Ağırlıklı olarak figüratif çalışmalarla tanınan Ayşe Betil, uluslararası alanda katıldığı projelerle son dönemin dikkat çeken sanatçıları arasında yer almaktadır.
27 Mayıs – 29 Mayıs’ta New York’ta bulunan Ev Gallery’ye eserlerini veren sanatçı Ayşe Betil ayrıca 4 Haziran – 4 Temmuz tarihleri arasında Paris’te gerçekleşecek olan “Soleil et Lune” isimli karma sergide üç eseriyle yer almaktadır. 8 Haziran ve 10 Haziran tarihlerinde Match Art Gallery ile birlikte çalışan Betil, sanat yaşamındaki hareketlilikle dikkat çekmektedir. Kasım ayında ise kişisel sergisi ile koleksiyoner ve sanatseverlerle buluşmayı planlamaktadır. Ortaköy’de yer alan tarihi Kethüda Hamamı’nda gerçekleşecek olan sergi, Betil’in ilk kişisel sergisidir
Figüratif çalışmalarında, insanın ruh halinden esinlenen sanatçı renk seçimleri ve figürlerin jest ve mimiklerinde aynı ruh halinin izlerini yansıtmayı tercih etmektedir. Tuval çalışmalarının yanı sıra kağıt üzerine de eserler yapan sanatçı teknik olarak yağlıboya, pastel, kara kalem ayrıca karışık teknik de kullanmaktadır. Realist bir üsluptan yararlanan Betil, aynı zamanda oryantalist eserler de üretmektedir. Kompozisyon seçimlerinde perspektife önem veren Ayşe Betil, tema olarak figüratif çalışmaların yanı sıra peyzaj, kalabalık insan ya da çocuk toplululuğunun yanı sıra mimari peyzaj da yapmaktadır. Yarattığı doku, bir mekanın ya da insanın zamanın etkisiyle uğradığı değişimin perspektifinden ilerlemektedir. Oryantalist çalışmalarında ise sokak aralarında hayatın rutin halini betimlemeyi tercih etmektedir. Betil, kağıt üzerine yaptığı çalışmalarında ışık ve gölge tekniği ile perspektif yakalarken, tuval çalışmalarında birden farklı renk tonlarını kullanarak aynı perspektifi yakalamaya çalışmaktadır. Figürlerin yüzlerindeki ifadeler ise ruh hallerinin dışavurumudur.
29 Haziran tarihinde Bodrum’da başlayacak olan Bodrum Sanat ve Antika Fuarına katılan Betil, yurtdışında yaşamaktadır. Sanat, Betil’in sözleriyle şunu ifade etmektedir:
“Resim benim oyun alanım, kendimi özgür hissettiğim yer. Elime kalemi aldığım an zamanın da mekanın da merkezindeyim. Dış dünya camın ardında; sesler de görüntüler de… Ne yaşım ne de adım var; tüm sıfatlardan azade, içimden nasıl geliyorsa öyle çıkıyorum yola. Bazen tanıdık bir yüz, bazen bir yabancı yahut bir sokak arası ile… Renkten renge savruluyor, kimi zaman siyah beyazın dinginliğinde soluklanıyorum. Sesler boğuk, görüntüler flu. Oyunumu oynuyorum.”