Kira sözleşmeleri hakkında bilinmesi gereken 5 önemli kural!

Kira sözleşmeleri konusunda kiracıların ve mal sahiplerinin en çok merak ettikleri ve bilmeleri gereken 5 önemli kural nedir? Bunları bilmeden kira sözleşmesi imzalamayın!

Kira sözleşmeleri

Kira sözleşmeleri hakkında bilinmesi gereken 5 önemli kural!

Emlak piyasasında artan fiyatlar kiracı ve ev sahipleri arasında gerginliklere yol açmıştı. Devlet, kira artışlarına %25 üst sınır getirerek bir miktar piyasanın tansiyonu düşürme yoluna gitti. Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Umut Yeniocak, kira sözleşmelerinde dikkat edilmesi gereken 5 önemli kurala dikkat çekti.


Sözleşme süresi bitse de ev sahibi kiracıyı çıkaramaz!

En çok merak edilen konuların başında, sözleşmelerin bitiminde ev sahiplerinin kiracılarını evden çıkarıp çıkaramayacakları konusu geliyor. Doç. Dr. Umut Yeniocak, konut ve işyeri kiralarında sözleşme süresi bittiğinde sözleşmelerin kendiliğinden sona ermediğine dikkat çekerek, kanun gereği sözleşmelerin bir yıl uzaması sebebiyle ev sahiplerinin kiracıyı çıkaramayacaklarının altının çizdi.

Kiracının çıkmak istemesi halinde ise sözleşme süresi bitiminden en az 15 gün önce ev sahibine haber vermesi, sürenin sonunda sözleşmeyi sona erdirmesi gerektiğini söyledi. Bu yapılmadan, örneğin kiracının sözleşme süresi bitmeden, yıl ortasında çıkmak istemesi durumunda ise yaklaşık 3 kira tutarında tazminat ödemesi gerektiğini ifade etti.

Doç. Dr. Umut Yeniocak, ev sahiplerinin kiracıyı sebepsiz şekilde çıkarma hakkının ise, bir yıllık sözleşmelerde sözleşme başladıktan 12 yıl sonra mümkün hâle geldiğini kaydetti ve bu hesabın formülünün de; “sözleşme süresi + 10 + 1” şeklinde olduğuna işaret etti.

Ev sahibi kira artışını serbestçe yapamaz. Yapılacak kira artışları Kanun ile sınırlandırılmıştır!

Doç. Dr. Yeniocak, kira bedelinin başlangıçta belirlenmesi sırasında bir sınırlamanın olmadığını ancak, sonrasında yapılacak kira artışlarının on iki aylık ortalama TÜFE oranıyla sınırlı olduğunu belirtti. Türk Borçlar Kanunu’na getirilen geçici maddeyle, 1 Temmuz 2023 tarihine kadar TÜFE oranı daha fazla olsa bile konut kiralarında en fazla yüzde 25 artış uygulanabileceğinin de altını çizdi.

Yüzde 25’lik artış sınırlamasının sadece konutlar için getirildiğini de vurgulayan Doç. Dr. Umut Yeniocak, “İşyerlerinde artış oranının üst sınırı TÜFE olarak uygulanmaya devem edecek. Sözleşmelerde artış oranı olarak sıkça kullanılan “ÜFE/TÜFE ortalaması” ya da “TEFE/TÜFE ortalaması” formülü ise artık TÜFE’yi aştığı için geçersizdir.” şeklinde belirtti.


Ev sahipleri, kira sözleşmelerinde kira bedelinin artırılması için 5 yıldan sonra kira tespit, öncesinde ise uyarlama davası açabilirler

Doç. Dr. Yeniocak, konut ve işyeri kiralarında kira bedelinin emsal kiralar karşısında düşük kalması durumunda ise kira bedelinin yükseltilmesi için kira tespit davası açılabileceğini anlattı. Bu davaların en erken, kira başlangıç tarihinden 5 yıl sonra açılabildiğini ve dava açmak için öncesinde bir ihtar gönderme zorunluluğunun olmadığını ifade etti. Mahkemenin vereceği kira artış kararının da davanın açıldığı kira yılının başından itibaren uygulandığını hatırlattı.

5 yılı beklemek istemeyen ev sahiplerinin kira artışı için uyarlama davası açabileceklerini söyleyen Doç. Dr. Yeniocak, “Ancak bu davanın kazanılabilmesi için, kira tespit davasından farklı olarak, beklenmeyen sıra dışı gelişmelerin yaşanması sebebiyle kira bedelinin arttırılması gerektiği iddia ve ispat edilmelidir.” uyarısında bulundu.

Kiradaki ev ya da işyerinin satılması, kiracının serbestçe çıkarılabileceği anlamına gelmez

Son zamanlarda kiracıların en sık maruz kaldıkları durum da evlerinin satışa çıkarılması. Doç. Dr. Yeniocak, ev ya da işyerinin satılması durumunda dahi kira sözleşmesinin yeni maliki de bağladığını ifade etti.

“Yeni malik de eski malik gibi, “ihtiyacım var” ya da “esaslı imar değişikliği/inşaat yaptıracağım” gibi gerekçelerle kiracının çıkmasını isteyebilir. Ancak bu durumda kiracı kendi isteğiyle çıkmazsa malik bu iddiasını dava açarak ispatlamak durumundadır.” açıklamasını yaptı.

Mahkeme kararı olmadan kiracının zorla çıkarılamayacağını belirten Yeniocak, “Kiracı çıkmazsa yeni malik, açacağı tahliye davasını isterse eski malik gibi sözleşme süresinin bitiminde isterse satın aldığı tarihten altı ay sonra açabilir.” dedi. Yeni malikin, bu altı aylık imkândan yararlanabilmesi için, satın aldığı tarihten sonra bir ay içinde kiracıya bildirimde bulunmasının şart olduğunu, aksi hâlde, sadece sözleşme süresinin bitiminde davayı açabileceğine işaret etti.

Ev sahibinin elinde tahliye taahhüdü varsa, kiracıyı çıkarmak için başka bir şeye ihtiyaç kalmaz

Son olarak tahliye taahhüdü konusuna da değinen Yeniocak, eğer kiracı bu belgeyi imzalamışsa ev sahibinin taahhüt edilen tahliye tarihinde kiracının çıkmasını isteyebileceğine dikkat çekti. Kiracı taahhüde rağmen çıkmazsa ev sahibinin tahliye taahhüdüne dayanarak hızlıca tahliyeyi sağlayabileceğini belirtti.


Tahliye taahhüdünün geçerli olabilmesi için ise taahhüdün kira sözleşmesinin tarihinden sonraki bir tarihte imzalanmış olması gerektiğini söyledi. Yeniocak, “Taahhüt edilen tarihte kiracı çıkmaz ve bir ay içinde ev sahibi dava açmazsa o taahhüt bir daha kullanılamaz. Düzenlenme tarihi ve tahliye tarihi yazılı olmayan tahliye taahhüdünde tarihlerin sonradan ev sahibi tarafından doldurulması uygulamasını Yargıtay geçerli kabul ediyor.” diyerek az bilinen bir başka konuya daha açıklık getirdi.

Kira davalarına arabuluculuk şartı || Bizi takip edin: Facebook, TwitterInstagram


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.