İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, iktidara yakın gazetecilerle çektirdiği fotoğrafı eleştirenlere seslendi: “Bir fotoğraf üzerinden kurban etmeye çalışan insanlar olabilir. Bu kardeşiniz için vız gelir tırıs gider. Hiç umurumda değil.”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan Anma Etkinliği’nde konuşma yaptı.
“Hiçbir baskıcı unsur sesimi kısamaz”
“Biraz sesim kısık ve tonum düşük olabilir. Hiçbir baskıcı unsur, hiçbir dayatmacı kimlik benim sesimi kısamaz ama halkımın talepleri, ümidi ve coşkusu, on binlerce insanın varlığı benim sesimi kısabilir.
• Biraz onun kısıklığını yaşıyorum….Birçok detayın bizi boğmasına fırsat vermeden, bu ülkenin düzelmesi için hep birlikte yol yürümeliyiz.
• Gencecik, pırlanta gibi ‘Tam bağımsız Türkiye’ diyen insanlar, bu ülkede milyonlarca vatandaşımız tarafından ‘Hain’ olarak biliniyor, düşman olarak biliniyor, bunu biliyor musunuz? ‘Bu niçin böyle biliniyor?’ diye bunun mücadelesini vermeye hep birlikte varız elbette.
• Milliyetçi bu vatanın satılmaması için, peşkeş çekilmemesi için ‘Tam bağımsız Türkiye’ diyecek kadar yiğit, mert 20’li yaşlardaki gençlerdi, bunu anlatmamız lazım.
• 50 senedir anlatamadıysak, oturup aynaya bakmamız lazım. Ben, her yerde bu doğruları anlatmaya hazırım.
• Bu doğruları Diyarbakır ‘da da, Edirne’de de, Van ‘da da, Trabzon’da da aynı duygularla anlatacağım.
“Bir fotoğraf üzerinden kurban etmeye çalışan insanlar olabilir”
Konuşmasında fotoğraf tartışmasına da değinen İmamoğlu, şunları söyledi:
• Bir fotoğraf üzerinden kurban etmeye çalışan insanlar olabilir. Benimle aynı düşündüğünü, aynı şeylere inandığını söyleyen, ne yazık ki anlık hırslarına yenilmiş insanlar olabilir.
• Ya da bir takımın renkleri üzerinden ayrıştırma gayreti içinde olanlar olabilir. Başkalarının değirmenine su taşıdıklarının farkında olmayanlar da olabilir bunların içerisinde, farkında olup yapanlar da olabilir. Ama bu kardeşiniz için vız gelir, tırıs gider. Hiç umurumda değil.
“Onları akıllı olmaya davet ediyorum”
• Bu kadar büyük idealleri, bu kadar büyük olayları bu heyecanla konuşurken, küçük detaylar üzerinden o davayı güden insan, bu insan ne yapmak istedi’ daha anlamaya çalışmadan bu tarz girişimleri yapanları akıllı olmaya davet ediyorum.
• Başka hiçbir davetim yok. Bizim başarmaktan başka şansımız yok. Benim can ciğer yol arkadaşım Tayfun (Kahraman) Silivri’de yatıyorken, onunla beraber diğer arkadaşları da vatanını sevmekten, mesleğini yapmaktan başka hayatında başka ideali olmayan bu kardeşimin bu hukuksuzluğa uğradığı bir haftada, bir fotoğraf üzerinden, bir takımın renkleri üzerinden kavram üretmeye çalışanların aklını şaşarak izliyorum.
• Ben bu gerçekleri söylemeden, bunlarla yüzleşmeden, milyonlarca insana Deniz Gezmiş gibi pırlanta bir insanı, Yusuf gibi Hüseyin gibi pırlanta gibi bir genci, milyonlarca insana düşman hain diye anlatılmasını yenememişsek, bu kötülüklerin yobazlıkların izlerini silememişsek hepimiz borçluyuz sevgili dostlarım. Ben, kendimi en öndeki borçlu insan kabul ediyorum.
“Kuru laf olarak ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye bağıranlardan olmam, ben onun hakkını veririm”
• 50 yıl sonra bugün doğan çocuklar, aynı duyguları bu ülkede konuşursa, ben öyle kuru laf olarak Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye bağıranlardan olmam, olamam.
• Ben onun hakkını veririm. Cumhuriyetin, demokrasinin, barışın, özgürlüğün hakkını vermeye çalışanlar lütfen dikkatli olsunlar.
• Önlerinde bu büyük mücadelenin olduğunu, büyük süreçte başarıya kavuşmanın şart olduğunu unutmasınlar.
• Küçük detaylarla, küçük işlerle küçük insanlar oluşur. Biz 85 milyon insan olarak büyük insanlar olmalı, bu büyük idealin, cumhuriyetin seneye kutlayacağımız yüzüncü yılında, yüzleri gülen, birbirleriyle barışmış, ön yargılarını yıkmış, birbirleriyle konuşabilen, uzlaşabilen, o devletin korku yerine şefkat elini uzattığı, herkesi vatandaşı olduğu için eşit kıldığı bir süreci bu ülkeyle buluşturma ve yaşatmanın boynumuzun borcu olduğunu unutmasınlar.
“Onları, ideallerinin gerçek olduğu bir ortamda anmak istiyorum”
Ekrem İmamoğlu, şöyle konuştu:
• Ben, hüzünle ve aynı sloganları atarak, aynı mesajları vererek bir daha Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anmak istemiyorum.
• Onların ortaya koyduğu tam bağımsız Türkiye ideallerinin gerçekleştiği bir ortamda, salonların hınca hınç dolduğu ve onların ideallerinin gerçek olduğu bir ortamda gülümsemeyle, umutla, ümitle Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anmak istiyorum.
• Hem İstanbul’da hem Türkiye’de. ‘Tam bağımsız Türkiye’ diyen o genç insanların yaşamını kaybettiği bu mücadelenin başarıya erdiğini gördüğümüz an, gerçekten biz onları temsil ediyor ve anıyor oluruz.
• Yarından itibaren bu ülkenin güzelliği için, yaşadığımız bölgeden başlayarak büyük bir değişimle ülkemizin hak ettiği bir sürece kavuşmak için, mücadele etmeyi başardığımızda biz bunun hakkını vermiş oluruz.