Günümüzde estetik, gençler üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Henüz 18 yaşına girmemiş çocukların yüzlerini değiştirme istekleri düşündürücü. Tazecik ciltler, dış görünüşleriyle sınırlı bir kimliğe hapsetmeye çalışıyor. Oysa gençlik, keşiflerle dolu bir yolculuktur.
Bu baskılar, gençlerin başkalarının beklentilerine göre şekillenen bir kimlik inşa etmelerine yol açıyor. Yetişkinlerde ise estetik müdahaleler, bireyselliği gölgede bırakıyor. Her birimiz, kendine özgü bir hikaye ve kimliğe sahibiz; bu çeşitlilik, insanlığın en büyük zenginliklerindendir.
Kaliteli yaşlanmak, içsel güzelliğimizi dışa vurmak demektir. Yaş almak bir kayıp değil, zenginliktir. Her iz, yaşamın derslerinin hatırlatıcısıdır. Kilo almak da bir kusur değildir; her beden kendi içinde bir güzellik taşır.
Gerçek güzellik, sağlıklı bir beden ve zihin yapısının sonucudur. Kendimizi sevmek ve kabul etmek, en önemli estetik müdahalemiz olmalıdır. İnsan değeri, dış görünüşle sınırlı olmamalıdır; içsel güzelliğimiz ve değerlerimiz bizi özel kılar.
Gerçek güzelliği keşfetmek ve birbirimizi olduğu gibi kabul etmek, cesaret kaynağımızdır. Estetik, öz kimliğimizi bulma yolculuğunda tamamlayıcı olmalıdır. Gelin, hayatın sunduğu her anı kucaklayarak gerçek değerimizi bulalım. En derin güzellik, içimizdeki ışığın dışa vurumudur.