Siyasal olarak kendimizi konumlandırmada bilinçli tercih yapabiliyor muyuz?

Kavramları doğru anlamak ve doğru kullanmak nerede durduğumuzu veya durmamız gerektiğini bize göstermesi açısından çok önemlidir. Bu yazıda sadece Atatürkçülük ve 1923 Cumhuriyetinin kolonu olan “ulusalcılık”, kirişi olan “laiklik” ölçütleri bağlamında, siyasal duruş ve kendimizi konumlandırmada bilinçli bir tercih yapabiliyor muyuz? Bunu irdelemeye çalışacağız.

Siyasal konumlandırma

Örneğin, “Ümmetçiyim” diyorsanız, nerede durduğumuzu, veya sosyalistim ya da liberalim diyorsanız, siyasal ve toplumsal olarak nerede ve nasıl konumlanmış olmanız gerektiğini bilmemiz gerek.

Hepimiz farkındayız ki, ülkede neredeyse herkes “Atatürkçüyüm” diyor. Bu elbette, kurtuluşçu ve kurucu bir lidere karşı duyulan öğrenilmiş sevgi ve saygı bağlamında bir yansıtma ve toplumsal kabul ifadesidir. Ama öte yandan, “Atatürkçülük” aynı zamanda siyasal bir duruş ve kendini konumlandırma tercihidir.


Bu bağlamda şu basit gerçeğin altını çizelim; “Ben Atatürkçüyüm” veya “Ben Cumhuriyetçiyim” demek siyasal açıdan tek başına bir şey ifade etmez. Neden? Çünkü Atatürk, ulusalcı ve laiktir. Keza “1923 Cumhuriyeti” de ulusalcı ve laik bir sistemdir.

Buradan hareketle “ulusalcı” değilsen, Atatürkçü de, 1923 Cumhuriyetçisi de değilsin demektir. (Ulusalcılığı bizdeki bazı faşizan teoriler, gruplar ve ırkçı düşünceler olarak almamak gerekir. Ulusalcılık ve/veya ulusçuluk vatandaşlık bilinci ve esasına dayalı, ırki anlamda değil ama millilik gereği millet olma temelinde inşa edilen, bağımsızlıkçı, üniter devlet ve sınır hassasiyeti yüksek düşünce, rejim, sistem ve anlayıştır.)

“Laik’im ama ulusalcı değilim” denilebilir… Olabilir…. Ama bu durumda Atatürkçü ve 1923 Cumhuriyetçisi olmadığını ifade ediyorsun demektir. Bu, bilinçli ise tercihtir. Ama bilmeden ifade ediyorsan farkında değilsin demektir. Örneğin başta liberaller, laiktirler ama ulusalcı değillerdir… Yani 1923 Cumhuriyeti karşıtıdırlar. Düşman olmayabilirler ama karşıtıdırlar.


Keza sosyalistler genel olarak böyledir. Çünkü hem ulusalcı hem sosyalist olmak teorik olarak mümkün değildir. Olunabilir mi? Evet ama işin doğası gereği uygun düşmez. Sınıf mücadelesi, sınıfsızlık amaçlı, proletarya iktidarı hedefli düşünce ve siyasetler ulusçu yani milli değillerdir.

Kendini din esaslı ve dinsel temelli yönetsellik taraftarı olarak tanımlayanlar, örneğin, ülkemize özgü İslamcılık üzerinden tanımlayanlar, haliyle ümmetçiliği savunuyor olmaları da gerekir. Ümmetçilik olmadan İslamcılık olmaz ama İslam dini mensubu elbette olunabilir. İslamcılar doğal olarak ümmetçidirler dolayısıyla ulusalcılığa ve ulusçuluğa karşıdırlar veya karşı olmaları gerekir. İslam ülkeleri, İslam halkları en nihayetinde İslam dünyası amaçlı bir yaklaşımdır ve ulus ve ulusalcılık akım ve yaklaşımlarına sıcak bakmazlar. Bu bağlamda sosyalizmin sınırsız ve devletsiz proleter hayatıyla örtüşür bir yanı da olsa gerekir. Sadede gelirsek, ulusalcı ve ulusçu değilsen Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olman da haliyle mümkün değildir. Laiklik karşıtlığı ise zaten ümmetçiliğin ve dinciliğin olmazsa olmazlardan birisidir.

Lafı fazla uzatmadan, sağcı ama ulusalcı ve laik, solcu ama ulusalcı ve laik olunabilir… Tabi buradaki sağcılığın ve solculuğun nasıl tanımlandığı veya neyi ifade ettiği önemlidir. Sağcılığı ve solculuğu salt aydınlanmacılık, gelenekçilik, ilerlemecilik, akılcılık vb. esaslardan hareketle alıyorsanız, sağcısı ve solcusu Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olabilir. Lakin İslamcı veya başka bir din esaslı taraftarlık, Sosyalistlik, Liberallik, Etnik Kimlikçilik esasından alıyorsanız ya ulusalcı, ya laik veya ikisi birden olunamaz. Dolayısıyla Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olunamaz… Bu ayıp bir şey değil. Suç da değil… Sadece konumumuzu, durumumuzu bilmek, gözden geçirmek ile ilgili, tarafımızı ve yerimizi bilinçli tercih etmeyle ilgili bir gerçeklik…


Ama özellikle “Atatürkçüyüm” ve “Cumhuriyetçiyim” diyorsan, Ulusalcı olmadan Atatürkçü, Laik olmadan Cumhuriyetçi olunamayacağını bilmek ve ona göre tutum ve tavır almak iyi olur. En azından kendini yeniden fark ederek bilinçli bir tercihte bulunmaya yardımcı olur.

Yoksulların “değişmeyen” seçmen davranışı üzerine