Uzmanlardan kira artışlarına çözüm önerisi

Konut kiralarında yaşanan artış ülke gündeminden düşmüyor. Uzmanlar çeşitli öneriler yaparken yeni Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un önündeki en acil kanun taslaklarından birisi de Kira Kanunu düzenlemesi olacak. Kulislere yansıyan bilgilere göre konut kira artış oranını yüzde 25 ile sınırlayan düzenlemenin süresi bir yıl daha uzatılacak.

kiracıya koruma

Kiracılar düzenlemenin 1 Temmuz’dan önce yasalaşmasını beklerken, kiraları piyasasının çok altında kalan ev sahipleri sınırlamaya isyan ediyor. Ev sahipleri de haklarını koruyan adil bir düzenleme istiyorlar. İşyeri sahipleri ise konutlar gibi işyerlerinin kira parasına da artış sınırı getirilmesini talep ediyor. Taslak düzenlemedeki en çarpıcı nokta ise, fahiş kiranın suç haline getirilmesi. Düzenlemenin caydırıcı olması adına evini piyasa rayicinin üzerinde fahiş fiyata kiraya veren ev sahipleri artık sanık olarak hâkim karşısına çıkacaklar. Ev sahipleri tutuklu şekilde 1-3 yıl hapisle yargılanıp cezalandırılabilecekler.

Kira kontratlarının e-Devlet üzerinden yapılması önerisi

Konuyu değerlendiren Tügem Yönetim Kurulu Üyesi, İnşaat Yüksek Mühendisi Dr. Mustafa Koçak, Konut kiralarının düşürülmesi için yapılması gereken çalışmaları anlattı. Öncelikle ekonomide atılacak adımlarla enflasyonun düşürülmesi gerektiğini söyleyen Koçak, “Bunun dışında kira değer haritasının çıkarılması ve kira fiyatlarının kontrol altında tutulması gerekmektedir. Mevcut kiraların e-devlet üzerinden yapılması değer haritası ve kontrol açısından faydalı olacaktır. Yine bununla birlikte kiralık daire arzının artırılması gerekiyor. Türkiye artan bir nüfusa sahip bu yüzden sürekli yeni konut arzı ihtiyacı doğmaktadır. Özellikle kentsel dönüşüm uygulamaları ile birlikte de malikler binası yenilene kadar geçici olarak kiralık daireye geçmek durumundalar, bu da yine kiralık konut ihtiyacını artıran unsurlardan diğeri” diye konuştu.


“Kirada yüzde 25 sınırı, evlerin boş kalmasına neden oluyor”

Boş bırakılan dairelerin kiralık konut arzını düşürdüğünü bunun da fiyatların yükselmesine yol açtığına dikkat çeken Mustafa Koçak, “Burada sorulması gereken soru daireler neden boş bırakılıyor?

Konutlarda 1 yıldır uygulanan %25 sınırı mülk sahiplerinin evlerini boş tutmasına sebep olmaktadır. Çünkü mülklerini kiraya verdiklerinde 1 yıl sonra kiralarının çok düşük kalacağını, bununla birlikte evi satmak istediklerinde satamayacaklarını düşündükleri için evleri boş tutmaktadırlar. Yine bununla birlikte her ne kadar kira kontratlarında süre 1 yıl da yazsa, borçlar kanununa göre mülk sahipleri kiracıları ancak dava yolu ile tahliye edebilmektedir. Bunun da bazı şartları vardır. Tahliye sürecinin de uzun olması mülk sahiplerinin yine evlerini kiraya verme konusunda tedirgin etmektedir” dedi.


“Talep düşse de fiyatlar geri gelmiyor”

Yabancıya konut satışı ve kiralamasında son 6 ayda ciddi bir düşüş olduğunu söyleyen, Koçak, “Yabancı müşteri talebi artık eskisi gibi değil. Ancak bugün fiyatların bu kadar yüksek olması geçen 5 yılda yapılan hatalardan kaynaklanmaktadır. Son 5-10 yıl içinde, yabancıya daha yüksek bir fiyattan mülk satma veya daha yüksek fiyattan mülk kiralama söz konusu olduğundan bu fiyatlar emsal teşkil etmiş ve ister istemez konut pazarını da yukarı yönlü etkilemiştir. Enflasyonla birlikte de yükselen fiyat, talebin düşmesiyle birlikte dahi geri gelmiyor ve yükselmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.

“Konut arzını planlama ile artırmak gerekiyor”

Konut arzı için özellikle büyük şehirlerde doğru bir şehir planlaması ve nüfus planlaması ile birlikte hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Mustafa Koçak, “Bu planlamalar yapılmadan yapılacak inşaatlar ilerleyen dönemlerde trafik, kalabalık, işsizlik, sosyal donatılardaki yetersizlikler gibi sorunları ortaya çıkarıyor. Kiralık konut arzının artırılabilmesi için, kiralamaya yönelik konutların üretilmesi ve konutların da kiralarının kontrol altında tutulması faydalı olacaktır. Bu tür konutların sayılarının artması ile birlikte de uygun fiyatlı kiralık konut arzı artacak ve diğer mülklerin de fiyatlarının yükselmesini engelleyecektir” diye konuştu.

Konut fiyatlarında düşüş olur mu?


Önümüzdeki dönemde konut fiyatlarında düşüş olmayacağını söyleyen Koçak, “Taleplerdeki bu düşüş normal şartlarda fiyatın düşmesini gerektirir. Ancak yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki artış gibi etkenler, konut fiyatlarının yükselmesine sebep oluyor. Konut fiyatları önümüzdeki dönemde de yükselmeye devam edecek, ancak yükselme hızında bir düşüş olacak. Konut fiyatlarına etki eden birden çok unsur bulunmaktadır. Sadece bir tanesini uygulamak fiyatlara bir süre olumlu anlamda etki etse de yine eski halini alacak ve fiyatlar artmaya devam edecektir. Bu yüzden fiyata etki eden tüm unsurları ortadan kaldırmak veya iyileştirmek gerekmektedir” dedi.

Kirada yüzde 25 zam sınırı bir yıl uzatılacak


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.