Deprem dayanıklılık testi nedir? Vatandaşlar bu testi yaptırma konusunda neden ikilemde kalıyor? Bina yıkım kararı çıkmadan da binanızın sağlamlığını öğrenebilir misiniz? Türkiye’de deprem izaltörleri kullanılıyor mu? İşte merak edilenler…
Deprem dayanıklılık testi nedir? Nasıl yapılır?
Depreme nerede, ne zaman, ne şekilde yakalanacağımız belli değil elbette ama yaşadığımız yapıların depreme dayanıklı olduğunu bilmek, olası bir deprem riskine karşı güvenlik önlemlerini almak için son derece önemli.
Kapısından penceresine, duvar boyasından musluk başlarına kadar her detayını inceleyerek milyonluk evler satın alıyor ya da kiralanıyor ama ‘depreme dayanıklı’ diye satılan evler bir depremde yerle bir olabiliyor.
Deprem Uzmanı ve Kentsel Dönüşüm Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Yüksek Mühendisi Hakan Çatalkaya ve Avukat Kerim Kocaman açıkladı.
Demirlerde paslanma, kolon ve kirişlerde çatlak varsa dikkat!
Hakan Çatalkaya: Her vatandaşın oturduğu binanın ne durumda olduğu ile ilgili genel bir değerlendirme yapması gerek. Öncelikle binanın yaşına bakılmalı. Yani bina 2000’den önce yapıldıysa hem eski deprem yönetmeliğine göre yapılmış hem de hazır beton kullanılmamıştır. Çünkü yapı denetimi, 1999 depreminden sonra yürürlüğe girdi. Bunun dışında binanın bodrum katlarına mutlaka inilmeli. Orada rutubet, demirlerde paslanma, kolonlarda ve kirişlerde çatlaklar varsa bilin ki binanızla ilgili bir sorun vardır.
Bodrum katları haricinde binanızın içindeki kolon ve kirişlerde çatlak var mı incelenmeli. Sadece bu bulgular bile binanızın sağlam olmadığının ilk belirtileri olabilir. Buna ek olarak eğer bina sağlam bir zemin üzerinde değilse, yani dere yatağındaysa, denize yakınsa, dolgu alanının üzerindeyse, bunu biliyor ve tespit edebiliyorsanız bu bilgiler de bina ile ilgili soru işaretleri oluşturabilir.
1999 depreminden sonra özellikle İstanbul’daki insanlar korkup binalara deprem testi yaptırdı ve rapor aldı. O dönemdeki raporlar tekrar ortaya çıkarılmalı. O dönemde yapılmış çalışmaların sonucunda olumsuz bir şey varsa bu da binanın durumu için önemli bir göstergedir.
Diğer önemli bir gösterge de tapuya bakmak. Belediyeden onaylanmış, projesine göre uygun yapılmış binalar, yapı izin belgesi (iskân belgesi) alır ve bu belge ile kat mülkiyet tapusu çıkar. İskan belgeniz var ise bina yönetmeliğe uygun yapılmış demektir.
Türkiye’de 3 çeşit tapu var. Bir tanesi arsa tapusu, bir tanesi kat irtifakı tapusu, diğeri de kat mülkiyet tapusu. Kat mülkiyet tapusu demek projesine uygun yapılmış, kontrolü yapılmış bina demek. Arsa tapusu ve kat irtifak tapuları ise herhangi bir denetimi yapılmamış, uygun olup olmadığı bilinmeyen yapı demektir.
Vatandaş, deprem dayanıklılık testi yaptırmakta ikilemde kalıyor
Hakan Çatalkaya: Binaların dayanıklılığını kontrol etmek için diğer bir seçenek deprem dayanıklılık testi yaptırmaktır. Belediye ve diğer kuruluşlara bu konuda başvuru yapılabilir. Başvuru sonrası görevliler gelip binayı kontrol ediyorlar ve binada daha detaylı inceleme yapılması için uzman şirketlere yönlendiriyorlar. Yapılan inceleme sonucunda binada riskli bir durum varsa bu konuda uzman şirketler bir rapor hazırlıyor. Bu rapor sonucuna göre bina riskli ise gerekli işlemler yapılıyor.
Burada vatandaş şöyle bir ikilemde kalıyor. Bizim genelde sahada gördüğümüz şey şu: İnsanlar aslında binaların deprem testini yaptırıp raporunu görmek istiyor. Kentsel dönüşümde de aynı durum geçerli. Ama binalara halk ağzıyla ‘çürük raporu’ resmi ağızla ‘Riskli yapı tespit raporu’ alındığında ve bu rapor olumsuz çıktığında 60 gün içinde binanın elektrik ve suyu kesiliyor, tahliyesi yapılıyor ve bina yıkılıyor. Bunu bildikleri için insanlar bu testleri yapmaktan kaçınıyor.
Vatandaşlar özel kuruluşlardan bilgi amaçlı deprem dayanıklılık raporu talep ederlerse, gidip incelemeler yapılıyor, binalarda herhangi bir hasar var ise o kişilerle konuşularak binanın durumu anlatılıyor. Kentsel dönüşüm mü, binanın güçlendirilmesi mi ne yapılması gerekiyorsa onlara anlatılıyor. Bu şekilde bilgi amaçlı başvurulduğu ve rapor istediği için 60 gün sınırlaması uygulanmıyor, bu insanlar bir araya gelip tartışıp ortak karar alabilecek zamana sahip oluyor.
Depreme dayanıklılık testleri için özel firmalar yeterli yetkinliğe sahip mi? Doğru firmayı bulduğumuza nasıl emin olabiliriz?
Hakan Çatalkaya: Bu konuda kamu kurumları, başvuru yapanları özel firmalara yönlendiriyor. Vatandaş bu firmalardan hizmet almadan önce şunlara dikkat etmeli: Bu raporları hazırlayacak kişilerin deprem konusunda uzman inşaat mühendisi olmaları gerekir. Binalar, İnşaat Mühendisleri Odası’na üye, Çevre Şehircilik Bakanlığı Yapı Denetim ve Proje Denetçisi belgesi olan uzman kişilerce incelenmeli.
Deprem dayanıklılık testi ile neler kontrol ediliyor?
Hakan Çatalkaya: Betonarme bir binada betonlar ana taşıyıcıdır. İnceleme yapan uzmanlar taşıyıcı betonlardan karotlu numune alıyor. Nasıl ki biz hastaneye gidip röntgen çektiriyorsak inşaat mühendisleri de röntgen aleti ile binaların tespitini yapıyor. Bu aletlerle demirlerde paslanma olup olmadığı kontrol ediliyor, binanın taşıyıcı sistem rölevesi çıkartılıyor.
Bütün bilgiler geldikten sonra binanın deprem güvenlik analizi için özel yazılımlar ile bina, dışarıdan nasıl görünüyorsa aynı şekilde modelleniyor. Eldeki tüm bilgiler, veri olarak giriliyor ve üzerine insan yükü, eşya yükü, duvar yükü, fabrikaysa makine yükü gibi bilgilerin hepsi sisteme yükleniyor. Bu verilerle orada bir deprem simülasyonu yapılıyor. O bölgede öngörülen en şiddetli deprem simüle ediliyor ve binada hangi kolonda hangi kirişte hangi taşıyıcı sistemde hasar olacağı, binanın göçüp göçmeyeceği, hatta ağır hasar mı hafif hasar mı alacağı test ediliyor.
Bir binada tüm bu detayların yönetmeliğe uygun olması o binanın tamamen güvenli olduğu anlamına gelir mi?
Hakan Çatalkaya: Kesinlikle. Dünyadaki tüm deprem yönetmeliklerinde şöyle bir durum var. Konut ve ticari amaçlı kullanılan binalar eğer deprem yönetmeliğine göre yapılmışsa en şiddetli depremlerde hasar görebilir ama kesinlikle göçmemesi lazım. Bu şu demek: Depremden sonra o hasarlar giderildikten sonra o bina tekrar kullanılabilir. Yani 2018 deprem yönetmeliğine göre binanızın “Depreme karşı güvenilir” yazan sağlam raporunu aldıysanız, kafanızda bir soru işareti oluşmasına gerek yok. Bilin ki bina yeni bir depremde hasar alabilir ama yıkılma riski yoktur.
Yaşadığınız bölgenin ve evinizin deprem riski taşıyıp taşımadığını, e-Devlet sistemi üzerinden öğrenmeniz mümkün. Aşağıdaki adımları izleyerek evinizin olduğu konumun risk durumunu öğrenebilirsiniz:
- https://tdth.afad.gov.tr adresine gidip E-devlet kimlik bilgilerinizi girin.
- ‘Türkiye Deprem Tehlike Haritası’ açıldıktan sonra sol üst köşedeki ‘Adres Sorgulama’ linkine tıklayarak adres bilgilerinizi seçin.
- İl, ilçe, köy ve mahalle bilgilerinizi girin.
- Seçim yaptıktan sonra karşınıza çıkan haritada adresinizin olduğu bölge yakınlaşacaktır.
- Bölgenin renk tonu fay hattı ve tehlike durumu ile ilgili size bilgi verecek.
Deprem izolatörü nedir?
1921 yılında Amerikalı Mimar Frank Lyond Wright, Tokyo’daki Imperial Hotel’in temellerinde, taban izolasyon fikrini uygulayan ilk kişi olmuştur. 1969 yılında da dünyada ilk kauçuk sismik izolasyonlu yapı, İsviçreli mühendisler tarafından Makedonya’nın Skobje şehrinde bir ilkokul binasında uygulanmıştır.
Deprem izolatörü, yapıya gelen deprem, rüzgar vb. yüklerin azaltılmasına yarayan sistemdir. Depremin hasar potansiyelini düşürmek için binalarda kullanılan bu araç, zemin ile yapının tabanı arasına esnek enerji sönümleyici elemanlar yerleştirerek zeminden yapıya aktarılan deprem kuvvetlerinin azaltılmasına; sismik enerji ve hareketlerini absorbe etmesine yardımcı olur.
Sismik izolasyonu olmayan yapı kendi ağırlığının 1/10’u kadar yatay yük taşıyabiliyor, ancak bu değerden daha fazla bir yük gelirse yapıda kalıcı deformasyonlar oluşur ve kolon-kiriş birleşim noktalarında kırılmalar başlar. Sismik izolasyonu olan yapılar ise gelen yatay yükü azalttığı için bu değerlerin çok üstüne çıkabilir.
Deprem izolatörleri Türkiye’de kullanılıyor mu?
Hakan Çatalkaya: İzolatörlerin hareketli veya kauçuk sistem olarak çeşitleri var. Japonya’da genel olarak kullanılan bir sistem ve bu sistemler sayesinde 8 şiddetinde bir depremde bile yerlerinden kalkmıyorlar. Bu sistem Türkiye’de de kullanılıyor, özellikle son dönemde yapılan tüm kamu binalarının altında izolatör var. İzolatörler evlerde de kullanılabilir tabii ki ama bu bir maliyet meselesi. Bunların Türkiye’de üretimi yok, yurt dışından geliyor. Avrupa’da, Japonya’da ve ABD’de olduğu için maalesef çok maliyetli.
Onun yerine düzgün bir şekilde bir betonarme bina yapılsa da, şu anda Marmara’da beklediğimiz 7.6’lik bir depremde bile rahat bir şekilde ayakta kalırız. Önemli olan sistem değil binanın ve denetiminin doğru bir şekilde yapılmış olması.
Haberin tamamı: 10 SORU 10 YANIT | Oturulan evler depreme ne kadar dayanıklı? Testler nasıl yaptırılır? İlk nereye başvurulmalı? (hurriyet.com.tr)