Morfogenetik: İç dünyamız dış dünyamızı şekillendiriyor olabilir mi?

Duygusal durumlarımız, kuantum alanla etkileşime girerek enerji frekansları oluşturuyor. Ve tutarlılıklarımız rezonanslarla bağımlı hale geliyor. Olasılık seçeneklerinden hangisiyle rezone olursak yani hangi frekansa uyumluysak o, gerçekliğimiz haline gelebiliyor. Peki bu durumda frekansımıza uygun enerjiyi mi yaşıyoruz?

Morfogenetik

Örneğin; “Minnettarlık” düşüncemiz ile bir duyguya giriyoruz, biliyorsunuz ki oldukça yüksek bir duygu durumu bu. Ve bu duygusal durumumuzla bir frekans yayılımı yapıyoruz ve kuantum alanla etkileşime girerek yüksek duygunun frekansında kalarak da yüksek deneyimler yaşıyoruz diyebiliriz mantıken. Yani frekanslarımıza cevap alıyoruz diye de düşünebiliriz. Ve bu frekansın aktif kalabilmesi için de tutarlılık diyebileceğimiz bir hali sürdürüyoruz diyelim, ne olur?

Saf nörobilim ve bilinçaltı

Aslında bu metafor gibi görünen mantık örüntüsü artık saf bilim, yani nörobilim. Bazen kendi hayatımızı sabote ettiğimiz hissine hepimiz kapılabiliriz. İşte bunun bilimsel bir nedeni var; bilinçaltı.


Bilinçaltımız biz onların farkına varmadan çok önce, yüklenmiş programlarla çalışıyor. Bu tıpkı biyolojik bir kuantum bilgisayar gibi. Peki ama nasıl?

Düşünce, duygu ve davranışlarımız bir bütün halindedir. Her biri bir diğerini etkiler. Olumsuz bir duygu durumu içerisinde olduğumuzda aklımızdan geçen olumsuz düşünceler moralimizin giderek daha da bozulmasına neden olur. Moralimizin bozulması ise çoğunlukla durumu düzeltmeye yarayacak yapıcı davranışlar yerine canımızı sıkan ve durumu bizim için daha da zorlaştıracak davranışlar içine girmemize neden olabilir. Ortaya koyduğumuz olumsuz davranışlar bazen olumsuz olayların başımıza gelmesine de neden olabilir. Bunun sebebi bilinçaltımızdan gelen tetiklenmelerdir.

İşte içinde bulunduğumuz duygu durumunu belirlemeye çalışmak oldukça önemli bir yöntem; “Öfkeli veya üzüntülü müyüm?”, “Yoğun bir kaygı mı yaşıyorum?” gibi. Bunun için egzersizler yapmak çok önemli. Şimdilerde “bilinçaltı temizliği” sıkça karşımıza çıkan her şeyden bağımsız sadece o ana inerek o duyguyu belirlemek, farkındalık sağlamak, olumsuz düşüncelerden kurtulmak için en büyük adımlardan biridir.

bilinçaltı nörobilim

Bakış açımızın olayları ve durumları değerlendirmemizi nasıl etkilediğini değerlendirip, bu bakış açımızın duygu, düşünce ve davranışlarımızda hangi yollarla ortaya çıktığını görmek oldukça önemlidir.

Bu güncel olmayan bir yazılım çalıştıran bir kuantum bilgisayarı gibidir. Devrim niteliğindeki haber ise burada devreye giriyor; Nöroplastisite.

Kalbimiz, beynimizden 5 bin kat daha güçlü bir elektromanyetik alan üretiyor

Beynimizin yeniden kendini organize etme yeteneği sadece bir teori değil. Ölçülebilir bir gerçeklik. Bilinçli olarak her yüksek duygu durumunu sürdürmeyi seçtiğimizde sinir ağlarımızı kelimenin tam anlamıyla yeniden inşa ediyoruz. Ve bu konuda duygularımız hakkındaki bakış açımızı tamamen değiştiren diğer bir şey ise kalbimizin beynimizden beş bin kat daha güçlü bir elektromanyetik alan üretiyor olması.[1] Kalbimize öncelik vererek yaptığımız her seçimde kalp tutarlılığı diyebileceğimiz şeye o derin duygusal uyum durumuna ulaştığımızda sadece kendimizi iyi hissetmekle kalmıyoruz, bilinçaltımızı yeniden programlayan bir enerjiye imza atıyoruz. Daha da olağanüstü olan şey ise beyin kimyamız duygusal durumlarımıza anında yanıt veriyor. Beynimizde ateşlenen enerji frekansları, kalbimizin yaydığı elektromanyetik alanla rezone oluyor.[2]

Derin bir minnettarlık durumunu sürdürdüğümüzde sadece iyi hissetmekle kalmayıp gen ifadesi yoluyla DNA’mızı yeniden yazan bir nörotransmitter kimyasal kokteyli salgılıyor.[3, 4, 5]

nörotransmitter Nöroplastisite

Bir an için birlikte düşünelim… Sevgi, şükür, minnattarlık, hoşgörü gibi yüksek duygusal durumu sürdürdüğümüz her defasında sadece ruh halimizi değiştirmiyoruz, biyolojimizi de en derin temelde değiştiriyoruz. Yani genlerimiz bilincimize yanıt veriyor. Bunun önemini görebiliyor musunuz? Ve bu yeniden programlama tutarlılık gerektiriyor. Yani arasıra yaptığımız birkaç dakikalık meditasyon ve nefes çalışması ve birkaç olumlama cümlesiyle değişmesi mümkün değil. Çünkü bilinçaltımıza erken çocukluk denebilecek yaşlardan itibaren atılmış ve birikmiş olan negatif programlamanın dönüşümü, günlük pratik ve tam anlamıyla bir adanmışlıkla mümkün olabilir ancak. Yani tutarlılık, özdisiplin ve özbakım gerektirir. Bu bir kas geliştirmek gibidir.

Bilim bize sinirsel örüntüler hakkında da büyüleyici bir şey gösteriyor. Tıpkı elektrik devreleri gibi çalışıyorlar.[6] Belirli bir devreyi ne kadar çok aktive edersek o kadar güçlü hale geliyor. Sürekli olarak bir adanmışlıkla yüksek duygusal duyguları sürdüren insanların daha fazla şans çekiyor gibi görünmelerinin sebebi bu. Sinir devrelerini fırsatlar tanımak ve amplifikasyon yapmak için yani artırmak, çoğaltmak için yeniden inşa etmeye başlıyor. Bunun gücünü görebiliyor musunuz?

denge su

Bilinçli olarak duygusal durumumuzu yükseltmeyi seçtiğimiz her hamlemizde sadece anlık ruh halimizi değil, bilinçaltımızı da yeni bir frekansta çalışacak şekilde programlamış oluyoruz.

Beyin kimyamız gerçekliğimize yanıt veriyor mu?

Belki de çok az duyduğunuz ve anlamadığınız bir şey; Beyin kimyamız dış gerçekliğimize yanıt vermiyor. Gerçekliği algılamamıza yanıt veriyor. Dış koşullardan bağımsız olarak yüksek duygusal durumumuzu sürdürdüğümüzde anlamamız gerek şey ise beynimizi yeni olasılıklar yaratmak için eğitiyor olduğumuz. Burada sır olan bilgi şu ki; Kalbimiz ve beynimiz arasındaki tutarlılık yani eşleşmeyle psikolojik tutarlılık dediğimiz şey bilinçaltını yeniden programlama için ideal durum haline geliyor.


Kalbimiz ve beynimiz uyum içinde çalıştığında etrafımızdaki maddeyi tam manasıyla düzenleyen çok güçlü bir elektromanyetik alan yaratıyoruz. Bu yüzden derin duygusal tutarlılık içinde yaşayan insanlar sıkça anlamlı tesadüfler deneyimliyoruz derler. Tevafuk…

Bunlar tabii ki tesadüf değildir, ürettikleri bu tutarlı alanın doğrudan tezahürleridir diyebiliriz. Ve bu tutarlılık durumlarını bilinçli olarak yöneterek üretip sürdürmeyi öğrenebiliriz. Bu bazı kişilere verilmiş özel bir yetenek değil, düzenli pratik geliştirilen, ölçülebilen ve denedikçe zamanla ustalaşılan, mükemmelleştirilen bir beceridir. Beceri için tekrarlar önemlidir.

Evren bir enerji matrix gerçekliği olabilir mi?

matrix

Tüm evrenin birbirine bağlı geniş bir enerji matriksi olduğunu hayal edelim. Bu bir metafor mudur? Yoksa bilimsel bir gerçeklik midir?

Pek çoğumuzun izlediği Matrix filminde, insanoğlunun ürettiği makinelerin yani yapay zekanın gelişmesi sonrasında, makineler tarafından meydana getirilen simülasyondur. İnsanlar bu simülasyonda tutsak olduklarını bilmeksizin yaşamlarını sürdürmektedir. Film, istenmeyen distopik bir geleceği tasvir eder.

Elon Musk, hepimizin bir simülasyondaki bilgisayar karakterleri olduğumuzu söyleyerek; “40 yıl önce (oyun konsollarında) pong oyunu vardı. İki çizgi ve nokta [arasında gidip gelen bir top]. 40 yıl sonra, şimdi milyonlarca insanın aynı anda oynadığı fotoğraf gerçekliğinde 3B simülasyonlar (online video oyunları) yapıyoruz ve bu her yıl daha da gelişiyor. Böyle giderse oyunları gerçekten ayıramayacağız.” diyor.[7]

Morfogenetik alanlar

Biyolog Rubert Sheldake tarafından ilk kez tanınan morfogenetik alanlar sadece ilginç bir teori değil, bilincin fiziksel gerçeklikle etkileşime girdiği temel yapı olarak görülüyor.[8] Belki de anlamamız gereken şey şu; biz sadece evrende yaşamıyoruz, kendini gözlemleyen evrenin bilinçli bir ifadesiyiz. İşte bu düşünce her şeyi değiştiriyor.

Bunu gerçekten düşünüp idrak ettiğimizde yaratım sürecinden ayrı olmadığımızı fark ederiz. Biz eylem halindeki yaratım sürecinin de kendisiyiz. Morfogenetik alanlar evrensel bir hafıza gibi; sahip olduğumuz her düşünce, hissettiğimiz her duygu beynimizle sınırlı kalmaz, bu geniş enerji matriksinin bir parçası haline gelir. Bu yüzden bazen bir fikrimiz olur ve dünyanın dört bir yanındaki diğer insanların bizimle aynı anda aynı fikre sahip olduklarını fark ederiz. Tıpkı Yüz Maymun fenomenindeki gibi…

Morfogenetik rezonans

Bu bir tesadüf müdür? Değildir, morfogenetik rezonanstır. Daha da olağanüstü olan şey; Bilinçli bir gözlemci olarak sadece gerçekliğe tanıklık etmiyoruz, aktif olarak onun yaratılmasına katılıyoruz bu durumda. Kuantum fiziği bize gözlem eyleminin kendisinin en temel düzeyde parçacıkların davranışını etkilediğini gösteriyor.

Düşünün, bilincimiz en doğru ifadeyle deneyimlediğimiz gerçekliği şekillendiriyor. Ve işte burada devrim niteliğinde bir kavramla karşılaşıyoruz; Çevre bize dışsal bir realite değil, çevremiz olarak algıladığımız ve gördüğümüz dünya aslında bilinç durumumuzun bir uzantısı. Yani daha açık bir ifadeyle iç durumumuzu değiştirdiğimizde sadece çevremizi algılamamızı değiştirmiyoruz. Çevremizi oluşturan enerji alanını da kelimenin tam anlamıyla değiştiriyoruz.

morfogenetik alanlar

Sahip olduğumuz her tutarlı düşünce, morfogenetik alanda bir form dalgası yaratıyor. Sürekli yüksek frekanslı düşünceler içinde olduğumuzda sadece kendi frekansımızı değil, etrafımızdaki tüm alanı etkileyen bir rezonans modeli yaratıyoruz. Bu yüzden yüksek bilinç duygu durumlarındaki insanlar sıklıkla olağanüstü senkronisite deneyimleri yaşayıp bildiriyorlar. Diğerlerinden daha şanslı oldukları için değil elbette, morfogenetik alandaki daha yüksek olasılıklara da onları uyumlu hale getiren bir frekansta çalışıyorlar.

Bu evrensel enerji matriksinin ayrılmaz bir parçası olduğumuzu anlamak çok değerli. Bunu anladığımızda koşullara karşı savaşmak otomatik olarak kalkar, savaşmamıza gerek olmadığını fark ederiz ve titreşimsel frekansımızı bilinçli olarak değiştirmeyi seçerek tüm savaş seçeneklerini iptal ederiz. Bu bir radyonun frekansını değiştirmek kadar kolay hale gelir. Ne dersiniz?


Kaynaklar: 

  1. Jessica I. Morales. The Heart’s Electromagnetic Field Is Your Superpower. Training heart-brain coherence. Psychology Today. (November 29, 2020) https://www.psychologytoday.com/intl/blog/building-the-habit-of-hero/202011/the-hearts-electromagnetic-field-is-your-superpower
  2. McCraty, Rollin. (2003). The Energetic Heart: Bioelectromagnetic Interactions Within and Between People. The Neuropsychotherapist. 6. 22-43. 10.12744/tnpt(6)022-043. https://www.researchgate.net/publication/274451622_The_Energetic_Heart_Biolectromagnetic_Interactions_Within_and_Between_People
  3. Justine Y. Hansen, et al. Correspondence between gene expression and neurotransmitter receptor and transporter density in the human brain. NeuroImage. Volume 264, 2022, 119671, ISSN 1053-8119, DOI: 10.1016/j.neuroimage.2022.119671.
    https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1053811922007923
  4. Algoe SB, Way BM. Evidence for a role of the oxytocin system, indexed by genetic variation in CD38, in the social bonding effects of expressed gratitude. Soc Cogn Affect Neurosci. 2014 Dec;9(12):1855-61. doi: 10.1093/scan/nst182. Epub 2014 Jan 5. PMID: 24396004; PMCID: PMC4249462. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC4249462/
  5. Imre Kiss, Einat Levy-Gigi, Szabolcs Kéri. CD 38 expression, attachment style and habituation of arousal in relation to trust-related oxytocin release. Biological Psychology, Volume 88, Issues 2–3, 2011, Pages 223-226, ISSN 0301-0511.
    DOI: 10.1016/j.biopsycho.2011.08.005.
    https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0301051111001943
  6. Luo L. Architectures of neuronal circuits. Science. 2021 Sep 3;373(6559):eabg7285. doi: 10.1126/science.abg7285. Epub 2021 Sep 3. PMID: 34516844; PMCID: PMC8916593. https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8916593/
  7. Is life a video game? | Elon Musk | Code Conference 2016. Youtube. https://www.youtube.com/watch?v=2KK_kzrJPS8
  8. Sheldrake, Rupert. 2006. “Morphic Fields.” World Futures 62 (1–2): 31–41. doi:10.1080/02604020500406248. https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/02604020500406248

Nörobilime göre beynimiz gerçekliğimizi yaratıyor olabilir mi?


Hale Karaarslan
İndigo Dergisi’nde Yazı İşleri Müdürü ve Yayıncı olarak görev yapıyor. İndigo Dergisi’ni kendisi ve yazarlar için bir okul olarak görüyor. Yaşama ve insana dair pek çok şey öğrenerek, yürekleri sonsuz güzellikle çarpan bir sevgi ailesinin içinde her gün biraz daha maskelerinden arınarak, özünü, kendi olanı buluyor. İki harika çocuğunun öğretmenliğinde ve eşinin her konuda kendisini destekleyen sevgisi eşliğinde öğrenmeye devam ediyor. İstanbul ve Marmaris'te yaşıyor.