Döviz kurlarındaki istikrar, son birkaç günde bozuldu. Yaklaşık iki aydır 14,50-15,00 aralığında seyreden dolar kuru, dün 15’i aşarken, bugün kurda 15,25 seviyesi görüldü. Euro kuru da bugün 16,14’ü gördü.
20 Aralık 2021 tarihinde 18,36’yı gördükten sonra Merkez Bankası’nın (TCMB) rezerv satışları ve kur korumalı mevduat (KKM) başta olmak üzere bir dizi geçici önlemle baskılanan dolar kuru, bir kez daha yönünü yukarı çevirdi.
Ekonomistler, TCMB’nin son dört ayda yaklaşık 30 milyar dolarlık örtülü rezerv satışıyla döviz kurlarını belirli bir seviyede tutmaya çalıştığını belirtiyor ancak mevcut düşük faiz, yüksek enflasyon, yüksek cari açık ve düşük rezerv seviyesiyle kurları tutmanın giderek daha zor hale geldiği uyarısında bulunuyordu.
Uzmanlar, döviz kurlarındaki artışın nedenlerini ve bundan sonra yaşanabilecekleri sozcu.com.tr‘ye anlattı.
Finansal istikrar yavaş yavaş çatırdıyor!
Ekonomist Murat Kubilay, “Cari fazla ve sermaye girişi üzerine kurgulanan ve kur korumalı mevduat ile örtülü rezerv satışlarına dayanan finansal istikrar yavaş yavaş çatırdıyor” dedi.
Ukrayna savaşının patlak vermesiyle tekrar iyice bozulan cari açığın finansmanının KKM sayesinde bozulan dövizlerle karşılanmaya çalışıldığını ve küresel enerji fiyatlarındaki sert artıştan dolayı ekonomi yönetiminin 14 seviyesi yerine 15 TL seviyesini yeni savunma hattı belirlediğini hatırlatan Kubilay, kurda baskıyı artıran faktörleri şöyle sıraladı:
“Körfez ülkeleri gibi alternatif rotalardan beklenen sermaye girişinin olmaması, KKM’ye dövizden dönüşle girişlerin durması ve enerji fiyatlarındaki yüksek seyir nedeniyle oluşan döviz talebi; ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere küresel ölçekte önem haiz eden merkez bankalarının parasal sıkılaşma kararları ile baskıyı artırdı.”
Yeni döviz şoku uyarısı
Doların dünya çapında son birkaç hafta içinde yüzde 5-7 arasında değer kazanmasının döviz kurundaki savunma hattının kırılmasının tetikleyici nedeni olduğuna işaret eden Kubilay, “Kısa vadede döviz kurunda yukarı yön sürecek, ancak geçtiğimiz yılın kasım ve aralık aylarındaki ölçüsüz bir patlama için henüz yeterli stres birikimi yok. Fakat 2022 yılının ikinci yarısından itibaren yeni bir şok için önkoşullar sağlanmış olacak” uyarısında bulundu.
Eğer ekonomi yönetimi daha olağan politikalara geçmezse, daha önce yaşanmış senaryoların daha şiddetli yaşanabileceğine işaret eden Kubilay, “Bu esnada sermaye serbestisini kısıtlayan ama katı sermaye kontrolü olmayan önlemler artıyor. Bu kısa vadede döviz talebini öteliyor fakat oluşturduğu güvensizlikle uzun vadeli istikrara hasar veriyor” değerlendirmesinde bulundu.
İhracat kaygılarıyla izin verildi
“Reel kur değerlendiği ve dış ticarette avantaj azaldığı için TCMB kur artışına izin mi veriyor? Ya da rezerv kaybı, cari açık ve dolar endeksindeki değerlenme nedeniyle kuru eski seviyede tutmak daha zor hale mi geldi” sorularına yanıt veren Sardis Research Danışmanlık’tan stratejist Evren Kırıkoğlu, “Bunların hepsi belli ölçülerde etkili” dedi ve şu değerlendirmede bulundu:
“Üretici enflasyonundaki artış kur yükselişinin çok üzerinde, bu durum ihracatçının rekabetçiliğini azaltıyor. Üstüne bir de küresel para birimleri dolara karşı değer kaybettikçe, TL’nin göreceli rekabetçiliği daha da azalıyor. Bunun için kurların yükselmesini arzulayan bir kesim var zaten.”
“Kurlara rezervler ile müdahale edildiğini biliyoruz, orada henüz sınıra dayanılmadı, ama orta vadeli görünümün riskli olduğu belli” diyen Kırıkoğlu, “Yazın düşük enerji faturası ve turist girişleri ile kısa süreli rahatlama sağlansa da kışa doğru yine geçen sene gündeme gelen konuları konuşmaya başlayacağız. Ben şimdilik ihracat kaygılarıyla kontrollü gevşemeye izin verildiğini düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
İki faktör var
East Capital kıdemli danışmanı Emre Akçakmak, kur artışında iki ana faktöre işaret etti.
“Birincisi, Fed’in şahinleşen duruşu ve buna bağlı olarak artan Amerikan tahvil faizlerinin gelişmekte olan piyasa kurlarına yaptığı baskı. Bu durum riskten kaçış çerçevesinde Türkiye, Şili, Kolombiya gibi kırılgan ekonomileri etkilediği gibi resesyon beklentileri ile emtia ihracatçısı, örneğin Brezilya ve Güney Afrika kurlarını da zayıflatıyor” diyen Akçakmak, ikinci faktörü şu sözlerle anlattı:
“Türkiye’ye özgü gelişmeler olarak yüksek enflasyon ile hızla kaybedilen rekabet gücü ve dış ticaret açığındaki önlenemez yükseliş. Kısa vadede etkileri yumuşatmak adına yeterli rezerviniz de yoksa evrensel ekonomi dilinde mevcut dinamiklerin neticesi kurda zayıflıktır ve şu anda bunu yasadığımızı söyleyebiliriz.”
Akçakmak, önümüzdeki dönemde ise artış hızı yavaşlayan KKM geçişi, enflasyonu artık geriden takip etmeye başlayan maaş artışları, savaş nedeni ile zayıf olması beklenen turizm sezonu ve artan kurun KKM ile yaratacağı ek maliyet ve geçişkenlik ile enflasyonda yaratması muhtemel yukarı baskının, öne çıkan risk faktörleri olacağına işaret etti.