Gazeteci Deniz Zeyrek, bugünkü köşesinde, “Parti kurmayları Erdoğan’a ‘Kampanyaya yüzde 45’le başlarsak aradaki farkı kapatır ve kazanırsınız’ dese de parti tabanında bir ‘B Planı’ arayışı başlamış. İki bakanın ismi açıktan konuşuluyor” diye yazdı.
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, parti kurmaylarının Erdoğan’a “Kampanyaya yüzde 45’le başlarsak aradaki farkı kapatır ve kazanırsınız” dediğini ancak parti tabanında bir “B Planı” arayışı başladığını yazdı. Zeyrek, “İki bakanın ismi açıktan konuşuluyor” dedi.
“İktidar son 20 yıldaki en zayıf halini yaşıyor”
Erdoğan’ın anketlerde yüzde 40-45 civarında oy alabildiğine dikkati çeken Zeyrek, muhalefetin an itibariyle iktidardan daha güçlü olduğunu söyledi. Zeyrek, “Anketlerde, muhalefet lehine yüzde 60’a yüzde 40 bir denge oluşmuş vaziyette. İktidar da son 20 yıldaki en zayıf halini yaşıyor. Bizim karşımıza konulan fotoğraf bu durumu yansıtıyor mu? Elbette hayır” ifadelerine yer verdi.
“Muhalefette 4 aday yüzde 50’nin üstünde oy alıyor”
Ayrıca, muhalefetin aday sıkıntısı olmadığını da belirten Zeyrek, “Tam tersine dört Cumhurbaşkanı Adayı var: Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş. Hemen hemen hepsi anketlerde yüzde 50’nin üzerinde oy alıyor görünüyor” dedi.
Zeyrek, yazısının devamında şunları kaydetti:
• Muhalefet içinde milliyetçi muhafazakâr ve sosyal demokrat partiler var. İktidar ise sadece milliyetçi ve muhafazakâr oyların bir kısmına yaslanmış. En kritik seçmen Kürt seçmen.
• Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda sadece HDP tabanı değil, muhafazakâr Kürtler de belirleyici olacak. Muhalefetin adaylarından Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu Kürt seçmenin oyunu rahat alır.
• Akşener ve Yavaş da “muhalefetin ortak adayı” olunca Kürtlerden oy alabiliyor. Kürt seçmeni yönlendirmede en etkili isim gibi görünen Selahattin Demirtaş da her fırsatta muhalefetin adayını destekleyeceklerinin sinyalini veriyor.
• Peki Erdoğan Kürt seçmenden oy alabiliyor mu? Kamuoyu yoklamaları Erdoğan için olumsuz bir tablo çiziyor. Bu tablonun değişmesi için ‘yeni bir politika, yeni bir kadro ve yeni bir söylem’ gerekiyor. Ancak Erdoğan, MHP ile ittifak bozulmasın diye yeni bir açılıma da gidemiyor.
• Geçmişte ekonomik kriz konusunda ‘Yine Erdoğan düzeltir’, ‘muhalefet de düzeltemez’ ya da ‘Muhalefet kazanırsa daha kötüye gidebilir’ gibi algılar iktidarın en büyük kozuydu. Ekonomideki bozulmanın süreklilik arz etmesi ve Erdoğan’ın elindeki bütün yetkiye ve güce rağmen durumu düzeltememesi bu algıyı ortadan kaldırdı.
• Göçmen krizini de ekonomik krize ekleyin. Artık kamuoyunda ‘Daha kötüsü olamaz’ ve ‘Rn kötü muhalefet dahi bundan daha iyi olabilir’ gibi algılar oluştu. Bu da kimlik siyasetinin yanı sıra ekonomik koşulların da Erdoğan’ın aleyhine döndüğünü gösteriyor. (Yazının tamamı)