Kılıçdaroğlu: Ekmeleddin İhsanoğlu’na Sayın Cumhurbaşkanım diye hitap ederim

Kemal Kılıçdaroğlu: Ekmeleddin beyi anlatamadık. Orada bizim eksiğimiz olabilir. Bizim kusurumuz olabilir. Ben hala kendisini zaman zaman telefonla ararım. Ona sayın Cumhurbaşkanım diye hitap ederim.

Kılıçdaroğlu ihsanoğlu

Video aşağıda – Kılıçdaroğlu: Ekmeleddin İhsanoğlu’na Sayın Cumhurbaşkanım diye hitap ederim

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yasaklar doğru değil. Devletin görevi güvenliği sağlamaktır. Siz yasaklıyorsunuz. Korkudan. 7 milyon 700 bin genç ilk defa oy kullanacak, bu beyleri gönderecek. Helalleşme konusunda beklediğimden çok daha fazla olumlu tepki aldım. Herkesle gittim oturdum konuştum. Bu ülkenin kamplaşmaya değil helalleşmeye ihtiyacı var” dedi. Devlette devamlılığa dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Devlette devamlılık vardır. Ama ahlak, erdem, bilgi üzerine vardır. Yolsuzluk üzerine devamlılık olur mu? O zaman hiç yolsuzlukları soruşturmayalım” diye konuştu.


CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk TV’de “Olaylar ve Görüşler” programında; Serap Belet ve Kürşad Oğuz’un sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, tezkere konusunda; “Ben iktidar mensuplarına söylüyorum, ‘Ben kendi ülkemde yabancı asker istemiyorum’ arkadaş. Bugüne kadar terörle mücadeleyi kim yaptı? Bu ülkenin polisi yaptı, bu ülkenin askeri yaptı. Bu ülkenin askeri ve polisi şehit olurken yabancılar mı vardı yanında? yabancı askerler mi vardı yanında?” dedi.

Yap-İşlet-Devret modeli ve hazine garantisi verilen projeleri Kılıçdaroğlu, “Yapmışsın Kütahya Havalimanı’nı. 2 milyar dolar. Vermişsin garanti 50 milyar dolar. Kimin parasını garanti veriyorsun. Aradaki farka bakın. Hastane, köprü yapıyorsun. Eyvallah yap. Kaça yapıyorsun? Ticari sır. Niye ticari sır. Parasını ben ödüyorsam nasıl ticari sır oluyor bu” sözleriyle eleştirdi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

BELEDİYELERİ NASIL YÖNETİYORSAK TÜRKİYE’Yİ DE AYNI ANLAYIŞLA YÖNETECEĞİZ

(İmamoğlu’nun gezileri ve belediyelerin çalışmalar) Tüm gezilerinden haberim var. Şöyle bir şey yok, belediye başkanları ne yapıyor ne ediyor onları sürekli gözlüyoruz gibi, yok öyle bir şey. Çok sayıda belediyemiz. Çalışıyorlar. Onlardan aylık bilgileri alıyoruz. O bilgiler geliyor. O bilgileri MYK’mızda değerlendiriyoruz. Ek bilgiler istediğimiz zaman tekrar belediye başkanlarına soruyoruz, geliyor. Belediye başkanlarının zaten dünya kadar işi var. Belediye başkanları, ‘acaba genel merkezden gelen talimatları mı sadece yapıyorlar.’ Hayır. Genel merkezden gelen talimatlar var ama onun dışında her beldenin, belediyenin kendine özgü sorunları var. O belediye başkanları o sorunları çözmek için kendi kadrosu, ekibi var. Onlarla çalışırlar. Biz hiçbir zaman belediye başkanlarımıza müdahale etmeyiz. Şu kişiyi al şu kişiyi at diye. İstediğimiz şu, biz sizin başarılarınızı istiyoruz, başka bir şey değil. Başarılarınız aynı zamanda CHP’nin başarıları demektir. Çünkü belediyeleri nasıl yönetiyorsak Türkiye’yi de aynı anlayışla yöneteceğiz. Bütün belediye başkanlarımızdan memnunuz.

İLK KEZ CUMHURİYET TARİHİNDE KENDİ TOPRAĞIMIZI TERK ETTİK

(İktidara geldiğiniz takdirde ilk altı ayda ne yapacaksınız, çalışmalarınız ne yönde olacak) Parti olarak bizim görüşlerimiz var zaten. İlk bir hafta içinde çiftçilerin Tarım Kredi ve bankalara olan borçlarının faizlerini sileceğiz. Esnafın da Esnaf Kefalet ve bankalara olan borçlarının faizlerini sileceğiz. Süleyman Şah Türbesi’ni tekrar kendi topraklarımıza götüreceğiz. İlk kez Cumhuriyet tarihinde kendi toprağımızı terk ettik. Bir de buna kahramanlık diyorlar. Kendi toprağını nasıl bırakırsın, kendi bayrağını nasıl indirirsin ya. Süleyman Şah Türbesi’ni nasıl kaçırırsın ya. İnsan orada hayatını, canını verir. Bir de bizi suçluyorlar. Bir de kalkıp kahramanlık taslıyorlar. Allah akıl fikir versin. Nasıl bu kadar yalanı üst üste getiriyorlar, kahramanlık edebiyatı yapıyorlar. Merkez Bankası’nın başkanlığına gerçekten güven veren birisini getireceğiz. Devlette liyakati sağlayacağız. İlk bir hafta içerisinde Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplayacağız. Sorunları alacağız, bakanlar, sorunları yaşayanlar bir tarafta. Anlatacaklar. Buna benzer düşüncelerimiz var. Bunları paylaştık.

DEVLET OLARAK BEN TEMİNAT VERİYORSAM BEN YAPARIM

(Devlette devamlılık var eleştirileri) Devlette devamlılık vardır. Ama ahlak, erdem, bilgi üzerine vardır. Yolsuzluk üzerine devamlılık olur mu? O zaman hiç yolsuzlukları soruşturmayalım. Kul hakkı yiyenlere al kardeşim… Yap-İşlet-Devret’te devlet niye garanti verir? Değil mi? İhale yapıyorsun, adam diyor ki ben burayı yapacağım, işleteceğim, sonra size devredeceğim. Bir krediyi alırken diyorsunuz ki devletin hazinesini teminat gösteriyorsun. Para bul diyorsun, hazineyi teslim ettim diyorsun. Niye? Hangi gerekçeyle? Gitsin bir banka teminat oluyorsa olsun. Yabancı bankaları teminat olarak alıyorsa alsın. Devlet olarak ben niye teminat vereyim? Devlet olarak ben teminat veriyorsam ben yaparım ya. Niye başkasına yaptırayım. İki, garanti veriyorsun. Yapmışsın Kütahya Havalimanı’nı. 2 milyar dolar. Vermişsin garanti 50 milyar dolar. Kimin parasını garanti veriyorsun. Aradaki farka bakın. Hastane, köprü yapıyorsun. Eyvallah yap. Kaça yapıyorsun? Ticari sır. Niye ticari sır. Parasını ben ödüyorsam nasıl ticari sır oluyor bu.

KİŞİNİN ONURUNU KORUYACAĞIZ

Biz Aile Destekleri Sigortası getireceğiz. Kişinin onurunu koruyacağız. Bu sigorta herhangi prim toplamıyor, belli bölgelerde nasıl aile hekimleri varsa, sosyal hizmet uzmanları varsa, bilgileri topluyor. Ailenin elde ettiği gelir nedir? Bu gelir onun geçinmesine yeterli mi değil mi? Yeterli değilse raporunu düzenliyor, sosyal devlet kadının banka hesabına yatırıyor parayı. Kadın gidecek aylığını alacak. Yeni çocuk olursa, sosyal hizmet uzmanı yeni bir rapor yazacak. 100 TL veriyorsak 150 TL vereceğiz, 1000 TL veriyorsak 1100 TL vereceğiz. Çocuğu üniversiteye gidiyorsa yurt ücretsiz olacak. Burs verilecek. Evde engelli varsa ailede kadının sosyal güvenlik primini devlet yatıracak. O da emekli olacak. Buna benzer bir pozisyonu yaratacağız. Bütün yardımları devlet tek bir kanaldan yapacak. Eğer belediyeler, yani kamu; işçi alırsa, personel alırsa önce bu ailelerin çocukları alınacak. Pozitif ayrımcılık yapılacak. Bu evlere düzenli bir gelir akışı olacak. Artık ailenin düzenli bir geliri olacak.

ALLAH’IN GÜNEŞİ BEDAVA

Şanlıurfa’ya gittim. Şanlıurfalılara söyledim. Bize büyükşehir belediye başkanlığını verin, bütün çiftçilere elektriği ücretsiz vereceğiz dedim. Vereceğiz de. Dışarıdan doğalgaz, akaryakıt alıyorsun dolarla. Allah’ın güneşi bedava. Panelleri kooperatif halinde yapacağız. Biz güneş santrallerini kuracağız. Kooperatif işletecek. Çiftçiye bedava verecek, artan elektriği enterkonnekte satacak.


ERDOĞAN İSTEMİYOR MESELA

(Sığınmacıların gönderilmesi nasıl olacak? Farklı görüşler bu işi zorlaştırmayacak mı?) 6 parti de sığınmacıların insani koşullarda Suriye’ye dönmelerini istiyorlar. Erdoğan istemiyor mesela. Burada kalacaklar dedi. Sonra ısrar olunca kamuoyu yoklaması sonucunda Suriyelilerin gitmesi gerektiği yönünde bir eğilim olunca biz de gönderelim dediler. Bunlar gönderemezler, göndermek istemezler. Suriyelileri köle gibi çalıştırmak istiyorlar. İnsani çok koşullarda, ırkçılık yapmadan bu insanları kendi ülkelerine göndermeliyiz. İnsani koşullarda kendi ülkelerine gönderme konusunda hiçbir görüş farkı yok.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN SINIRLARI YOL GEÇEN HANI

(Türkiye’de kaç milyon sığınmacı, göçmen olduğunu düşünüyorsunuz?) 10 milyonun altında değil. En az 10 milyondur. Afgan, Suriyeli, Afrikalılar var. Bunların içinde en kalabalık olan Suriyeliler. İkinci sırada Afganistan’dan gelenler. Afganistan’dan nasıl geliyorlar? 1000 küsur kilometrelik İran toprağını aşarak geliyorlar. Nasıl geçiyorlar? Gittim sınıra, Van’da. Bu Afgan kaçaklar nasıl geliyor bizim ülkemize? Sordum. Oradaki görevliler buradan geçmeleri mümkün değil, çünkü pasaport kontrolleri yapıyoruz dediler. Nasıl geçiyorlar? Sınırdan. Peki sınırda karakol yok mu? Var dediler. Bir karakol diğer karakolu görüyor. Ayrıca kamera var. Peki nasıl oluyor da insanlar akın akın geliyorlar? Şunu yaptık, ‘sınır namustur’ diye. Bütün sınırlarda bu vardır. Nasıl oluyor yolgeçen hanına dönüyor. Van Gölü’nde insanlar öldü. Nasıl oluyor da geçiyorlar? Çünkü insan kaçakçılığı var. Bugün parayı verip istediğiniz yerde kaçakçılar sizi istediğiniz yere getirir, götürür. Devletine sahip çıkmıyor bu yönetim. Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları yol geçen hanı. Zindaşti böyle çıkmadı mı? Bastırdı parayı girdi milletvekili araya. Hâkim ben çıkartmak zorunda kaldım dedi. Sezgin Baran Korkmaz nasıl gitti? Ne söyledi İçişleri Bakanı, ‘en yukarıdan en aşağıya kadar oturduk karar verdik, sonunda çıkardık’ diyor yurt dışına. Şimdi yurtdışına çıktı diye pişman oldular.

BENİM MİLLİYETÇİLİĞİM VATAN VE BAYRAKTIR

(Bundan sonra bütün tezkerelere hayır mı diyeceksiniz) Elbette ben kendi ülkemde yabancı asker istemem. Kimse kusura bakmasın. Ben onlar gibi milliyetçi değilim. Benim milliyetçiliğim vatan ve bayraktır.

BEN KENDİ ÜLKEMDE YABANCI ASKER İSTEMİYORUM

(İYİ Partinin ‘evet’ demesi sizin ‘hayır’ demeniz üzerinden bir fikir ayrılığı olduğu düşünülüyor) O ayrı bir şey. Ama ben iktidar mensuplarına söylüyorum, ‘Ben kendi ülkemde yabancı asker istemiyorum arkadaş.’ Bugüne kadar terörle mücadeleyi kim yaptı? Bu ülkenin polisi yaptı, bu ülkenin askeri yaptı. Bu ülkenin askeri ve polisi şehit olurken yabancılar mı vardı yanında? Yabancı askerler mi vardı yanında? Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin polisi ve askeri terörle mücadele edemiyor mu yani yabancıyı isteyeceğiz buraya? Yabancıyı hangi gerekçe ile istiyorsun sen? Efendim 50 tane gerekçe yazabilirler. Ama ben tezkerede yazıyorsa gerekirse yabancı askerler diye kimse kusura bakmasın.

SİZ TEZKEREYİ BAŞKALARINI DAVET ETMENİN YOLU İÇİN ÇIKARIYORSUNUZ

(Sizin itirazınız bunaydı. Çünkü seçim sonrasında devam edecek olmasına yönelik bir itiraz olması nedeniyle hayır denildi diye hatırlıyorum) Bu ülkenin insanları terörle mücadele eder. Ayrıca oradan terör geliyorsa yabancı bir ülkeden sizin tezkere çıkarmanıza da gerek yok çünkü siz istediğiniz zaman Birleşmiş Milletlerin de kararı var, terör nereden geliyorsa gider uyarırsınız; ‘kardeşim terörü kes’ kesmezsen ben gider keserim. Biz Irak’ta öyle yapmadık mı, öyle yaptık. Şimdi siz tezkereyi başkalarını davet etmenin yolu için çıkarıyorsunuz. Terörle mücadele değil aslında. İşin özünde yatan bu.

HANGİ YABANCI ASKERİ TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDA TÜRKİYE’YE DAVET EDECEKSİN

(Kimi nereye davet etmek amacıyla) Ben bilmiyorum tezkerede isim vermiyor ki şu ülkeyle diye, ‘yabancı asker’. Hangi yabancı asker onu da sordum. Hangi yabancı askeri terörle mücadele konusunda Türkiye’ye davet edeceksin. Et bir görelim bakalım. Etmiyorsanız bunu niye tezkereye yazıyorsunuz?

TÜRKİYE TERÖRDEN ÇOK BÜYÜK ACILAR ÇEKMİŞTİR VE BÜTÜN DÜNYANIN DA BUNU BİLMESİ LAZIM; TÜRKİYE’NİN TERÖRLE MÜCADELESİ DE MEŞRUDUR

O zaman niye yazıyorlar tezkereye? Sorun gazetecisiniz, ‘Ya bunu niye yazdınız buraya.’ Televizyoncusunuz, bunu açın bir tartışmaya. Deyin ki, ‘Bu yabancı askerler konusu var bu tezkerede’… AK Partililer geliyor. AK Partili gibi duran gazeteciler de geliyor, aslında onlar gazeteci değil. Onlar da AK Partinin silahşoru. Onlarda geliyor, onlara sorun, ‘Bu tezkeredeki bu yabancı askerler kim acaba? Siz bunu daha iyi bilirsiniz, Kılıçdaroğlu bu tezkere hayır dedi gerekçesi de bu. Siz buna bir de diyorsunuz ki terörle mücadeleyi istemiyor ya bu hangi yabancı asker geldi terörle mücadele etti.’ Bakın bu soru sorulmuyor ve bu tartışılmıyor zaten. Bizim medyanın kimse kusura bakmasın en büyük eksiği bu. Tezkereye CHP ‘hayır’ dedi demek ki CHP teröre ‘evet’ diyor. Bu tezkereye CHP niye ‘hayır’ dedi, bari hiç değilse ‘hayır’ gerekçesini Meclis tutanaklarından bir bakayım denmiyor; AK Parti öyle dedi o zaman kesinlikle bu böyledir CHP teröre ‘evet’ diyor. Hayır efendim terörün kimsen gelirse gelsin, nereden gelirse gelsin terör bir insanlık suçudur. Teröre karşı durmakta hepimizin ortak görevidir. Türkiye terörden çok büyük acılar çekmiştir ve bütün dünyanın da bunu bilmesi lazım; Türkiye’nin terörle mücadelesi de meşrudur.

BU ÜLKENİN KAMPLAŞMAYA DEĞİL HELALLEŞMEYE İHTİYACI VAR

(Helalleşmenin kapsamı, ikna oldu mu sizce seslendiğiniz taraf, bir de özel yaşama müdahale olduğunu düşünüyor musunuz) Bu yasaklar, doğru değil. Gençler eğlenecekler. Bir sanatçı çıkacak sahneye şarkıyı, türküyü söyleyecek. Bu insanların biraz enerjilerini boşaltma hakları var. Biraz eğlenme hakkı var. Hayır eğlenemez, yasak diyorlar. Bu korkunun eseridir aslında. Neden korkuyorsunuz? Sanatçı niye mahkeme koridorlarında. Sanatçı dünyanın her tarafında aykırı insandır zaten. Nazımın heykelinde yapılan figürü görseler, rüzgâra karşı yürüyen adam. Sanatçı kendi dünyasındadır. Bu yasaklar doğru değil. Devletin görevi güvenliği sağlamaktır. Siz yasaklıyorsunuz. Korkudan. Bu ülkenin gençleri gönderecek. 7 milyon 700 bin genç ilk defa oy kullanacak, bu beyleri gönderecek. Helalleşme konusunda beklediğimden çok daha fazla olumlu tepki aldım onu söyleyeyim. Herkesle gittim oturdum konuştum. Bu ülkenin kamplaşmaya değil helalleşmeye ihtiyacı var.

“Ekmeleddin İhsanoğlu’na Sayın Cumhurbaşkanım diye hitap ederim”

(Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesi konusu) Hayır. Ekmeleddin bey Türkiye’nin en saygın insanlarından bir tanesi. Adına uluslararası yarışma yapılan üstelik İtalya’da yapılan, Ekmeleddin İhsanoğlu yarışması… Kendi alanında dünyada tanınan, sevilen bir kişi. İslam İşbirliğinde görev alırken kadın hakları ile ilgili daire kuran kişi. Ekmeleddin beyi anlatamadık. Orada bizim eksiğimiz olabilir. Bizim kusurumuz olabilir. Ben hala kendisini zaman zaman telefonla ararım. Ona sayın Cumhurbaşkanım diye hitap ederim. Gerçekten son derece saygın, düzgün, ahlaklı bir insan. Bir bilim insanı. Türkiye’de fazla tanınmıyor ama Türkiye dışında çok daha fazla tanınan bir kişi. Kitaplarının büyük ölçüde referans olarak alındığı biri.

SEÇECEĞİMİZ CUMHURBAŞKANI ADAYI TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN 13. SAYGIN CUMHURBAŞKANI OLACAKTIR:


(Cumhurbaşkanı adayınızı ne zaman açıklayacaksınız) 6 lider kendi aralarında oturup konuşacağız zaten. Yeri, zamanı gelince; oturulur, konuşulur. Ama şundan emin olmanızı isterim, seçeceğimiz cumhurbaşkanı adayı Türkiye Cumhuriyeti devletinin 13. saygın cumhurbaşkanı olacaktır. Devleti bilen, devleti tanıyan, bütün vatandaşlarına eşit davranan, kimseyi ötekileştirmeyen, egemen güçlere teslim olmayan özellikle mal varlığı dolayısıyla teslim olmayan bir kişi olacaktır.”

Hüseyin Baş’tan ses getiren Atatürk konuşması: Yahu siz kimsiniz?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.