NASA’nın Dünya dışındaki olası canlılarla iletişim kurmak için insanlıkla ve Güneş Sistemi’yle ilgili bilgileri uzaya gönderme planı, tartışma konusu oldu. Oxford Üniversitesi’nden bilim insanları, “düşman bir uzaylı medeniyetin” bu bilgileri Dünya’yı istila etmek için kullanabileceğini düşünüyor.
Oxford Üniversitesi’nden bilim insanları, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) Dünya’nın yerini uzaya sinyal olarak gönderme planının bir “uzaylı istilasına” yol açabileceği uyarısında bulundu.
Galaksinin Feneri nedir?
NASA’dan yapılan açıklamada, Dünya ve insanlıkla ilgili bilgilerin uzaya sinyal olarak gönderilmesinin planlandığı belirtilmişti. Dünya dışı uygarlıkların yaşayabileceği düşünülen Samanyolu’na gönderilecek “Galaksinin Feneri” (The Beacon in the Galaxy) isimli mesaj, Güney sistemi, Dünya’nın yüzeyi ve insanlıkla ilgili güncellenmiş bilgileri içerecek. Ayrıca sinyalin sonunda “uzaydaki diğer medeniyetlere bir davetin de yer alması” planlanıyor.
1974’te de Puerto Rico’daki radyo teleskobu üzerinden uzaya çeşitli bilgileri içeren bir sinyal gönderilmişti. Ancak son plan bazı itirazlara yol açtı.
“Çok daha gelişmiş düşman bir medeniyetin eline geçebilir”
Oxford Üniversitesi’ne bağlı İnsanlığın Geleceği Enstisüsü’nden araştırmacı Anders Sandberg, bu sinyalin büyük risk yaratabileceği uyarısında bulundu. Daily Telegraph gazetesine konuşan Sandberg, bu mesajın “uzaydaki düşman bir medeniyete” ulaşma ihtimalinin ciddi biçimde düşünülmesi gerektiğini söyledi. Sandberg, Dünya’dakinden çok daha gelişmiş bir medeniyetin bu sinyali “Keşke buraya gelseniz” şeklinde algılayabileceğini ifade etti.
Oxford’dan bir diğer üst düzey araştırmacı Toby Ord da, daha önce kaleme aldığı bir makalede uzaydan gelebilecek risklere ve insanlığı yok edebilecek tehditlere dikkat çekmişti. Dr. Ord’a göre, uzayda barışçıl olduğu kadar insanlığa düşman medeniyetlerin de bulunabileceğini akılda tutmak gerekiyor. “Bu konuda çok az bilgi var ve bilimsel açıdan bir fikir birliği de yok” diyen Ord, “Bu nedenle iletişim kurmak için aktif adımlar atmak bana iyi bir fikir gibi gelmiyor” ifadelerini kullanmıştı.
Uzaylı medeniyetlere yanıt vermeleri için davet gönderildi
NASA’nın California Institute of Technology’deki Jet Propulsion Laboratuvarı’ndan astrofizikçi Jonathan Jiang’ı içeren bir ekip olan araştırmacılara göre, mesaj “evrensel bir iletişim aracı kurmak” için temel matematiksel ve fiziksel kavramları ileterek başlıyor. Oradan, birler ve sıfırlar akışı, Dünya’daki yaşamın biyokimyasal bileşimini, Samanyolu galaksisindeki konumumuzu ve güneş sistemimizin, Dünya’nın kıtalarının ve insan formunun dijitalleştirilmiş görünümlerini tanımlamaya devam ediyor. Diğer birçok unsurun yanı sıra, uzaylıların aynı şekilde yanıt vermeleri için bir davet de dahil edildi.
FAST teleskobu da kullanılacak
Jiang ve meslektaşları makalelerinde, mesajı iletmenin en uygun yolunu ve radyo sinyalini Samanyolu’nda nereye yönlendirmemiz gerektiğini de açıklıyor. Ekip, görev için Çin’deki Beş yüz metrelik Diyaframlı Küresel radyo Teleskopu (FAST) ve SETI Enstitüsü’nün Kaliforniya’daki Allen Teleskop Dizisi’nin kullanılmasını önermektedir. Yeni belgede yer alan kurumlar arasında SETI Enstitüsü, Cambridge Üniversitesi ve Pekin Üniversitesi yer alıyor.
Uzaylılara gönderilen mesajlar
The Beacon in the Galaxy (BITG), uzaylılarla temas kurmak ve onları varlığımız konusunda uyarmak için ilk gerçek girişim olan 1974 Arecibo mesajından daha büyük bir adım niteliğinde. İlk mesaj açık, özlü ve doğrudan konuya yönelikti, ancak bugünün standartlarına göre son derece basitti. Arecibo mesajı 1’den 10’a kadar olan sayıları, temel elementlerin atomik değerlerini, DNA’nın bir temsilini, bir insan çubuk figürünü, güneş sisteminin bir şemasını (Plüton da bir gezegen olarak gösterildi) ve dünyanın ilkel bir temsilini iletmişti.
Rus bilim insanları, 1999 ve 2003’te Kozmik Çağrılar olarak bilinen bir dizi proje yürüttüler. Uzaylılarla iletişim kurmaya yönelik bu tür çabalara Aktif SETI veya METI (dünya dışı istihbarat mesajları) adı verilir, bu son terim Rus bilim insanı Alexander Zaitsev tarafından icat edilmiştir. Daha yakın tarihli bir çaba, 2017’de bir elektronik müzik festivalinden kliplerin yaklaşık 12,4 ışıkyılı uzaklıktaki bir kırmızı cüceye gönderildiği zaman gerçekleşti.
Voyager Altın Plakları 1977’de fırlatılan Voyager uzay araçlarında bulunan gramofon kayıtlarıdır. Plakta, dünya dışı akıllı yaşam formlarının ya da gelecekteki insanların bulması niyetiyle dünyadaki hayatın ve kültürlerin çeşitliliğini gösteren seçilmiş sesler ve görüntüler bulunmaktadır. Voyager-1 40.000 yıl sonra Zürafa takımyıldızındaki 17,6 ışık yılı uzakta bulunan AC+79 3888 yıldızına ulaşacak.
Uzay araçları yıldızlar arası mesafelerle kıyaslandığında çok çok küçük olduğundan uzayın derinliklerindeki uygarlıklar tarafından bulunma ihtimali çok düşüktür, özellikle de araçlar bir süre sonra elektromagnetik ışımayı tamamen kestiğinde. Voyager uzay araçları dünyadışı uygarlıklar tarafında bulunsa bile Voyager-1’in en yakın yıldıza 40.000 yılda ulaşabileceği düşünüldüğünde bu çok uzak bir gelecekte olacaktır.
Plağın içeriği, başkanlığını Carl Sagan’ın yaptığı bir komite tarafından seçilmiştir. Sagan ve çalışma arkadaşları 115 görüntüyü ve dalga, rüzgar, gök gürültüsü, hayvan sesleri gibi çeşitli doğal sesleri bir araya getirmişlerdir. Ayrıca değişik kültürlerden ve dönemlerden müzikleri, 55 dilde sesli dilek ve selamlamaları ve Başkan Jimmy Carter ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kurt Waldheim’im yazılı mesajları eklenmiştir.