İnsan ve Türk olmanın önkoşulu bakınız neymiş?

Bazı ifadeleri veya cümleleri bağlamından koparmamak adına bütünü içinde değerlendirmek gerek… Ama böyle yapılsa dahi bazı ifadeler veya cümleler var ki, felsefi ve zihniyet olarak anlamı ve mesajı asla değişmiyor. Söylenmiş olma amacı bütünün içinde de aynı, tek başına da aynı duruyor.

Yavuz Ağıralioğlu

Örneğin “Biz Müslüman olmayan Türk’e Türk ve insan demiyoruz, Müslüman olmayan Kürde niçin Kürt diyelim” lafını bağlamı içinde de okusak, tek başına da alsak durum pek değişmiyor…

İyi Parti milletvekili, üstelik Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirmiş bir kişi nerede, ne zaman ifade ettiğini bilmediğimiz ama bunun pek de bir öneminin olmadığı ifadesinin bağlamı şöyle;


Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı İsmail Türk ile konuşan Ağıralioğlu, PKK-Kürt halkı ilişkisinden bahsederken, “Birbirine kardeş olan bir milleti Marx’ın çocukları birbirine düşman edemez”…. “Biz Türk’ün Müslüman olmayanına Türk demiyoruz, kemaliyle Türk demiyoruz. Müslüman olmayan Kürt’e niçin Kürt diyelim? Niçin insan diyelim?”

İsmail Türk ise görüntüleri sosyal medyada gündem olan Ağıralioğlu’nun bu sözleri üzerine “Bu Türk için de geçerli mi?” diye soruyor, Ağıralioğlu, aynı şeyin Türkler için de geçerli olduğunu belirterek şunları söylüyor; “Evet bizim için önemli olan şudur; biz normal şartlarda, tarih sahnesinde var olduğumuz günden beri arkasında büyük irademizle durduğumuz şey Allah’a kulluk davamızın, devlete, millete, medeniyete dönük taraflarının dört başı mamur hale getirildiği bir süreci yaşadık beraber” diyor.

Bakınız siyaset eğer ideolojik bir şablon ve ideolojik bir takıntı düzeyinde olursa ve daha kötüsü dini veya etnik kimlikler üzerine inşa edilmiş ise eğitiminiz, deneyimleriniz ve onca yıl yaptığınız okuma ve yazmaların pek bir değeri kalmıyor. Çünkü evrensel ve aydınlanmacı olmanın kapısını aralayıp oradan geçiş yapamıyorsunuz. Diğer söylemle kısır döngüden kurtulamıyorsunuz.

İşi fazla uzatmadan ve aynı düzlemde değil ama aynı anlaşılabilir basitlikte, sayın vekile sormak isteriz; Bu durumda Türk’ün, Kürt’ün, Çerkez’in, Laz’ın Müslüman olmayanına insan demeyeceksek, Müslümanının hırsızına, katiline, yalancı ve düzenbazına ne diyeceğiz?

İkinci soru ise hem sayın milletvekilinin kültürel birikimine ve hem de etnik hassasiyetine yönelik olarak; Bu durumda, yani Müslüman olmayana Türk demeyeceksek, Oğuz Kağan’a, Bilge Kağan’a, Kül Tigin’e, Tonyukuk’a ve tüm diğer Türk büyüklerine ne diyeceğiz ve onları nasıl yad edeceğiz?

Söz konusu ifade ve ifade sahibi sayın Yavuz Ağıralioğlu o kadar çok eleştiri aldı ki, bunun üzerine kendileri tivıtır üzerinden durumu açıklama gereğini hissetti… Hissetti ama yazdıkları, eleştiri aldığı ifadelerden pek farklı olmadı maalesef.

Sayın milletvekilinin Tivıtır paylaşım dizisindeki açıklamaları olduğu gibi şu şekildedir;


“Çözüm sürecinde Pkk’nın muhatap alınmasına ve hükûmetin siyasi koordinatlarının anlamsızlığına dair söylediğimiz bir sözü bütününden kopartmaya çalışmak beyhudedir. Müslüman olmayanı insan ve Türk saymıyorsunuz, o zaman Türk Milleti adına bu dinsiz, imansız cinayet şebekesi ile niçin konuşuyorsunuz? Pkk’lılar insan değil, bu ahlâksız örgütü niçin muhatap alıyorsunuz? diye Pkk’lılar için söylediğimiz bir sözün neresinden, niçin alındınız? Bana yahut çizgime düşmanlık edecekseniz, derdiniz buysa Türklük üzerinden yürümeyin. Arşivde onca söz, konferans ve açıklamamız var; Türk’e, Türklüğe dair. Zorlamayın. Anlamaya çalışın. İslâm öncesi Türklüğe, kim Türk değil diyebilir? Yahut biri dedi diye kim Türklük’ten çıkar? Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresinin hasımları ne demek istediğimi gayet iyi biliyor. Sözüm ancak bunun muhataplarınadır. Tarihi varlığı içinde tüm meşruiyetimizi Oğuz Kağan’dan beri Türk’ten ve Türk Milleti’nden alıyoruz. Güncel politik mevzilerin yanlışları İslâm’a hamledilemez! Samimi eleştiriler baş tacımızdır. Lâkin maksadı sadece düşmanlık olan trolleri yahut trollüğün kendisine çok yakıştığı trol ahlâklı isimlerin dediklerini ciddiye almam, kimse de almasın. Siyasi çizgimiz belli. Türk-İslâm Ülküsünün net ve duru ideallerine bağlı bir neferiyim. Oğuz Kağan’dan Atatürk’e, Göktürklerden Türkiye Cumhuriyeti’ne tek bir çizgidir. Ve tekrar üstüne basa basa söylüyorum. Bin yıllık tarihi birlikteliğin ve Efendimiz (s.a.v.)’in birbirine kardeş ettiği Kürtlerimiz ile bizi, Marx’ın çocukları düşman edemez. Buna müsaade etmeyiz”..

*

Son tahlilde İslamsız bir Türklüğün anlamlı bulunmadığı, İslam sonrası dönemde İslam’ı reddeden veya referans almayan Türklük ile ilgili kişi ve yaklaşımların önemsemediği, seküler bir milliyetçiliğin değersiz görüldüğü, bir kez daha pekiştirilerek açıklanmış. Yani açıklama, açıklama yapmak zorunda kalınan aslı kadar beter olmuş.

Özetle Müslüman olmayı veya herhangi bir dini kimliği insan olmanın veya etnik bir kimliğe mensup olmanın ön şartı sayan kişiler ve ideolojiler için memleket, cumhuriyet, demokrasi, adalet, eşitlik gibi kavramlar birer teferruat ve birer hikayeden ibarettir.

Keza etnik kimliği de birçok şeyin önşartı saymayı eleştirmek gereğini yeri gelmişken not olarak düşsek dahi, sayın Ağıraliğlu’nun ideolojisinde Türk kimliğinin, Müslüman kimliğinden bağımsız çok fazla bir değer taşımadığı açıkça görülmektedir.

Bu kişiler ile ilgili olarak toplumsal algı “milliyetçi” siyasetçiler olduklarına dairdir. Oysa değillerdir. Milliyetçilikleri, Müslümanlıklarından sonra gelir ve daha önemlisi İslamlığın olmadığı bir milliyetçilik tercih edilmez. Yani seküler bir milliyetçilik ve laik bir milliyetçi söz konusu kişinin ideolojisine uygun düşmemektedir.

İslami Milliyetçilik yaklaşımının Necip Fazıl Kısakürek ile formasyon kazandığı, “Türk-İslam Sentezi” farklı bir boyutta politik ve siyasi bir temel üzerine inşa edildiği akım dönemlerinin çıktılarından birisi de Muhsin Yazıcıoğlu, BBP ve Alperenler ocağı olmuş, sayın milletvekili de bu ekolden yetişen ve politize olan bir geçmişe sahiptir. Dolayısıyla eleştirilen söylemi ile  ideolojik tavrı arasındaki tutarlılığı ortadadır.


Oysa gerçekten ve illa ki milliyetçi olunacaksa, bunun “Türkiye milliyetçisi” olunmasında büyük faydaların olduğu şu dönemlerde bırakınız milliyetçiliği, insan olmayı dini bir kimliğe bağlayan siyasi düşüncelerden ve siyaset figürlerden nasıl umut içinde olabiliriz?

Canlı yayında kavga: Cemal Enginyurt ve koruması gazeteci Latif Şimşek’i darp etti