A’dan Z’ye plak koleksiyonu – Röportaj: Saygın Ay

Saygın Ay, yıllarını müziğe ve plaklara vermiş oldukça bilgili bir derlemci… Kendisiyle plaklar üzerine ayrıntılı bir söyleşi gerçekleştirdik…

plak koleksiyonu

Derlem; çoğumuzda var olan, kişilik özelliklerimiz ile zevklerimizin etkisi altında hareket eden çok farklı alanlarda kendi açığa çıkaran, son derece sevimli bir meraktır. Plak derlemi, dünya genelinde olduğu gibi, Türkiye’de de gün geçtikçe yaygınlığı artan koleksiyon dallarından biri olarak parıldamakta. Sizlere, müzikseverlerin elinden bırakamadığı bu sihirli yuvarlaklara ilişkin incelikleri aktarmak amacıyla Saygın Ay ile uzun bir röportaj yaptık.

Saygın Ay; yıllarını müziğe ve plaklara adamış, oldukça deneyimli bir koleksiyoncu. Sorularımızın ışığında plak merakıyla ilişkili en ince noktalara kadar değinerek ayrıntılı ve son derece yararlı bilgiler verdi. Söyleşimizi beğeniyle okuyacağınıza eminim.


*****

Röportaj: Saygın Ay

saygın ay

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Saygın Ay: 11.04.1976 yılında, Mersin’de dünyaya geldim. Televizyoncu ve yayıncı bir anne-baba tarafından yetiştirildim. Yapımcı ve Yönetmenim. Ayrıca, televizyonda sunuculuk da yaptım.1999’da TRT’de başlayan meslek yaşamım süresince devlet onur ödülleri başta olmak üzere birçok ödül aldım. Yaşamımın büyük bir bölümü plaklar ile geçiyor.

Müzik ile ilgili çalışmalarınızdan ve kariyerinizden kısaca bahseder misiniz?

Saygın Ay: Müziğe dokuz-on yaşlarımda, mandolin ve akustik gitar çalarak başladım. 1990’lı yıllarda Türkiye’nin ilk black metal grubu Witchtrap’ta bas gitar çaldım. Witchtrap, Türkiye’yi black metal türünde en iyi temsil eden gruptu. Sonraki yıllarda ülkemizin tanınmış punk gruplarından Sokak Köpekleri’nde yer aldım. Kendi kurduğum bir proje grubu olan Ömrüm Parklarda Geçti ile müzik yaşantımı sürdürdüm. Bu aralar proje grubum Ömrüm Parklarda Geçti’yi yaşama döndürüp yeniden bas gitar çalmak gibi bir amacım var. Bunun için gereken altyapıyı oluşturmaya başladım bile.

Plaklar ile tanışmanız nasıl oldu?

Saygın Ay: Annem meslek yaşamına 1960’lı yıllarda, TRT’de, radyo programcısı olarak başlamış. Programlarını plak ve makara bantlarla yapıyormuş. Küçüklüğümde ise diskjokeylik çalışmalarına yakından tanıklık ettim. Dolayısıyla kendimi bu konuda şanslı sayıyorum. Plakları ilk defa, dört-beş yaşlarımdayken annemin beni TRT’nin plak arşivine soktuğu an gördüm. Yani, plakları ilk gördüğümde bir veya iki tane değil aynı anda binlercesini, koskoca bir yerde görmüştüm. O yer diskotek diye adlandırılır. Tam anlamıyla büyülenmiştim. Bambaşka bir kokusu vardı o odanın. O kokuyu hala anımsadığımı söylesem yalan olmaz. Kısacası, plak dünyasına girişimde Türkiye’nin ilk kadın diskjokeylerinden biri olan annemin rolü büyüktür. Üstelik, annem Barış Manço’nun ‘Arkadaşım Eşşek’ şarkısını Türkiye’de ilk kez yayına sunarken boyumun erişmediği canlı yayın masasının yanında durmaktaydım. ‘İlk kez dinleyeceğiniz bu şarkıyı sevgili oğlum Saygın’a armağan ediyorum’ dediğini ise dün gibi hatırlıyorum.

Sizce plaklar hangi yönleriyle müzikseverlere ilginç geliyor? Kaset, kompakt disk, mini disk veya internetten müzik akışı gibi birçok format varken niye plak koleksiyonculuğu öne çıktı?

Saygın Ay: Plağın müzikseverlere ilginç gelmesinin nedeni dönem plaklarının analog kayıtlarda olmasıdır. Özetle, plak sesini duyduğunuz müziğin neredeyse yanınızda çalındığı izlenimini verir. Müziğin içindeki çalgıları tane tane duyarsınız. Günümüzde yayınlanan plakların basımı için analog master makara kayıtlar temel alınıyor. Ama, ne derece başarılı olunduğu bir soru işareti. Çünkü çok eskilerden kalan bu makaraların veya ana master’ların yıpranma payları oldukça büyük. Bunun yanısıra plak, kompakt disk ve kaset gibi diğer kayıt formlarına göre daha büyüktür ve adeta ‘Ben buradayım’ diye haykıran bir yapısı vardır. Bu durum insanlara çok cezbedici görünür. Ayrıca, ki bence en önemlisi, pilli çanta pikaplar dışında diğerleri gibi taşınabilir değildir. Yani, yerinden oynamaz. Plağı dinlemek için evde olmalısınız ve ancak kahvenizi yanınıza koyduğunuzda plağın keyfine ulaşabilirsiniz. Bu bağlamda plak aynı zamanda kişi ve aileleri pikap başına toplama konusunda sosyal bir birlikteliğe aracı olur. Tıpkı eski yıllarda hep beraber televizyonun başında toplanmak gibi… Plağı satın alır almaz, örneğin kaset gibi, walkman’e koyup test edemezsiniz. Yanınızdayken yolda dinleyemeyeceğiniz özel bir olaydır plak. Bu saydıklarım plağın müzikseverlerin tercihi olma nedenlerinden yalnızca birkaçı. Bunun gibi birçok nedenden dolayı plak diğer müzik ortamlarına nazaran insanlara ilginç geliyor.

saygın ay

Ne zamandır plak koleksiyonu yapıyorsunuz? Sizin bakış açınızla plakları ilginç kılan nedir?

Saygın Ay: 1993 yılından beri naçizane bir şekilde koleksiyonculuk yapıyorum. Benim açımdan plakları ilginç kılan; eski bir dönem plağının verdiği o güzel ruh hali ve çıtırtılardaki o güzel yaşanmışlıklardır. Şu anki satıcılar bu çıtırtıları bir dezavantaj olarak görüyorlar ama ben aynı görüşte değilim. Ben bu çıtırtıları müziğin yaşanmış tarihi olarak görüyorum. Ayrıca, bence plak iletişim aracıdır. Elimde üzerine ‘Sevgiliye’ gibi içten notlar yazılmış plaklar var. Bunun yanısıra dönemin önemli olaylarının not düşüldüğü plaklar da var. Söz gelimi, geçenlerde elime kanlı 1972 Münih Olimpiyatları’nın kalemle not düşüldüğü bir plak geçti. Bunlara ek olarak plakların üzerinde ünlü sanatçıların imzaları olabiliyor, üzerine pullar yapıştırılmış olabiliyor. Hepsi ama hepsi yayınlandıkları dönemlerin, müzikalite dışında, sosyolojik ve kültürel olarak da anlatımıdır ve istemeden de olsa bir iletişim aracı görevi de üstlenirler. Elime aldığım her plağın ayrı bir hikayesi olduğuna inanıyorum. Bunlara ekleyeceğim son ve en büyük neden ise elbette ki plağın güçlü bir sese sahip olmasıdır.

İlk satın aldığınız plağın öyküsünü öğrenebilir miyiz? Kaç yaşındaydınız? Hangi sanatçının yapıtıydı? Satın aldığınızda neler hissetmiştiniz?

Saygın Ay: 1992 kışında aldığım Fecri Ebcioğlu’nun ‘Tik Tak’ 45’liği ilk satın aldığım plaktır. Ankara İtfaiye Meydanı’ndan çok ucuza almıştım. Sonrasında, aynı gün içinde Barış Manço’nun ‘Kağızman’ 45’liğini almıştım. Bu, imzalı bir plakmış (Gülüyor). O imzayı aradan 25 yıl geçince Google’dan tesadüfen öğrendim ve plağı çerçeveletip evime astım. Hala duvarda asılıdır. Diğeri ise Yasemin Kumral’ın ‘Bim Bam Bom’ 45’liğiydi. İnanın bana, bunları satın aldığımda pikabım yoktu ve içlerindeki plakları bir an önce dinlemek için büyük bir heyecan yaşamıştım. Zaten bir hafta sonra da kendinden amfili olan ilk pikabım Garrard’ı aldım. Böylece taşlar yerine oturmaya başladı.

Koleksiyonunuzda kaç tane plak var? Plak seçerken kullandığınız ölçütler nelerdir?

Saygın Ay: En son sayabildiğim kadarıyla, koleksiyonumda 3 binden fazla plak var. Bunları toplarken çok net ve katı bir ölçütüm yok ama birkaç tanesini sayacak olursam… En başta plağın nadirliği geliyor. Döneminde kaç tane basıldığı, hangi ülkede basıldığı ve matris kodundaki bilgiler önemlidir. Sonra; plak içeriğinin müzik zevkim ile uyumunu, kapağını ve yaşamımın geçmişiyle kurduğu bağı sayabilirim.

Müzikseverler plak seçerken hangi noktalara özen göstermeliler?

Saygın Ay: Yeni basım plaklar için bu sorunun yanıtı çok kısa aslında. İnternetten araştırma yapılması gerekiyor. Özetle, alacağı plağın kaydının analog kayıtlardan aktarılmış olup olmadığı araştırılmalı. Bunun için yorumlara göz atmaları yeterli. Kişinin müzik mağazasından aldığı plak sıfır ve jelatinli bir şekilde kendisine ulaşacaktır zaten.


Dönem plaklarda ise durum farklıdır. İlk olarak plak dümdüz bir zemine konulup göz ile aynı seviyede gözlemlenmeli. Bu, plakta bir eğrilik olup olmadığını görmek içindir. Aksi durumda plak pikabın tablasında yalpalayarak döneceğinden iğneye zarar verebilir. Buna ek olarak plak yüzeyinin matlaşıp matlaşmadığı kontrol edilmelidir. Eğer yüzey mat ise ses güçsüz çıkacaktır. Çoğu müzikseverin bilmediği bir konu ise plak kapağında eksik olmamasının önemidir. Hadi, bir derece yırtık kabul edilebilir ama kapakta eksik parça varsa bu koleksiyonculuk adına büyük bir eksidir. Bu yüzden plağı satın almadan önce kapağı da özenle incelenmeli. Gözle görünebilen başka bir fiziksel kusur yok ise plak özenle seçilmiş demektir.

Plakları kalitesi bozulmadan saklamak için nelere dikkat edilmeli?

Saygın Ay: Plakları her zaman dikey olarak saklamak ve bulundukları rafta fazla sıkıştırmadan sıralamak önemlidir. Plaklarınızı yatay şekilde üst üste koymak hatalı bir saklama yoludur. Üst üste dizmek eğilmelerine neden olabilir. Ayrıca çok sıcak ve soğuk ortamlarda bulunmamaları gerekir. Kesinlikle nemden uzak bir ortamda tutulmalı; kendi kapları dışında ayrıca koruma naylonlarına konulmalıdır. Dinlenmese bile zaman zaman mağazalarda satılan veya evde de hazırlanabilen solüsyonlar ile temizlenmelidir. Plak, özel temizleme bezi kullanılarak iğnenin dönme yönünde büyük dairesel hareketler ile silinir. Ayrıca, plaklar durdukları yerde bile manyetik alan yarattıklarından dolayı çok toz çekerler. O yüzden mümkün olduğunca tozlu ortamlardan uzak bir yerde tutulmalıdır.

plak koleksiyonu

Plak koleksiyonunun ölçütleri nelerdir? Yani, gelişi güzel plak toplamak bizi koleksiyoncu yapar mı? plak fiyatları nasıl belirleniyor? Söz gelimi, ‘dönem plağı’ ve ‘yeni basım’ olmak üzere iki ayrı kavram var. İyi bir plak koleksiyoncusu olabilmek için hangi noktalara özen gösterilmeli?

Saygın Ay: Çok güzel bir soru (Gülüyor). Aslında plak koleksiyonculuğunun otoriteler tarafından konulmuş kesin ve net ölçütleri yoktur. Herş eyden önce müzik çerçevesinde oluştuğunu unutmamak lazım. Herkesin plak koleksiyonculuğuna bakış açısı farklılık gösterebilir. Şöyle ki, kimi koleksiyoncular müzik türlerine göre toplar. Örneğin yalnızca Anadolu rock, caz veya metal gibi. Kimi koleksiyoncular sanatçılara göre toplar. Söz gelişi, yalnızca Barış Manço’nun ve Erkin Koray’ın plakları gibi. Kimi koleksiyoncular ise eski bir plak şirketinin çıkardığı tüm plakların peşindedir. Ama şu bir gerçektir ki tüm plaklara sahip olmanız olanaksızdır.

Plak koleksiyonculuğu gerçekten çok pahalı bir olaydır. Arabasını satıp plak alanlardan tutun, koleksiyonunu satıp ev satın alanlar tanıyorum. Ancak, bu radikal örneklerden uzaklaşacak olursak sevdiği sanatçıların plaklarını biriktirenler de belli bir düzeyde koleksiyoncudur. Plak fiyatlarına gelecek olursak, tabii ki sağlam ve iyi fiziksel durumdaki dönem plakları diğerlerine kıyasla büyük bir farkla daha pahalı. Bunun yanısıra basım yılı, basıldığı ülke, fiziksel durumu, kapağında çizim olup olmaması, çizim var ise hangi sanatçının çizdiğine göre de fiyatlar farklılık gösterir. Öte yandan, yeni basım plaklar da eskisi gibi ucuz değil artık. Üstelik yeni basımların bir kısmı artık eski kategorisine girdiği ve yeniden basılmadığı için nadir dediğimiz kümeye girmiş ve fiyatları da pahalı sınıfına ulaşmış durumda. Bu plaklara örnek olarak Barış Manço’nun ‘Live In Tarsus’, Fikret Kızılok’un ‘Yana Yana’ albümleri gösterilebilir.

Eskiden, söz gelişi 1960’lı, 1970’li, 1980’li yıllarda her yıl binlerce plak basılmaktayken günümüzde sınırlı sayıda plak yayınlandığını görüyoruz. Bugünkü genç kuşaklar müzik yapıtlarını toplamaktan hoşlanmıyor mu?

Saygın Ay: Bunun nedeni, o yıllarda az sayıda kayıt formatı olması. Sözü şöyle açacak olursak… Tabii ki o dönemlerde makara bantlar da vardı ama en yaygın yayın formatı plaktı. Çünkü evlerde ailelerin dinleyebileceği ve kolayca ulaşabilecekleri en yaygın çalar pikaptı. Bu durum yabancı ülkeler için de geçerliydi. Sonraki yıllarda daha kullanışlı olan kasetin yaygınlaşması ile durum değişti. Ardından kartuş kaset, kompakt disk (CD), mp3’ler çıktı ama plağın mağrur ve ağır duruşu halen yerini koruyor. Sorunuzun ikinci kısmına gelecek olursak; günümüzde plak basımı son altı-yedi yıla nazaran çok arttı. Plak şirketleri açısından bunun en büyük nedeni ticaret yapmak ve para kazanmak tabii ki. Çoğu telif haklarını bile görmezden geliyor. Amaç, kamu hizmeti yapmak veya nostaljik rüzgar estirmek değil.

Gördüğüm kadarıyla yeni nesil plak dinleyicisi olanakları ölçüsünde müzik yapıtlarını toplamayı seviyor ve bunları günümüzün sunduğu sosyal paylaşım sitelerinde gururla paylaşıyor. Doğal olarak bu durum bizleri sevindiriyor.

saygın ay

Plak kapakları müzikseverlerin ve koleksiyoncuların ne kadar ilgisini çeker?

Saygın Ay: plak kapakları neredeyse plak kadar değerli bir parçadır. Örneğin geçmiş dönemlerde farklı firmalardan çıkmış bir plağın aynı resim ile farklı renklerde yayınlanmış olduğuna rastlamaktayız. Buna, sonraki basımlarda farklı kapaklandırma örneğini de ekleyebiliriz. Kapak, gerçekten de bu işin çok önemli bir kısmı ve tamamlayıcı parçasıdır. Eskiden çoğu kimsenin önemsemediği kapakların, günümüzde ait oldukları plaklardan tek başlarına daha pahalı olduğu örneklere de rastlıyoruz. Hem koleksiyoncular hem de müzikseverler için kapağın önemi büyüktür. Diğer yayın ortamlarına göre içerik olarak plak kapağı içerik açısından daha fazla bilgi sağlar. Üzerindeki fotoğraflar daha büyüktür ve görsel açıdan daha tatmin edicidir. Ayrıca, plağı dinlerken karşınıza koyduğunuz kapak o albümün daha çok içine girmenizi sağlar. Bunlara ek olarak bir stant üzerine yerleştirerek dekoratif bir parçaya sahip olabilirsiniz. Son olarak, büyük olmaları nedeniyle tek başlarına bir poster niteliği de taşırlar.

Genel olarak bakıldığında hangi kuşaklar plak koleksiyonu yapıyor?

Saygın Ay: Hemen hemen her kuşak kendine göre koleksiyon yapıyor. Kimi yaşadığı yılları özlediği için, kimi ileride satmak için, kimi tamamen duygusal ve müzikal bağlardan dolayı… Ama benim rastladığım; genel olarak koleksiyoncular 1969 ve 1985 arası doğumlu oluyorlar. Ancak bu yaş dilimi dışında kalan birçok koleksiyoncu veya amatör plak toplayıcısı var tabii ki.

Son olarak İndigo Dergisi okuyucularına neler söylemek istersiniz?

Saygın Ay: Öncelikle, derginizi eskiden beri takip ediyorum ve gayet başarılı buluyorum. Güzel, içten ve özgün bir yayın politikanız var. Plak koleksiyonculuğu ve plak sevgisine değindiğiniz için de ben ve benim gibi insanlar adına teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim.

İlginiz için çok teşekkür ederiz.

*****


Plak sevgisi, gönlünüzü kaptırdığınızda bir daha kopamayacağınız uğraşlardan biri… Sürekli artan fiyatlarına karşın müzik severlerin gösterdiği ilgi de şaşırtıcı düzeyde artmayı sürdürmekte. Anlaşılan o ki teknolojinin sunduğu yenilikler insanların estetik zevklerinin ve tutkularının yerini alamıyor ve hiçbir zaman da alamayacak. Uygarlık ne denli ilerlerse ilerlesin duygularımızın bize sunduğu güzellikleri yaşatmaya devam edeceğiz.

Plak tutkusu


Koray Erdivanlı
1975 yılında İstanbul’da doğdu. 1993 yılında Özel Işık Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1998 yılında Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi (Fransızca) bölümünden lisans derecesi aldı. Western Michigan University ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nde MBA dalında yüksek lisans yaptı. 2021 yılında Hacıbektaş Belediyesi tarafından düzenlenen kısa öykü yarışmasında 'Üç Öğüt' adlı öyküsüyle birincilik ödülü; 2022 yılında 25. OŞYAD Geleneksel Şiir Yarışması'nda 'Gurbet' adlı şiiriyle özendirme ödülü kazandı. 2022 yılında 'Yeşil Güller' adlı öykü kitabı ve 'Öfkeli Dargınlık' adlı tiyatro oyunu, 2023 yılında 'Dantelli Tuzak' adlı romanı yayınlandı. Başlıca uğraşlarından biri olan filateli alanında 'Çanakkale Savaşı' ve 'İbn-i Sina' temalı koleksiyonlarıyla beş madalya kazandı. Özel sektörde insan kaynakları alanında yönetici olarak çalışmaktadır. Tarih, spor, sinema ve müzik başlıca ilgi alanları arasındadır.