya çıktı. Yıllar sonra enstrümanımla buluştum. Genel olarak Anatolian / Saykodelik çizgisinde, doğu batı sentezinde, ilerici bir anlayış ve protest bir ruhla ortaya çıkan eserleri barındırıyor. Üç bölümlük bir kitap gibi… Bu anlayışın ilk kitabında ‘Longing For Water’ şarkısı Kerbela’ya, ‘Soluk İstanbul’ şarkısı Beyoğlu’nda soğuktan donarak ölen bir sokak insanına, ‘Sayko Beat Halayı’ ise toplumun kanayan yaralarından biri olan çocuk gelinlere adanmış yapıtlar diyebilirim.


Sis grubunuzun yeni video klibi ‘Hiç’ 4 Mart’ta yayınlandı. Klibinizde dinleyicilere ne anlatmak istediniz?

Gökhan Toker: ‘Hiç’ şarkısı ‘Karanlığın Fısıltıları’ albümünün en özel şarkılarından biriydi. Bu klipte savaş karşıtı olduğumuzu bir kez daha yüksek sesle dile getirmek istedik. Savaş sonrası harabeye dönen bir çocuğun dramı sergileniyor. Sevgili Emrullah Tamer Uz harika bir çalışmaya imza attı. Ona da bir kez daha teşekkür etmek isterim.

‘Deli Dereden Saykodelik Türküler’ albümüyle farklı bir tür deniyorsunuz. Neden Anadolu motiflerine yöneldiniz?

Gökhan Toker: Uzun zamandır en çok dinlediğim ve üstüne düştüğüm müzik türleri olarak 70’li yılların Anadolu Popu, protest müzik ve türküleri sayabilirim. Bunun yanında toplumcu şair ve yazarları da okuyorum. Kendi kültürüm ve diğer etnik kültürlere ek olarak farklı ülkelerin müzikleri de beni çok etkiledi. Sevgili Murat Ses ve Efkan Şeşen’den aldığım güç ve ilhamla saykodelik bir çalışmaya başladım ve Anadolu Saykodelik tarzını ortaya koydum. Az önce de dediğim gibi bu anlayış uluslararası ve devrimci bir anlayışla ilerleyen bir doğu batı sentezidir. Anadolu daima yüreği yanan ve birçok feryadı içinde barındıran bir anadır benim için. Anadolu için bu çığlığı hissedip dünyaya rock’n roll bir üslupla ve melodilerimle eşlik etmek istedim.

Şan tekniğinizi oturtmak için kaç yıl çalıştınız?

Gökhan Toker: 29 yıllık müzisyenim ve bu teknik üzerinde hala çalışmaya devam ediyorum. Müzikte her zaman bir sonraki evre vardır benim için. Bugün yaptıklarım bugün için yeterlidir ama yarın yeterli olmayabilir. Onun için hala çalışmaya ve gelişmeye devam ediyorum, diyebilirim.

Sizin yazarlık yönünüz de var. Yazmak neden hoşunuza gidiyor? Hangi yayın kuruluşlarında yazarlık yapıyorsunuz?

Gökhan Toker: Yazarlığa, sekiz yıl önce, gereksinim gördüğüm için başladım. Çünkü bir müzisyen olarak sesimi duyuramıyordum. O gün bugündür birçok web sayfası, dergi ve fanzinde yazarlık yapmaktayım. İskelet Webzine, Delikasap, NouvArt ve Mesnet fanzinde yazarlık yaşamımı sürdürüyorum.

Kiminle düet yapmak isterdiniz?

Gökhan Toker: Hiç şüphesiz büyük usta Efkan Şeşen ile. Bu benim en büyük hayalimdir. Gerek müziği gerek duruşu gerek eşsiz sesiyle beni her zaman derinden etkilemiştir. Zamanla baba-oğul ilişkisi kurduk. Sağolsun, beni her zaman desteklemiştir. Ustaya sevgim çok büyüktür.

Müzisyen olmanın Türkiye’de ne gibi zorlukları var?

Gökhan Toker: Ülkemizde müzisyenlik, birkaç bilinen isim dışında, meslek olarak kabul edilmiyor ne yazık ki. Pandemi sırasında bunu en acı yanıyla gördük bir kez daha. Bu anlayış nedeniyle bu dönemde meslektaşlarımızı yitirdik. Bunun dışında bir heavy metal müzisyeni olmak çok daha zor. Çalacağınız mekan veya festival sayısı çok az. Cebinizden vermek zorunda kalıyorsunuz. Yani, içinizde aşk yoksa bu iş gerçekten çok zor.

Hangi müzisyenler size esin kaynağı oldu?

Gökhan Toker: ‘Deli Dere’den Saykodelik Türküler’ albümü için en büyük ilham kaynaklarım Murat Ses, Aydın Çakuş, Efkan Şeşen, Taci Uslu, Cavit Murtezaoğlu, Kazım Koyuncu ve Erkin Koray gibi ustalarımdır. Bu albümü ve devamında gelecek işleri onlara adıyorum.

Son olarak İndigo Dergisi okuyucularına neler söylemek istersiniz?

Gökhan Toker: Öncelikle değerli İndigo okuyucularına ulaşma olanağı verdiğiniz için teşekkür ederim. Dostlarımızın ne olursa olsun hayattan umutlarını kesmemelerini dilerim ve her koşul altında sanatın yanında olmalarını isterim. Bu topraklarda bilinmeyen nice müzisyenler var. Onlara şans vermelerini gönülden dilerim.

*****


Gökhan Toker, Tekirdağlılar’ın gururla andığı bir sanatçı… Müzikseverlere tüm zorluklara karşın yaşama tutunmayı öğütleyen, insancıllığı kolayca fark edilen, sosyal adalet yanlısı olmasıyla takdir kazanan bir insan. Sevgili Gökhan’ın önümüzdeki yıllar boyunca başarılı çalışmalarını sürdürerek hayran kitlesini daha da genişleteceğine eminim.

Müzik  İndigo Dergisi’ni Facebook, Twitter, Instagram ve Telegram hesaplarımızdan takip edebilirsiniz!


Koray Erdivanlı
1975 yılında İstanbul’da doğdu. 1993 yılında Özel Işık Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1998 yılında Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi (Fransızca) bölümünden lisans derecesi aldı. Western Michigan University ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nde MBA dalında yüksek lisans yaptı. 2021 yılında Hacıbektaş Belediyesi tarafından düzenlenen kısa öykü yarışmasında 'Üç Öğüt' adlı öyküsüyle birincilik ödülü; 2022 yılında 25. OŞYAD Geleneksel Şiir Yarışması'nda 'Gurbet' adlı şiiriyle özendirme ödülü kazandı. 2022 yılında 'Yeşil Güller' adlı öykü kitabı ve 'Öfkeli Dargınlık' adlı tiyatro oyunu, 2023 yılında 'Dantelli Tuzak' adlı romanı yayınlandı. Başlıca uğraşlarından biri olan filateli alanında 'Çanakkale Savaşı' ve 'İbn-i Sina' temalı koleksiyonlarıyla beş madalya kazandı. Özel sektörde insan kaynakları alanında yönetici olarak çalışmaktadır. Tarih, spor, sinema ve müzik başlıca ilgi alanları arasındadır.