Nasıl oluyor da koku alıyoruz? Bir kokunun ne kokusu olduğunu nasıl anlıyoruz? Koku hafızası nedir?
Dokuz yıldır dergide yazılar yazıyorum. Tıp doktoru olarak nadiren tıbbi yazılar yazdım. Yazdıklarım ise daha çok paramedikal konular ile anılardan ibaret. İlk kez bilimsel konuda bir yazı yazacağım. Bunu yazarken de oldukça basit, anlaşılır bir dil kullanacağım. Aktaracağım bilgiler, 1996 yılında verdiğim uzmanlık tezimin yazım aşamasında araştırdığım ve öğrendiğim bilgilerin derlemesinden ibarettir; umarım ilginizi çeker.
Canlıların çevre ile olan ilişkilerinde ve hayatlarını ilgilendiren tehlikelerden korunmalarında duyu organları ön planda yer alırlar. Bunlar içinde koku alma duyusu en az anlaşılmış olanıdır. Hormonların etkisi altında kalır, yaş ilerledikçe her duyu gibi körelir. İnsanların kokuları nasıl duyduğunu; tarçın kokusunun tarçın olarak, karanfil kokusunun karanfil olarak nasıl algılandığını fazla bilimsel ifadelere boğmadan anlatacağım.
O halde kokunun nasıl duyulduğunu anlatmakla başlayalım konumuza…
Koku, havada moleküller yoluyla yayılır. Burun içine giren bu moleküller koku almaya özelleşmiş bölgeye ulaşırlar. Bu bölgede yaklaşık 30 bin reseptör bulunmaktadır. Buruna giren ve bu özel alana ulaşan koku moleküllerinin her biri bir reseptörlere bağlanarak bir takım hücre içi kimyasal reaksiyonu başlatırlar. Bu kimyasal reaksiyonlar aksiyon potansiyeli oluşturur. Aksiyon potansiyeli elektriksel aktiviteyi başlatır. Oluşan elektriksel aktivite sinyaller şeklinde koku siniri tarafından alınır ve beyindeki koku merkezine taşınır. Böylelikle biz kokuyu duyarız. Görüldüğü gibi; aslında taşınan koku falan değil, sadece sinyallerdir.
Kokunun nasıl duyulduğunu anladık ancak bu kokunun ne kokusu olduğunu nasıl anlarız?
Hani havada yayılan koku molekülleri vardı ya; işte o moleküller sadece o kokuya özgü moleküllerdir. Bir başka deyişle; her kokunun kendine özgü bir molekül şekli vardır. Mesela; tarçın kokusunun molekülü üçgen, karanfil kokusunun molekülü ise beşgen şeklindedir. Kokuların molekül şekilleri birbirinden farklı olunca, bağlandığı reseptörler de ona uygun olur ve bu bağlanmadan ortaya çıkan sinyallerin dalga boyları da birbirinden farklı olur. Yani, her koku kendine özgü dalga boyunda sinyal oluşturur.
Farz edelim; tarçın kokusunun oluşturduğu sinyalin dalga boyu 8 Hz., karanfil kokusunun oluşturduğu sinyalin dalga boyu 14 Hz., gül kokusunun ki 25 Hz. olması gibi. Bu farklı dalga boylarındaki sinyaller koku siniri boyunca taşınır ve beyindeki koku merkezinde farklı noktaları uyarırlar. Yani, farklı dalga boyları beyinde farklı noktaları uyarır. Uyarılan bu farklı noktalar, bundan sonra artık o kokuya hassaslaşmış noktalar olur.
Bir başka deyişle; tarçın kokusunun oluşturduğu sinyal koku merkezinde A noktasını uyarırken, karanfil kokusunun oluşturduğu sinyal B noktasını uyarır. Bu sayede biz her defasında aynı noktanın uyarılmasıyla 10 bin farklı kokuyu duyarız, tanırız, hatırlarız ve birbirinden ayırt ederiz. İşte buna koku hafızası denir.
Bağımlılık üzerinde öyle büyük katkısı vardır ki bu duyunun; insanoğlu kendisine hayat verenin oksijen olduğunu sanır, ta ki mahrum kalıncaya kadar sevdiğinin kokusundan. İçinde aşk dahil her türlü sevgiyi barındıran bu derece yoğun duyunun karmaşık olayların ürünü olması bu nedenle son derece doğaldır.