Japonya, 2023 yılının sonunda beklenmedik bir şekilde resesyona girdi ve dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olma ünvanını Almanya’ya kaptırdı.
Japonya ekonomisinin Ekim-Aralık döneminde beklenmedik bir şekilde tekrar daralmasının ardından teknik resesyona girdiğini gösterdi. Yüksek enflasyon, şu anda dünyanın dördüncü büyük ekonomisi olan ülkede iç talebi ve özel tüketimi kısıtladı.
Japonya’nın gayri safi yurtiçi hasılası (GSYH) Temmuz-Eylül döneminde revize edilen yüzde 3,3’lük düşüşün ardından dördüncü çeyrekte bir yıl öncesine göre yüzde 0,4 daraldı. Bu, ekonomistler arasında yer alan yüzde 1,4’lük büyüme yönündeki ortalama tahminin çok altındaydı. Dördüncü çeyrekte GSYİH deflatörü yıllık bazda yüzde 3,8 seviyesinde gerçekleşti.
Çeyreklik bazda GSYH yüzde 0,3 artış beklentilerine karşılık yüzde 0,1 daraldı. Bir önceki çeyrekte de yüzde 0,8’lik daralmayla karşılaşmıştı. İki çeyrek üst üste daralma yaşanması teknik resesyonun tanımı olarak kabul ediliyor.
En son gayri safi yurtiçi hasıla baskısı, Japonya Merkez Bankası Başkanı Kazuo Ueda için faiz oranlarının normalleştirilmesi ve Japonya Başbakanı Fumio Kishida için maliye politikası desteği durumunu karmaşık hale getirdi. Bu aynı zamanda Almanya’nın geçen yıl dolar bazında dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olarak Japonya’nın yerini aldığı anlamına da geliyor.
Resesyon faiz artış ihtimalini düşürdü
Dünyanın negatif faiz uygulayan tek büyük para otoritesi olan Japonya Merkez Bankası (BOJ), pozitif bölgeye öngörülenden geç bir sürede geçebilir.
Japonya ekonomisi dördüncü çeyrekte yıllıklandırılmış bazda yüzde 0,4 küçülerek beklenmedik bir şekilde resesyona girdi. Japon ekonomisi üçüncü çeyrek küçülmesi de yüzde 2,9’dan yüzde 3,3’e revize edildi. Verinin detayında hem hanehalkı tüketimi hem de yatırım harcamalarında gerileme dikkat çekti. Verinin ardından gecelik swap piyasasında BOJ’un nisan ayında faiz artışı yapması ihtimali geriledi.
Norinchukin Research Ekonomisti Takeshi Minami, BOJ’un negatif faizi mart ya da nisanda sona erdireceğine dair beklentilere dikkat çekerken “Ancak rüzgar artık karşıdan esiyor” değerlendirmesini yaptı. Bloomberg Ekonomisti Taro Kimura’ya göre de veri BOJ’un ocak ayında politikasını değiştireceği sinyalini devam ettirmesinin üzerine şüphe düşürdü.
2022’nin sonunda Japonya turizme yeniden açıldığında ve yenin değer kaybetmesine yol açan yumuşak politikalar uyguladığında, bir dizi önlem toplu olarak büyük bir yabancı turist akınını teşvik ederek kapsamlı tüketici faaliyetlerini tetikledi. İzleyicilerin yanı sıra yatırımcılar da Japon borsasına yoğun ilgi gösterdi. CPT Markets analistlerine göre, bu yılın Ocak-Ağustos ayları arasında yabancı yatırımcıların 6,1 trilyon yen değerinde hisse senedi tuttuğu tespit edildi; bu, 2013’ten bu yana aynı dönemde en yüksek fon girişi oldu.
Daha da çarpıcı olan şey, fon yöneticilerinin çoğunluğunun hâlâ Japon hisse senetlerindeki varlıklarını son beş yıldaki herhangi bir dönemi aşacak şekilde aktif olarak artırıyor olmalarıdır. Bu, Japonya’daki başarılı kurumsal yönetim reformunun yatırımcıların Japon borsası konusunda özellikle iyimser olmasını sağladığını gösteriyor. Amerikalı borsa gurusu Warren Buffett bile Japon ticaret şirketlerinden yüksek beklentiler taşıyor. ABD doları cinsinden hesaplanan getiriler açısından bakıldığında, Japon hisse senetlerinin bu yılki getiri oranı %13 ile küresel borsaların getiri oranı olan %10’un çok üzerinde bulunuyor.
Uluslararası hammadde ve enerji fiyatlarındaki eşzamanlı artış nedeniyle Japonya resmi olarak enflasyonist bir döngüye girmiş durumda “Enflasyon” pek çok ülke için bir kabusken, uzun süredir deflasyona saplanmış olan Japonya için deflasyona başarıyla son verilmesi bir şans eseri olarak görülüyor. Bu değişikliğin, ülkeyi rahatsız eden “yatırım yapmakta isteksiz şirketler ve tüketmekten çekinen insanlar” döngüsünün kırılmasına yardımcı olması bekleniyor.